8. Hukuk Dairesi 2016/8917 E. , 2017/8387 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından duruşmalı olarak, davalı ... vekili tarafından duruşmasız olarak istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile davalı ... vekili ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 824 parsel sayılı taşınmazın 1979 yılından bu yana vekil edeninin zilyetliğinde bulunduğunu açıklayarak tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddi ile ... adına tesciline karar verilmesini savunmuştur. Davacı vekili tarafından 22.2.2013 havale tarihli dilekçe ile davaya dahil edilen ..... yargılama oturumlarına katılmamış, savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davalı adına kayıtlı taşınmazın 20 yılı aşkın süredir davacı tarafından çekişmesiz aralıksız malik sıfatı ile kullanıldığı, tapu kayıt maliki davalının kimlik ve adres bilgilerinin mevcut olmadığı, bu şekli ile malikin tespit edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... ve dahili davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.713/1, 996 maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu 824 parsel sayılı taşınmaz 18.7.1957 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında 20.5.1957 tarih 77 sıra nolu tapu kaydı ile ..."in tapulu malı olduğu belirtilerek ... adına tespiti yapılmış, köy tüzel kişiliği adına köy muhtarı, ... adına Mal müdürlüğünün itirazı
üzerine,....... Tapulama Mahkemesinde dava açılmıştır. Bahsi geçen davaya ilişkin dosya arasında mevcut ...Kadastro Mahkemesi"nin 2002/11 Esas, 2007/10 Karar sayılı kararın incelenmesinde; dava konusu 824 parsel sayılı taşınmaz dışında dava dışı bir çok taşınmazın dava konusu edildiği, ... tarafından dava konusu taşınmazların ilk tesisinin ... adına kayıtlı K. evvel 1312 tarih 12 numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, yine taşınmazların tespitine esas 13.1.1942 tarih 36 numaralı tapu kaydının bir tarafının cebel okumasına rağmen Mahkeme kararı ile yüzölçümünün genişletildiği, sonrasında ifraz edilerek tespit maliki olan 3. kişilere satıldığını açıklayarak tespitlerin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, Yargıtay ....Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemeleri ve uyulan bozma ilamları neticesinde, bir kısım parseller yönünden tefrik kararı verildiği, tefrik edilen parsellere ilişkin ...2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1996/347 Esas sayılı dava dosyasında hüküm verildiği, davaya konu parsellerle ilgili davanın Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, ...1. Asliye Hukuk Mahkemesine devredildiği, ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da ...Kadastro Mahkemesine devredilerek 1990/16 Esasa kaydedildiği. Mahkemece 1990/16 Esas, 2011/11 Karar sayılı ilam ile, 3.6.1994 tarihli fen bilirkişi raporu esas alınarak tapu kaydı kapsamı dışında kalan B harfli kısım yönünden tespitlerin iptali ile ... adına tesciline karar verildiği, bir kısım davalıların temyizi üzerine Yargıtay ...... Hukuk Dairesinin 9.5.2002 tarih 4875-4324 sayılı kararı ile hükmün infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle bozulduğu, uyulan bozma ilamı neticesinde, ...Kadastro Mahkemesinin 2002/11 Esas, 2007/10 Karar sayılı ilamı ile 1965 yılında alınan ziraat bilirkişi raporu ve ziraat bilirkişi raporuna esas alınarak tanzim edilen 16.6.1965 tarihli fen bilirkişi raporunda, tapu kaydında cebel olarak görülen kısımların mera niteliğinde olduğunun belirtildiği ve mera olan parsellerin gösterildiği, 16.6.1965 tarihli fen bilirkişi raporu esas alınarak dava konusu taşınmazların cebel olarak okunan kısmının 793 ile 810, 829 ile 856, 866 ile 890 (toplam 44 parsel) sayılı taşınmazları kapsadığı gerekçesiyle tespitlerinin iptali ile mera vasfıyla ... adına tescillerine, aralarında 824 parselin de bulunduğu bir kısım parsellerin tespit gibi tescillerine karar verildiği, Yargıtay...... Hukuk Dairesi tarafından 2011/582 Esas ve 2011/2187 Karar sayılı ilamı ile hüküm düzeltilerek onandığı ve 28.12.2011 tarihinde kesinleştiği, dava konusu 824 parsel sayılı taşınmazın 28.12.2011 tarihinde ... adına tapuya tescil edildiği görülmüştür.
Yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, dava konusu taşınmaz davacının zilyetliğinin başlangıcı olarak beyan ettiği ve haricen satışa konu edildiği 1979 tarihinde 20.5.1957 tarih 77 sıra numaralı tapu kaydı (geldisi K. evvel 1312 tarih 12 ye 13.1.1942 tarih 36 numaralı tapu kayıtları) ile davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmayıp, tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı da TMK"nun 706, 6098 sayılı TBK"nun 237, 818 sayılı BK"nun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK"nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı TBK"nun 237.maddesinde "Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Bundan ayrı, davacının zilyetliğinin tespit tarihinden sonra başlamış olması nedeniyle, Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinin de somut olayda uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır.
Saptanan olgular karşısında, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine ve
taraflarca HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde davalı ..."e iadesine 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.