Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7284
Karar No: 2017/8388
Karar Tarihi: 06.06.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/7284 Esas 2017/8388 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/7284 E.  ,  2017/8388 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil, Tazminat

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı ... vekili ve asli müdahiller ... ve ... vekili taraflarından duruşmalı olarak istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden asli müdahil vekili Avukat ... davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalılar vekili ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı ... vekili, dava konusu 1362 ve 1378 parsel sayılı taşınmazların önce yarıcılık sözleşmesi sonrasında haricen satın alma ile vekil edenin mirasbırakanı... zilyetliğinde iken, ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, davalılar murislerinin 30 yılı aşkın süreden önce vefat ettikleri ve intikal tarihine kadar vekil edeni lehine TMK 713/2 maddesinde belirtilen koşulların oluştuğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile... mirasçıları adına payları oranında tesciline, bu talebin reddi halinde 1/2 sinin yarıcılık sözleşmesi gereğince mirasçılar adına payları oranında tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde murisin yetiştirdiği ağaçların bedeli ve harici satış bedelinin uyarlanacak değerinin şimdilik 10.000 TL"sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.11.2014 tarihli dilekçe ile... mirasçıları ... ve ... zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan müdahale talebinde bulunmuşlardır.
    Davacı ve asli müdahil vekilleri ıslah dilekçeleri ile, 1362 parsel sayılı taşınmazın 3. kişiye satılması nedeniyle HMK 125. maddesi gereğince eski maliklere karşı tazminat davası olarak davaya devam etiklerini bildirmiş, dava değerini de 424.930,08 TL"ye yükseltmişlerdir.
    Davalılar vekili, davacıların dava konusu taşınmazda zilyet olmadıklarını, taşınmazların üzerindeki ağaçların tamamı için emek hakkının satın alındığını ve davalı ..."ın taşınmazın büyük kısmını 3. kişilerden devir aldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarında yarıcılık ve haricen satış sözleşmesinden bahsedilmediği bununla birlikte tapuda isim düzeltilmesi esnasında taşınmazların davalılar murislerinin zilyetliğinde olduğunu bildirerek aksi yönde beyanda bulundukları bu nedenle davacıların zilyetlik süresini ispatlayamadıkları gerekçesiyle davacı ve asli müdahillerinin davasının reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ve asli müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK"nun 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası, bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkindir.
    Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir taşınmazın tamamının veya belli bir payının koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de TMK"nun 713/2. maddesidir. Anılan fıkranın önceki düzenlemesinde “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
    Aynı Kanun maddesinin 1. fıkrasında ise; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiş, 5. fıkranın son cümlesinde de; “Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.” ilkesi getirilmiştir.
    Anılan kanuni düzenlemelere göre; tapulu bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi adına tesciline karar verilmesi için, malikin ya da paydaşın ölmüş olması, yukarıda açıklanan koşullarda en az 20 yıl süre ile zilyet olunması ve bu süre içinde tapu kaydının intikal görmemesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, belirtilen koşulların tamamlanmasıyla mülkiyet kendiliğinden zilyede geçmiş olur. Mahkemece, sonradan verilen iptal ve tescile ilişkin karar yenilik doğurucu (inşai) nitelikte olmayıp, önceden doğmuş mülkiyet hakkının belirlenmesi niteliğindedir.
    Her ne kadar, TMK"nun 713/2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğü, Anayasa Mahkemesi"nin 17.03.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasa"nın 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.
    Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK"nun 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nce yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar zilyet lehine mülkiyeti kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir.


    Somut olaya gelince; dava konusu 1362 ve 1378 parsel sayılı taşınmazlar 1959 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 1/4 "er pay ile .... adlarına tespit edilmiş ve itiraz edilmeksizin 18.4.1963 tarihinde tapuya tescil edilmişlerdir. Dava konusu taşınmazlarda ...."a ait pay 27.3.2013, Muhlis Atay"a ait pay 21.5.2013, ....a ait pay 4.1.2013 ve Fatih Atay"a ait pay 4.4.2013 tarihlerinde mirasçılarına intikal etmiş, 1362 parsel sayılı taşınmazın tamamı 4.7.2013 tarihinde 3. kişiye devredilmiştir. 1378 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde ise, .... mirasçılarının 30.5.2013 tarihinde, ... mirasçılarının 6.5.2013 tarihinde dava konusu taşınmazdaki hisselerini dava dışı....mirasçılarının hisselerini 12.3.2013 tarihinde dava dışı ...da satın aldığı hisseleri 13.3.2013 tarihinde...e devrettiği, dava konusu taşınmazda .... adına kayıtlı 3/4 hissenin ise 5.6.2013 tarihinde mirasçı ... tarafından satın alınması sonucunda taşınmazın 1/4 hissesinin elbirliği hükümlerine göre Abdulsaamet mirasçıları olan ..., ..., ... ve ... adlarına, 3/4 hissesinin ise ... adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında mevcut mirasçılık belgelerinden, mirasbırakanlar ... sırasıyla 18.12.1965, 5.3.1975, 12.9.1973 ve 5.1.1970 tarihlerinde vefat ettikleri görülmüştür.
    Az yukarıda da zikredildiği üzere, TMK"nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davaların başarıya ulaşması için bu fıkrada belirtilen koşullar yanında aynı zamanda 713/1. fıkrasındaki koşullarında gerçekleşmiş bulunması gerekir. Çünkü 2. fıkrada; “aynı koşullar altında…” denilmek suretiyle aynı maddenin 1. fıkrasına atıfta bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 1. fıkradaki koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Başka anlatımla mülkiyetin kazanılabilmesi için diğer kazanma koşullarının yanında dava konusu taşınmazda davacı tarafın aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve 20 yıl süreyle zilyet ve tasarrufta bulunması gerekir. Bu koşullardan biri de 20 yıllık kazanma süresidir.
    Bundan ayrı, harici satış senetleri sadece tapulu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren kural olarak satın alan kişi veya kişilerin zilyetliğinin hangi tarihte başladığı bakımından kabul edilebilir. Bunun dışında tapulu taşınmazların TMK"nun 706, TBK"nun 237, 2644 sayılı TK"nun 26. maddesi gereğince alım ve satımları resmi şekilde yapılmadığı sürece hukuken geçerli bir sonuç doğurmayıp, alıcıya herhangi bir hak bahşetmez, TMK"nun 713/1. maddesine dayalı istek hakkında da hiç şüphesiz olumlu bir sonuç doğurmaz. Yani, tapulu taşınmazların kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir. Sadece bunun tek istisnasını TMK"nun 713/2. fıkrasında yer alan hukuki sebeplere dayalı olarak açılan davalar oluşturmaktadır.
    Davacı dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların 14.1.1972 tarihli harici satış senedi ile satın alındığını iddia etmiş, Mahkemece 6.3.2015 tarihinde yapılan keşifte bu senet uygulanmış ve dava konusu taşınmazları kapsadığı belirlenmiş, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazların davacı ve asli müdahillerin mirasbırakanı... tarafından kullanıldığını, ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, davalıların tasarrufunun bulunmadığını açıklamışlardır. Dinlenen tanık beyanlarına göre davacı ve asli müdahiller murisi.... ve ölümü sonrasında mirasçıları tarafından dava konusu taşınmazların malik sıfatı ile zilyet ve tasarruf edildiği, kayıt malikleri ..sırasıyla 18.12.1965, 5.3.1975, 12.9.1973 ve 5.1.1970 tarihlerinde ölümleri sonrasında 2013 yılına kadar tapuda intikal yapılmadığı, davacılar lehine intikal tarihine( 2013) kadar kazanma süresi ve koşullarının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar, mahalli bilirkişi ..."ın 27.3.2013 tarih 1499 yevmiye numaralı işlem ile yapılan tapuda isim düzeltilmesi sırasında dava konusu taşınmazların davalılar murislerinin zilyet ve tasarrufunda olduklarını beyan ettiği görülmüş ise de,

    davacıların hazır bulunmadığı ortamda, Tapu Müdürlüğü önünde verilen ifadelerin, Mahkeme huzurunda verilen ifadelere üstün tutulmayacağı gibi, yine davacıların taraf olmadığı 9.12.2012 tarihli "Emek Hakkı Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan fıstık, bağ ve diğer ağaçların emek hakkının satılmasının davacılar aleyhine sonuç doğurmayacağı kuşkusuzdur. Bundan ayrı, dava konusu 1378 parsel sayılı taşınmazda bir kısım hisse maliklerinin hisselerini 3. kişilere satmalarından sonra 3. kişilerden tekrar satın alan davalı ..."ın kayıt maliki .... mirasçısı olduğu ve dava konusu taşınmazın davacıların zilyetliğinde olduğunu bilebilecek durumda olduğu dikkate alındığında, TMK"nın 1023.maddesine göre iyiniyetli sayılamayacağına göre, dava konusu 1378 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı ve asli müdahillerin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Dava konusu 1362 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki talebin incelenmesine gelince; davacı ve asli müdahiller dava dilekçelerinde tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş iseler de, davacı ... vekili 6.10.2015 havale tarihli, asli müdahiller ... ve ... vekili 14.10.2015 havele tarihli ıslah dilekçelerinde, dava konusu 1362 parsel sayılı taşınmazın 3.kişiye devredildiğini belirterek, davalarını HMK 125. maddesi gereği eski maliklere karşı tazminat istemine dönüştürmüşlerdir. Az yukarıda açıklandığı üzere, bu parsel yönünden de kayıt maliklerinin ölüm tarihlerinden mirasçılar adına intikal tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresi gerçekleşmiştir. Davacı ve asli müdahillerin zilyetlik süresinin tamamlanması ile 713/5 maddesine göre mülkiyet hakkı oluştuğundan, dava tarihi itibariyle taşınmazın rayiç bedeli üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle reddi yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... ve müdahil davacılar ... ve ... vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan asli madahil davacılara verilmesine,
    taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı verilmesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi