8. Hukuk Dairesi 2016/7267 E. , 2017/8386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili, Av. ... ve karşı taraftan davalı ... vekili Av. ....geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 270 parselde kayıtlı taşınmazın 1950 yılından bu yana vekil edeninin zilyetliğinde bulunduğunu açıklayarak taşınmazın.... adına olan tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kayyım vekili, taşınmazın idare ve temsili için kayyım tayin edildiğini, davacı hakkında ecrimisil tahakkuk ettirildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK"nun 713/2. maddesine dayalı olarak tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu 270 parsel sayılı taşınmaz 06.07.1930 tarihinde kesinleşen kadastro işlemleri sonucunda Mehmet Cemali (ölü) adına tapuya tescil edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, TMK’nun 713. maddesine istinaden olağanüstü zamanaşımı nedeniyle zilyetlikten dolayı tapu iptal ve tescil davası açılmış ise de, bu madde uyarınca malikin tapuda belli olmaması yada gaip olması halinde mülkiyetin kazanılabilceği, malikin ölü olması halinde mülkiyetin kazanılmasına ilişkin kısmın Anayasa Mahkemesi"nin 17.03.2011 tarih 2009/58-2011/52 E-K sayılı ilamı ile iptal edilmiş olduğundan olağanüstü zamanaşımının işlemeyeceği, tapu kayıt malikinin mirasçılarının tespit edilebileceği bu nedenle kim olduğunun anlaşlamamasının söz konusu olmadığı, ölü olma nedeninin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle bu gerekçeye dayanılmayacağı, aksi kabul edilse dahi miras yoluyla intikal eden mirasçıların ölüm sebebine dayanılmadığı gerekçeleriyle ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, yargılama aşamalarındaki beyanlarında, davada TMK"nun 713/2. maddesindeki hangi nedene dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğu açıkça belirtilmemiş, Mahkeme gerekçesinde de TMK’nun 713/2. maddesinde yazılı üç sebepten hangisine göre talebin değerlendirildiği ve hüküm kurulduğu anlaşılamamıştır. Gerekçede üç sebepten de bahsedilmektedir.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanun"un açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK"nun 713/2 maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Her ne kadar, TMK"nun 713/2. maddesinin 2.fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasasının 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bu açıklamalar ışığında; TMK"nun 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.3.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Bu gibi hak sahiplerinin 17.03.2011 tarihinden önce veya sonra dava açmalarının bir önemi bulunmamaktadır.
TMK’nun 713/2. maddesinde yazılı üç hal birbirinden ayrı birer dava sebebi olup, her birinin taraf teşkili, toplanacak deliller ve ispat koşulları birbirinden farklıdır. O halde Mahkemece, davacı tarafa süre ve imkan verilerek 4721 sayılı TMK"nun 713/2. maddesinde yazılı hukuki sebeplerden hangisine dayanıldığının HMK’nun 31.maddeside gözönünde bulundurularak açıklattırılması, dayanılan dava sebebine göre taraf teşkilinin değerlendirilmesi, ... hasım gösterilmek suretiyle açılacak mirasçıların tespiti davası ile belirlenecek mirasçılarına dava yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanması, malikler hiç mirasçı bırakmadan ölmüş iseler, T.M.K"nun 501.maddesinin gözönünde bulundurularak ..."nin hasım gösterilmesi, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının tüm geldi ve gittilerinin Yerel Tapu Müdürlüğü’nden, burada bulunmaması halinde .... Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan getirtilerek dosya arasına konulması, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanması, yapılacak yargılama sonunda hasıl olacak sonuç çerçevesinde sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, gerekçede üç sebepten de bahsedilerek, uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe göre çözümlendiği de açıklanmadan, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin Hazineden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı"ya verilmesine,
taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.