Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8927
Karar No: 2017/8389
Karar Tarihi: 06.06.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/8927 Esas 2017/8389 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/8927 E.  ,  2017/8389 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ... bizzat ve müşterekleri vekili Avukat ... ve karşı taraftan ... vekili Avukat , ... vekili Avukat ....geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:


    K A R A R

    Davacılar vekili, dava konusu 2167 parsel sayılı taşınmazın vekil edenlerine miras bırakanlarından intikal ettiğini, aynı zamanda davalıların miras bırakanları .....ye ait hisselerin de 20 yılı aşkın süredir vekil edenlerinin zilyetliklerinde bulunduğunuı açıklayarak, dava konusu taşınmazın 20.07.1965 tarihli anlaşma sınırları içerisinde kalan, vekil edenler tarafından fiilen kullanılan davalıların murisleri......ait olan hisselerin iptali ile vekil edenleri adına tescilini istemiştir.
    Davalılar .....mirasçıları vekili; 3402 sayılı Kanun"un 12/3. maddesi gereği 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacıların davalılara ait yerde iyi niyetli olarak zilyet olmadıklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, önceki hükümde davalı İsmet Piyale yönünden feragat nedeniyle reddine, davalı ... Zehra yönünden açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden de davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacılar vekili ve vekalet ücreti yönünden davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Daire"nin 19.03.2015 tarih 2014/22059 Esas, 2015/6479 Karar sayılı ilamı ile "...hükmün ........ hakkındaki kısımlarına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ...dava konusu taşınmazın tapu kaydında "" şerhi bulunduğuna göre, 2762 sayılı Eski Vakıflar Kanunu"nun 40 ve 5737 sayılı Yeni Vakıflar Kanunu"nun 76. maddesi gereğince ilgisi nedeniyle davanın öncelikle .... Genel Müdürlüğü"ne yöneltilmesi, davaya katıldıkları takdirde delillerini sunmaları konusunda süre ve imkan tanınması, savunması doğrultusunda delillerin toplanması, Mahkemece taraf teşkili sağlandıktan sonra, iddia ve savunma çerçevesinde dosya genelinde toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek istek hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi..." gereğine işaret edilerek hüküm bozulmuş, Mahkemece bozma kararına uyma kararı verildikten sonra, davalılar Ayşe Zehra ve İsmet Piyale yönünden yeniden hüküm kurulmayarak, diğer davalılar hakkında açılan davanın, TMK.nun 713/2. maddesinde yer alan "ölmüş" ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, davacılar lehine kazanılmış hak oluştuğu ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre temel haklar içerisinde değerlendirilmesi gereken mülkiyet hakkının özünü zedeleyecek şekilde kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği, dava tarihinden sonra intikal gören taşınmaz hakkındaki davanın dinlenemeyeceği gerekçeleriyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir taşınmazın tamamının veya belli bir payının koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de, TMK"nun 713/2. maddesidir. Anılan fıkranın önceki düzenlemesinde “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
    Aynı Kanun maddesinin 1. fıkrasında ise; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiş, 5. fıkranın son cümlesinde de; “Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.” ilkesi getirilmiştir.
    Anılan kanuni düzenlemelere göre; tapulu bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi adına tesciline karar verilmesi için, malikin ya da paydaşın ölmüş olması, yukarıda açıklanan koşullarda en az 20 yıl süre ile zilyet olunması ve bu süre içinde tapu kaydının intikal görmemesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, belirtilen koşulların tamamlanmasıyla mülkiyet kendiliğinden zilyede geçmiş olur. Mahkemece, sonradan verilen iptal ve tescile ilişkin karar yenilik doğurucu (inşai) nitelikte olmayıp, önceden doğmuş mülkiyet hakkının belirlenmesi niteliğindedir.
    Her ne kadar, TMK"nun 713/2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğü, Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasasının 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.
    Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK"nun 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.3.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir.
    Somut olaya gelince; dosya kapsamından, dava konusu 2167 parsel sayılı taşınmazın, 28.12.1971 tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında tamamı 420 hisse kabul edilerek Nisan 1304 tarih 480, 484, 488 sıra nolu tapu kayıtları ile 28"er hisse adlarına, Nisan 1304 tarih 492 sıra nolu tapu kaydı ile 224 hisse.....adına, 29.5.1945 tarih 184 sıra nolu tapu kaydı ile 6"şardan 12 hisse.....aılarına, 31.5.1945 tarih 180 sıra nolu tapu kaydı ile 7 hisse İ...., 8.11.1945 tarih 35 sıra tapu kaydı ile 51 hisse ... , 7.6.1963 tarih 20 sıra ve 9.9.1963 tarih 29 sıra tapu kayıtlari ile 42 hisse....adına tespit edilmiş, komisyon kararı ile 25.8.1982 tarihinde kesinleşmiş, 4.11.1982 yılında tapuya tescil edilmiştir. Davaya konu taşınmazda iptali istenen hisselerin malikleri ...2.9.1933 yılında, .... 1.1.1931 yılında,..... 22.9.1944 tarihinde öldükleri, sırasıyla 4.11.2010, 6.12.2010, 30.11.2010 ve 24.12.2010 tarihlerinde hisselerinin mirasçılarına intikal ettiği ve mirasçılarının davaya dahil edildiği görülmüştür.
    Bundan ayrı, dava konusu taşınmazda pay sahibi ...... mirasçıları davacılar ..., ..., ... dava konusu taşınmazın kök muris .....ve yakın miras bırakanları ......den kendilerine intikal ettiğini beyan etmiş, ancak intikal şekli hakkında bir açıklama yapmamışlardır. TMK"nun 701. maddesi gereğince tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunduğu, TMK"nın 640 ve 702. maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği arandığı, dava açmak da tasarrufi bir işlem olduğundan, miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3. kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanması gerekir. Aksi halde; mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil istenemeyeceği gibi dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci atanması yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün değildir.
    Bu açıklamalar karşısında; davada TMK"nun 713/2. maddesinde yer alan “ölüm” sebebine dayanıldığına göre, öncelikle davacılar ..., ..., ... yönünden dava şartının açıklığa kavuşturulması bakımından taşınmazların davacılara kimden, ne şekilde ve hangi tarihte intikal ettiğinin, davacılardan başka mirasçı bulunduğu görüldüğünden mirasçılar arasında geçerli taksimin yapılıp yapılmadığının, davacının zilyetliğinin başlangıcı ve sürdürülüş şeklinin yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı olarak sorulması, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların delillerinin dayanılan sebep dikkate alınarak toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili bir hüküm kurulması gerekirken, hataya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine,
    taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 06.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi