Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2021/4737
Karar No: 2021/4355
Karar Tarihi: 28.09.2021

Danıştay 10. Daire 2021/4737 Esas 2021/4355 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4737
Karar No : 2021/4355


TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- ...Bakanlığı
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. V. ...
2- ...Valiliği
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
3- ...
4- ...
5- ...
6- ...
7- ...
8- ...
VEKİLLERİ : Av. ...

İSTEMLERİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının davalı idareler tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, murisleri ...'nın 06/07/1994 tarihinde Mardin İli Nusaybin İlçesi'nde terör olayları nedeniyle öldürülmesi sonucu uğranılan zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Mardin Valiliği 5 Nolu Zarar Tespit Komisyonu'nun ...tarih ve ...sayılı işleminin iptali ile 200.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; Mahkemelerinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğine dair Anayasa Mahkemesi'nin 08/09/2020 tarih ve 2016/16401 Başvuru Numaralı kararı üzerine, ihlalin sonuçlarının giderilmesi amacıyla yeniden yapılan yargılamada; davacılardan ...'nın, dava açıldıktan sonra 13/08/2010 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından, manevi tazminat isteminin, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olmakla sadece adı geçen davacıyı ilgilendirmesi nedeniyle 2577 sayılı Kanun'un 26/2. maddesi uyarınca davacı ... yönünden dilekçenin iptaline; diğer davacılar yönünden ise; olayın oluş şekli dikkate alındığında, yakınları olan müteveffa ...'nın terör eylemi sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle duydukları elem ve ızdırabın bir nebze de olsa dindirilmesi gerektiği gerekçesiyle davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacılardan ... için 15.000,00 TL, ... (Kaya) için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL, ... (Kaya) için 15.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 24/02/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde sorumluluğunun bulunduğu, dava konusu olayın bir terör eylemi olduğu ve 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, manevi tazminatın bölünemeyeceği, bir defada istenmesi gerektiği, kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı Mardin Valiliği tarafından, usul yönünden, husumet itirazlarının bulunduğu; esas yönünden, davacıların manevi zararlarına ilişkin talebinin reddedilmesi gerektiği, 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile Mahkeme Kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacılar tarafından, murisleri ...'nın 06/07/1994 tarihinde Mardin İli, Nusaybin İlçesi'nde terör olayları nedeniyle öldürülmesi sonucu uğranılan zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Mardin Valiliği 5 Nolu Zarar Tespit Komisyonu'nun 06/10/2006 tarih ve ...sayılı işleminin iptali ile 200.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, ...İdare Mahkemesince; davacıların başvurusu, yakınları ...'nın PKK terör örgütü sempatizanı olduğu ve Hizbullah terör örgütünce iki örgüt arasındaki hesaplaşma neticesinde öldürüldüğü belirtilerek olayın 5233 sayılı Kanun kapsamına girmediğinden bahisle reddedilmiş ise de; ...'nın herhangi bir terör örgütünün üyesi olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir herhangi bir bilgi, belge ve mahkumiyet kararı bulunmaması karşısında, söz konusu olayın yörede yaşanan yaygın ve yoğun terör olayları nedeniyle gerçekleştiği ve bu haliyle 5233 sayılı Kanun kapsamında kaldığı sonucuna varıldığından, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline; maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile 5233 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca hesaplanan 15.305,50 TL maddi tazminatın, ...Sulh Hukuk Mahkemesi’nin E:..., K:...sayılı veraset ilamına göre davacılardan ...'ya (7/14 pay) 7.652,75 TL, ..., ...an (...), ..., ..., ..., ... (...) ve ...'nın her birine (1/14 pay) 1.093,25 TL olmak üzere davalı idareye başvuru tarihi olan 24/02/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine; manevi tazminat istemlerinin ise; 5233 sayılı Kanun ile terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarara uğrayan kişilerin sadece maddi zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri düzenlediği, manevi zararların Kanun kapsamında yer almadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararının, davacılar ve davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 15/10/2015 tarih ve E:2011/9908, K:2015/6065 sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş, davacılar tarafından talep edilen karar düzeltme isteminin reddi ile Mahkeme kararı kesinleşmiştir.
Kesinleşme üzerine, davacılar tarafından maddi zararlarının eksik tazmin edilmesi, manevi zararlarının ise hiç tazmin edilmemesi nedenleriyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulmuş, Anayasa Mahkemesi'nin 08/09/2020 tarih ve 2016/16401 Başvuru Numaralı kararı ile, davacıların açtıkları manevi tazminat davasını tazminat hukukunun genel hükümlerine göre inceletme imkânından mahrum kaldıkları gerekçesiyle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine, mahkemeye erişim hakkının sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Mardin İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı Kanun'un dava konusu olayın meydana geldiği tarihteki haliyle 13. maddesinin 1.fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince yargılamanın yenilenmesine esas alınan Anayasa Mahkemesi'nin 08/09/2020 tarih ve 2016/16401 Başvuru Numaralı kararında; "manevi tazminat istemiyle tazminat hukukunun genel prensiplerine göre açılan davada 5233 sayılı Kanun’un 12. maddesinin son fıkrasındaki, 2577 sayılı Kanun’un 2. ve 13. maddelerindeki açık düzenlemeler ile Danıştay ve Anayasa Mahkemesi içtihatları dikkate alındığında başvurucunun manevi tazminat talebi hakkında idare hukukunun genel hükümleri kapsamında inceleme yapılarak bir karar verilmesi yoluyla başvurucunun mahkemeye erişimine olanak sağlanmalıdır. Açtıkları manevi tazminat davasını tazminat hukukunun genel hükümlerine göre inceletme imkânından mahrum kalan başvurucuların mahkemeye erişim hakkına müdahalede bulunulduğu açıktır. Yukarıdaki belirtilen ilkeler ışığında yapılan incelemede başvurucuları manevi tazminat davasını tazminat hukukunun genel hükümlerine göre inceletme imkânından mahrum bırakan müdahale yönünden yukarıda değinilen içtihatlardan (örneğin diğerleri arasından ... ve diğerleri, ... başvuruları) ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı ve ölçüsüz müdahalenin başvurucuların mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmaktadır." denilmektedir. Anayasa Mahkemesi kararında; 2577 sayılı Kanun'un 2. ve 13. maddeleri dikkate alınarak davacıların manevi tazminat talebi hakkında genel hükümler kapsamında inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş olup, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanun'un öngördüğü usullere tâbi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılarak, manevi tazminat için koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacılar yakının 06/07/1994 tarihinde terör olayı sonucu yaşamını yitirdiği, davacıların, 5233 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi üzerine olay nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararlarının, Kanun'un geçici 1. maddesi kapsamında tazmini istemiyle 24/02/2005 tarihinde Zarar Tespit Komisyonuna başvurdukları, adı geçen Kanun'un yürürlüğünden önce konuya ilişkin herhangi bir başvurularının olmadığı anlaşılmaktadır.
5233 sayılı Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların karşılanmasına yönelik özel bir düzenleme getirmiş olup, Kanun'un geçici maddeleriyle, Kanun'un yürürlüğünden önceki terör olaylarının da Kanun kapsamına alınması için tanınan ek başvuru sürelerinin de yalnızca maddi zararlar ile sınırlı olarak -5233 sayılı Kanun'a göre- yeni dava açma hakkı vereceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
Başka bir anlatımla, davacıların, yakınlarını kaybetmeleri nedeniyle duydukları elem ve üzüntünün manevi tazminat ödenmesi suretiyle giderilmesini, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesi kapsamında, olay tarihinden itibaren 1 yıl içinde istemeleri mümkün ve zorunlu olup, bu sürenin geçirilmesinden sonra 5233 sayılı Kanun'un geçici hükümleriyle tanınan ek süreler içinde ilgili Komisyona başvurmaları, 5233 sayılı Kanun kapsamında yer almaması nedeniyle genel hükümlere tâbi manevi tazminat davası açma süresini ihya etmeyecektir.
Buna göre; davacılar tarafından, 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 1.fıkrası hükmü uyarınca olayın meydana geldiği 06/07/1994 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde idareye başvurulması ve başvuru neticesinde tesis edilecek işlemin neticesine göre işlemin tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekmekte iken; murislerinin hayatını kaybettiği 06/07/1994 tarihli olaydan çok sonra 24/02/2005 tarihli dilekçe ile yapılan ve dava açma süresini canlandırma olanağı bulunmayan başvuru neticesinde açılan işbu davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi