
Esas No: 2016/14052
Karar No: 2021/4394
Karar Tarihi: 29.09.2021
Danıştay 10. Daire 2016/14052 Esas 2021/4394 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/14052
Karar No : 2021/4394
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1) … mirasçıları; …, …, …, …, …
2) … mirasçıları; …, …
3) …
4) …
5) …
6) …
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği, inşa edilen katlı yolun Samsun ili, Canik ilçesi, … Mahallesi … ada, … parselde bulunan taşınmazının önünde yer aldığı ve katlı yol yapım işinin konum, görünüm, manzara, estetik prestij, ulaşım gibi unsurlar yönünden taşınmazında değer kaybına neden olduğu ileri sürülerek değer kaybı karşılığı 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 147.099,01 TL) maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; dava konusu olayda Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan katlı yol yapımının planlara işlendiği, katlı yol inşasının trafik akışının düzenli bir şekilde sağlanması ve ulaşımın rahat ve verimli bir şekilde yürütülmesi için gerçekleştirildiği, yol projesinin yoğun trafiğin dağıtılarak akıcı hale getirilmesine ve toplumun bir ihtiyacının giderilmesine ilişkin olduğu, ancak davalı idare tarafından inşa edilen yolun görünüm, prestij, çevre emniyeti, gürültü kirliliği, ekonomik kazanım ve doğal afet yönlerinden taşınmazda değer kaybına sebebiyet verdiği, yol yapımı nedeniyle taşınmaz sahiplerinin katlandığı bu külfetin karşılığı taşınmazda meydana gelen değer kaybının davacıya ödenmesi gerektiği, trafik akışının düzenli bir şekilde sağlanması ve ulaşımın rahat ve verimli bir şekilde yürütülmesi için gerçekleştirilen katlı yol imalatının Samsun ili, Canik ilçesi, … Mahallesi, … ada … sayılı parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazda meydana getirdiği toplam değer kaybı karşılığı olan 120.851,25 TL TL'nin davacılara miras payları oranında ödenmesi gerektiği, taşınmaz üzerinde bulunan mesken niteliğindeki bağımsız bölümlerin ruhsatsız olması nedeniyle değer kaybına karşılık tazminat ödenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 120.851,25 TL tazminatın davanın açıldığı tarih olan 12/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
1- Davacılar tarafından; Dava konusu taşınmazın üzerinde yer alan yapıların, yapı kullanma izni olduğu, binalar yönünden de tazminata hükmedilmesi gerektiği, Mahkemece bilirkişi raporunda keşif tarihi itibarıyla hesaplanan bedelin esas alınması gerekirken dava tarihi itibarıyla hesaplanan bedelin esas alınmasının doğru ve yerinde olmadığı, öne sürülerek kararın aleyhlerinde olan kısmının bozulması talep edilmektedir.
2- Davalı idare tarafından; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, taşınmazın emlak vergisi değeri esas alınmadan yapılan hesaplamanın kabul edilebilir olmadığı, davalı idare aleyhine harca hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar tarafından, Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği, inşa edilen katlı yolun Samsun ili, Canik ilçesi, … Mahallesi … ada, … parselde bulunan taşınmazının önünde yer aldığı ve katlı yol yapım işinin konum, görünüm, manzara, estetik prestij, ulaşım gibi unsurlar yönünden taşınmazında değer kaybına neden olduğu ileri sürülerek değer kaybı karşılığı 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 147.099,01 TL) maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "görev ve yetkiler" başlıklı 4. maddesinin (a) bendinde "Otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak" Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
Kamu hizmetinin yürütülmesinin neden ve etkisinden kaynaklanan bir zararın doğmaması için idarece her türlü tedbir alınmasına rağmen, hizmetin doğal ve zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan, hizmetten yararlananlar yönünden genel ve olağan nitelikteki bir külfetten kaynaklanan zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır. Kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bir zararın, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi uyarınca idarece karşılanabilmesi için, uğranıldığı ileri sürülen zararın kamu külfeti olmaktan çıkıp, hizmetten yararlananlar yönünden özel ve olağandışı bir niteliğe dönüşmüş olması gerekir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun'un 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde, " Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir." hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu olayda, idarece yürütülen şehirlerarası karayolu viyadük çalışması neticesinde davacılara ait Samsun ili, Canik ilçesi, … Mahallesi, … ada … sayılı parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazda değer kaybının ortaya çıkması halinde oluşan maddi zararın, kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği açıktır.
İdare Mahkemesince 19/10/2015 tarihinde dava konusu taşınmazın mahallinde gerçekleştirilen keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; Samsun ili, Canik İlçesi, … Mahallesi … ada, … parsel parselde tapuya kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmaz ve üzerindeki yapının daha önce anayol üzerinde iken viyadük yapımı sonrasında, tali yol üzerinde konumlandırılmış olduğundan, ulaşım yönünden %2 değer kaybı olduğu, etkin görünüm ve prestij, estetik ve görünüm yönünden, yapı ve arsa içinden dışarıya doğru olan çevre manzarası açısından çok olumsuz yönde etkilendiği, ayrıca dışarıdan yapı ve arsanın prestiji ve estetik görünümü de, viyadüğün etkisiyle oldukça düştüğü, tüm bunlara dayanarak bu kriterler açısından yapı ve arsada %11 değer kaybı olduğu, yapılara tanınan mimari çözüm imkanları yönünden: dava konusu arsada yapılabilecek yeni bir yapının mimari tasarımı konusunda, tasarımı zorlayacak herhangi bir etkilenme söz konusu olmadığı, çevre emniyeti, doğal afetler, gürültü kirliliği açısından: daha işlek ve üstten geçen bir trafik söz konusu olduğundan, arsada, arsa girişinde, yapıda ve yapı girişinde, viyadükte oluşabilecek kazaların olumsuz yansımaları ve artan trafik gürültüsünün olumsuz etkileri olabileceği, ayrıca deprem gibi etkilerle viyadüğün görebileceği yıkımın, yapı ve arsaya da olumsuz etkisi söz konusu olduğu, bu gerekçelere dayanarak bu kriterler açısından yapı ve arsada %2 değer kaybı olduğu, ekonomik ve ticari kazanım yönünden: yapı ve arsanın tali yol üzerinde konumlanmış hale gelmesi bu kriterde olumsuzluk oluşturduğu, ancak ulaşım kriterinde taktir edilen oran bu olumsuzluğu da karşılayacak seviyede olduğu, ayrıca yukarıdaki tüm kriterler yapı ve arsanın değerini etkilediğinden yine bu kriter olumsuz etkilendiği ancak bu olumsuz etkilenişin de yukarıdaki kriterlerde taktir edilen oranlar tarafından yeter ve adil bir şekilde karşılandığı, ana yapı ve çevre tesislerin yapım maliyeti yönünden: viyadüğün teknik olarak arsada yapılacak yıkım, yapım ve ek tesis inşaatlarında herhangi bir etkisi olmadığı, ancak ulaşımın olumsuz etkisi bu kriteri de etkileyeceğinin belirtiltilerek arsada ve yapı için toplam %15 değer kaybı olduğu kanaatine varıldığı, davaya konu yapılar hakkında binaların davacılara ait olup olmadığına yönelik somut bilgi ve belgenin olmadığı, binaların ruhsatsız olduğu, 2981 sayılı Yasa kapsamına alınmasına rağmen sonrasında ruhsatlandırılmadığı, kat irtifaki yada kat mülkiyetine geçiş yapılmadığı belirtildiği, dava açma tarihine göre arsasanın değer kaybının (… (… kızı) için 5.148,65.TL, … için 3 ayrı hissesinde toplam 31.061,33.TL, …'un 2 ayrı hissesinde toplam 26.077,10.TL, … mirascılarından …, …, …, … ve …'in her biri için 7.585,13.TL, … mirasçısı … için 4.484,73.TL, …'un hem kendi hesabına hemde babası … mirasından düşen payle birlikte toplam 16.153,79.TL) olmak üzere toplam 120.851,25.TL olduğu, zeminde gözüken ruhsatsız binaların dava açma tarihindeki değer kaybının ise (… için 4.492,13.TL, … için 4.492,13.TL, … için 2.776,95.TL, … için 2.082,71.TL, …, …, …, … ve …'in her biri için 112,20.TL) toplam 14.404,92.TL olduğu belirtilmiştir.
İdare Mahkemesince dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak davanın kısmen kabulüyle arsa niteliğindeki taşınmazda meydana getirdiği toplam değer kaybı karşılığı olan 120.851,25 TL TL'nin davacılara miras payları oranında davanın açıldığı tarih olan 12/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafından davacıya ödenmesine, taşınmaz üzerinde bulunan mesken niteliğindeki bağımsız bölümlerin ruhsatsız olması nedeniyle değer kaybına karşılık tazminat ödenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle fazlaya ilişkin istem yönünden davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Bu bağlamda İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde ise, emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu belirtilmeden, m² birim fiyatları tespit edilerek dava konusu taşınmazın değer kaybının hesaplandığı, viyadüğün yapılmasından önce ve sonrasında o bölgedeki yapılarda viyadük yapılmasıyla birlikte herhangi bir değer artış veya azalışı olup olmadığı hususu araştırılmaksızın zarar hesabı yapıldığı, ayrıca dava konusu taşınmaz ile viyadük arasında ne kadar mesafe bulunduğu ve aradaki mesafenin dava konusu taşınmazın değer kaybının hesaplamasında esas alınan kriterlere etkisinin ne düzeyde olduğunun belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Ancak taşınmazın bulunduğu Samsun-Ordu Devlet Karayolu'nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde, köprülü kavşak düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliği ve bu plana göre de köprülü kavşak çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davacıların ve murislerinin dava konusu taşınmazları edindikleri tarih itibarıyla köprülü kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespit edilmesi, şayet imar düzenlemesinde söz konusu yapı (köprülü kavşak) öngörülmüş ve davacılar ve murisleri tarafından taşınmaz buna rağmen edinilmiş ise, idarenin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağında duraksama bulunmamaktadır.
Aksine bir durumun geçerli olması halinde ise, taşınmazın meri imar planındaki kullanım fonksiyonu, arsa vasıflı taşınmazın hukuki durumu ve köprülü kavşağın taşınmaz üzerindeki etkisi, taşınmazın kullanımı ve ulaşım olanaklarına göre değer kaybı araştırılarak bir karar verilmesi gerekeceği de muhakkaktır.
Bu durumda yukarıda değinilen hususlar dikkate alınmadan verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.