
Esas No: 2016/16415
Karar No: 2019/15086
Karar Tarihi: 04.07.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/16415 Esas 2019/15086 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 01/05/2009-30/09/2015 tarihleri arası çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının dava konusu kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420"nci maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 inci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede, alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmelerinin (ivazlı ibra), ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli olacağı öngörülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta, ibraname 01.10.2015 tarihli olup Yeni Borçlar Kanunu döneminde imzalanmıştır. Dosya kapsamında banka ödemesine dair belge bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde işverence dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının banka hesabına yatırılacağı vaadi üzerine davacının söz konusu ibraname ve bordroları imzalamak zorunda kaldığı ifade edilmiş, davalı ise dava konusu kıdem ve ihbar tazminatlarının elden ödendiğini savunmuştur. Mahkemece söz konusu ibraname, aktin feshinden sonra davacı tarafından imzalandığı gerekçesi ile dinlenen tanık beyanları ve davalının muhasebe kayıtlarına itibarla miktarı açıkça yazılı kalemler yönünden geçerli sayılmış ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını tahsil etmiş olduğu kabulüyle davacının anılan alacak istemleri reddedilmiş ise de ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmediği gibi ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılmadığı açık olduğuna göre söz konusu ibraname ve bordrolara belirtilen tutarların davacıya ödendiği kabulü isabetsizdir. Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmadığından, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/07/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.