Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11556
Karar No: 2017/8353
Karar Tarihi: 05.06.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/11556 Esas 2017/8353 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2017/11556 E.  ,  2017/8353 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Muhdesat Tespiti



    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın Fatma Keziban Cin, ... ve ... yönünden kabulüne, davalılar ..., ..., ..., ..., Celal Kuş, ... ve ... yönünden husumetten reddine karar verilmiş olup hükmün ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili, vekil edeni ve davalıların, muris ..."tan kalan taşınmazları kendi aralarında 1996 yılında paylaştıklarını ancak tapuda resmi işlemleri yaptırmadıklarını, aralarında yapılan paylaşım sonucu murise ait 166 parsel sayılı taşınmazın vekil edenine verildiğini, vekil edeninin kendisine verilen taşınmazın bir kısmına ağaç dikerek bahçe yaptığını bir kısmına da ev ve soğuk hava deposu yaptığını,....arası yapılacak olan yol için kamulaştırma çalışmalarının yapıldığını ve vekil edeninin ağaçlarının ve evinin olduğu kısmın yetkililerce işaretlendiğini ve yol için kamulaştırılacağının belirtildiğini belirterek taşınmaz üzerindeki muhdesatların vekil edenine ait olduğunun ve değerlerinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, yargılama sırasında; dava konusu parselin ifraz edildiği ve 730 ve 729 parsellere ayrıldığı için, 730 parseldeki binaların bir kısmının 729 parselin içerisine taştığını, bu kısımların da vekil edenine ait olduğunu belirtmiştir.
    Davalı ... vekili, murise ait taşınmazların iddia edildiği gibi paylaştırılmadığını, buğday ekilmesi için bazı paydaşlara kısa dönemler halinde verildiğini, mülkiyetinin verilmediğini, davacının kendisine ait olmayan yeri ekip diktiğini, davacının taşınmaz üzerinde kamulaştırma yapılacağını duyduğu andan itibaren altı ay bir yıl önceden başlayarak dava konusu muhdesatları tesis ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... duruşmadaki beyanında, mirasçılar arasında taksim yapılmadığını, taşınmaz üzerindeki üç katlı ev, soğuk hava deposu ve ağaçların ..."a ait olduğunu, taşınmazı taksim etmediklerini beyan etmiştir.
    Mahkemece; davacının davasının davalılar....ve ... yönünden kabulü ile 730 parsel sayılı taşınmazda (E), (A) ve (C) harfleri ile gösterilen binaların, bu binaların 729 parsele taşan kısımlarının da mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, 730 parsel sayılı taşınmaz içerisindeki ağaçların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılardan ... vekili ve davalı ..."ın aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Dava, muhtesatın tespiti isteğine ilişkindir.
    Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir (HMK 114/1 -h, 115 m.).
    Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
    Tüm dosya içeriği ve toplanan delillere göre, dava konusu 166 parsel sayılı taşınmazın tarafların murisi ... adına tarla niteliğiyle 11/02/1977 tarihli tapulama ile tescil edildiği, 03/10/2012 tarihinde ifraz yolu ile 729 ve 730 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığı, 729 parsel sayılı taşınmazın tarla niteliği ile ... adına, 730 parsel sayılı taşınmazın ise yol olarak bir kısım davalılar ,davacı ve davalı ... adına tescil edildiği, ifraz öncesi 166 parsel sayılı taşınmaz iken tarla niteliği ile 729 parsel numarası ile tescil edilen taşınmazın ..."nün kamulaştırma kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.
    O halde; söz konusu taşınmaz hakkında yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında, ortaklığın giderilmesi, kentsel dönüşüm gibi ayrık durum olarak kabul edilen uygulamalar da olmadığına göre davacının 729 parsel hakkında açtığı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    3-Davalılardan ... vekili ve davalı ..."ın sair temyiz itirazlarına gelince, Muhdesatın tespiti isteğine ilişkin davalarda; davanın konusu (müddeabih) davalının payına isabet eden muhdesat değeridir (zemin bedeli hariç). Buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 s.lı HMK"nun 326/2. mad. uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların tapu payı oranında sorumlu tutulması gerekirken, tapu payı dikkate alınmaksızın ve hakkında kabul kararı verilen davalılar bakımından ayrıma gidilmeksizin davalıların tamamı aleyhine muhdesatın toplam değeri üzerinden fazla miktarda harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.

    Diğer yandan; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır(TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
    Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
    Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan deliller ve tanık beyanlarına göre dava konusu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece anılan muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatların davacıya aidiyetine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılardan ... vekili ve davalı ..."ın yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine,taraflarca HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı ..."a iadesine, 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi