
Esas No: 2019/6633
Karar No: 2021/4417
Karar Tarihi: 29.09.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6633 Esas 2021/4417 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6633
Karar No : 2021/4417
TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : 1- …
…
9- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : Davacılar tarafından; murisleri ...'ın Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesinde uygulanan hatalı tedavi sonucunda 29/11/2010 tarihinde vefat ettiği iddiasıyla uğradıklarını ileri sürdükleri zararlara karşılık müteveffa ...'ın eşi ... için 50.000,00 TL, çocukları olan diğer davacıların her biri için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 290.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, .... İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından; müteveffanın riskleri anlatılmadan iki kez ameliyat edildiği, zamanında yoğun bakıma yetiştirilmediği, dosyadaki bilgilendirme formunun gerçeği yansıtmadığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların dilekçelerinde ileri sürdükleri hususların tedavi sürecinin hatalı yürütüldüğüne ve aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğine yönelik olduğu, .... Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmeden önce aynı olaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu ile 1. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan, tedavi sürecinin tıbben uygun olduğu yönündeki raporlar hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu raporlarda da belirtildiği üzere tedavi sürecinin işletilmesinde ve acil bir şekilde müdahale edilmek suretiyle müteveffanın ikinci kez ameliyata alınmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunmamaktadır.
Öte yandan; dosyada mevcut olan "Bilgilendirilmiş Hasta Onayı" başlıklı belgede, tedavi süreci kapsamında ortaya çıkabilecek risklere yer verildiği ve bu belgenin imzalandığı görülmektedir. Dosyada yer alan tıbbi kayıtların maddi olayı objektif bir şekilde ortaya koyacak şekilde usulüne uygun bir biçimde tutulduğu da göz önünde bulundurulduğunda, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği sonucuna varılmıştır.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. Davanın reddi yolundaki .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen açıklama ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/09/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
11/04/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 70. maddesi, 16/03/2004 tarihli ve 2004/7024 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi)'nin 5. maddesi ile Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 15, 22 ve 31. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde herhangi bir tıbbi müdahaleye başlanmadan önce kişilerin, yapılacak işlemlerin riskleriyle ilgili olarak aydınlatılması ve rızalarının alınması zorunlu olup, aydınlatma ve rızanın alınmaması hali, sağlık hizmetinin bu açıdan kusurlu yürütüldüğü sonucunu doğurmaktadır.
Ayrıca Türk Tabipler Birliğince kabul edilen Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 26. maddesinde ise “Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir. Acil durumlar ile, hastanın reşit olmaması veya bilincinin kapalı olduğu ya da karar veremeyeceği durumlarda yasal temsilcisinin izni alınır. ..." kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu olaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan … tarih ve … karar numaralı raporda; "...hastanın ameliyat öncesi yaptırılan tetkikleri, ameliyata hazırlanması, uygulanan ameliyatın tıbben uygun olduğu, postoperatif 2. saatte gelişen bacakta güç kaybı nedeniyle MRG istenip hastanın yeniden ameliyata alınması ve daha sonrasında takipleri uygun olduğu, ameliyat sonrası kitle çıkarılırken foramen hizasına konan surgical ve dural aralığa kanamanın başlamasının bir komplikasyon olup komplikasyona zamanında müdahale edildiği dikkate alındığında davalıya atfı kabil kusur bulunmadığı" yönünde görüş verilmiş olup Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca hazırlanan ... tarih ve ... karar numaralı raporda da aynı değerlendirmeler yer aldığından davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dosyada yer alan "Bilgilendirilmiş Hasta Onayı" başlıklı belgenin "Hasta Yakını Adı Soyadı" bölümünün kimlik bilgilerini içermeyecek şekilde imzalandığı görülmektedir.
Bu durumda; Adli Tıp Kurumu raporunda herhangi bir kusurlu uygulama olmadığı, tedavi sürecinin usulüne uygun yürütüldüğü belirtilmiş ise de söz konusu tıbbi müdahalelerin öncesinde aydınlatma yükümlülüğünün yukarıda yer verilen düzenlemeler ile amaçlandığı şekilde yerine getirilmediği, bu nedenle sağlık hizmetinin eksik yürütüldüğü, müteveffanın yakınları olan davacıların manevi tazminat istemlerinin karşılanması gerektiği sonucuna varılmış olup, davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile temyize konu Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.