
Esas No: 2020/779
Karar No: 2022/756
Karar Tarihi: 18.05.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/779 Esas 2022/756 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/779 Esas
KARAR NO: 2022/756 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2018/52 Esas 2018/1154 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirkete ürün satışı yapıp, malları teslim ettiği ve faturalandırdığını, davalının faturaya ilişkin itirazının bulunmayıp, kumaşları da müvekkiline geri vermediğini, itiraz dilekçesinde bildirmiş olduğu sebeplerin basiretli tacir olma yükümlülüğü ile bağdaşmadığını, TTK 23.maddesi gereği süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını, taraflar arasında kumaşların %50 pamuk, %50 polyester olacağına ilişkin bir anlaşma olmadığını, davalının mal bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy ... İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacıya %50 pamuk, %50 polyester özelliğinde kumaş siparişi verildiğini, kumaşın özelliklerinin mailler ile de teyit edildiğini, davacının gecikmeli olarak teslim ettiği kumaşların Özbekistan'a gönderildiğini, ihracat belgelerinde malın %50 / %50 pamuk / polyester kumaş olduğunun belirtildiğini, ancak gümrükte kumaşın belirtilen özellikte olmadığı bilgisinin müşterilerine verilmesi üzerine durumun davacıya derhal bildirildiği, davacı kumaşları ... Hizmetleri firmasında teste tabi tutturup kumaşların %61,3'ü pamuk, %38,7 polyester olduğunun tespit edildiğini ve test sonuçlarının müvekkiline gönderildiğini, önceki görüşmelerde şifai olarak telefonla ve mail yoluyla belirtilen hususlar ayrıca Beyoğlu ... Noterliği'nin 27/06/2016 tarihli ihtarnamesi ile bir kez daha davacıya bildirildiğini, davacıdan kaynaklanan sebeplerle müvekkilinin yurtdışı müşterisinin kendisine reklamasyon ve ceza yansıtması uyguladığını, bu nedenle müvekkiline kesilen 7.000 USD karşılığı olan 20.545,48 TL reklamasyon yönünden icra takibine itiraz edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/12/2018 tarih ve 2018/52 Esas - 2018/1154 Karar sayılı kararında; "....İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davalının, davacıya vermiş olduğu kumaş siparişi üzerine davacı tarafından davalıya teslim edilen ürünün %50 pamuk, %50 polyester özelliğine sahip olmadığı, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayıp, nitekim davacının ... A.Ş'nden yaptırmış olduğu test sonucunda da, ürünün %61,3 pamuk, %38,7 polyester olduğu hususu teyit edilmiş olup, bu test hizmetine ilişkin rapor davacı tarafa fatura edilmiş olduğu anlaşıldığından davacının cevaba cevap dilekçesinde testin kendileri tarafından yaptırılmadığına ilişkin savunmasına itibar olunmamıştır. Yine davacı ürünün %50 pamuk, %50 polyester olacağı yönünden bir anlaşma olmadığını beyan etmiş ise de; dosyada bulunan tanık beyanları ve 30/03/2016 tarihli mail içeriği dikkate alındığında ürünün açıkça %50 pamuk, %50 polyester olarak sipariş edildiği kanaatine varılmış, yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davalının müşterisi tarafından 7.000 USD reklamasyon uygulandığı, bununda 20.545,48 TL olarak icra dosyasında itiraza konu edilen bedel olduğu dikkate alındığında dava konusu kumaşın ayıplı olduğu ve ayıplı olan kumaş nedeniyle davalının müşterisine ödemek zorunda kaldığı bu bedeli davacıya yansıtmasının ve bu bedel yönünden itiraz etmesinin haklı olduğu anlaşıldığından davacının itirazın iptali talebinin reddine, davacı takibinde kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...."gerekçesi ile, Davanın reddine, davalının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili tarafından alacağın tahsilini teminen 27.10.2017 tarihinde fatura tutarları toplamı olan 35.669,17 TL asıl alacak tutarı üzerinden davalı şirket aleyhinde icra takibi başlattığını, Ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve borçlu şirket 06.11.2017 tarihli dilekçe ile takibin 20.545,48TL 'lik kısmına itiraz ettiğini, itiraz üzerine Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/52 E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, görülen davada Yerel Mahkeme; " ..yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davalının müşterisi tarafından 7.000 USD reklamasyon uygulandığı, bununda 20.545,48 TL olarak icra dosyasında itiraza konu edilen bedel olduğu dikkate alındığında dava konusu kumaşın ayıplı olduğu ve ayıplı olan kumaş nedeniyle davalının müşterisine ödemek zorunda kaldığı bu bedeli davacıya yansıtmasının ve bu bedel yönünden itiraz etmesinin haklı olduğu anlaşıldığından davacının itirazın iptali talebinin reddine, davacı takibinde kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklinde belirterek davanın reddine karar verdiğini, söz konusu karar eksik inceleme sonucu alınmış olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme dosyada bulunan tanık beyanları ve 30/03/2016 tarihli mail içeriğini dikkate alarak ürünün %50 pamuk %50 polyester olarak sipariş edildiği kanaatine vararak huzurdaki davanın reddine karar verdiğini, eksik inceleme ile yerel mahkemenin vermiş olduğu bu kararın bozulması gerektiğini, zira somut olayda davalı taraf, kumaşların %50 pamuk %50 polyester olmadığına ilişkin süresi içinde ayıp ihbarında bulunamadığı gibi müvekkili tarafından kesilen faturalara ilişkin iade veya itirazda bulunmdığı, kumaşları da müvekkiline geri vermediğini, faturaları kabul ettiğini, böylece davalı müvekkilinden aldığı kumaş bedellerini ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, Kaldı ki, davalı bir tekstil şirketi olup aldığı kumaşların özelliklerini anlayabilecek yeterlilikte olması gerektiğini, Ticaret Kanunu hükümleri gereği de tacirin teslim aldığı malı inceleme/ incelettirme yükümlülüğü olduğunu, davalı taraf, aldığı kumaşları inceleme/incelettirme yükümlülüğünü yerine getirmediği, kumaşlar davalıdan başkaca kişilerce incelettirildiği, bunun üzerine davalı müvekkiline bildirimde bulunduğunu, yani davalı, faturaları teslim aldıktan yaklaşık üç ay sonra müvekkiline ihtar çektiğini, oysa ki kumaşlara ilişkin içerik testi maksimum 2 gün süren kısa bir işlem olup müvekkili kumaş verdiği diğer birçok şirket de dahil olmak üzere uygulamada da kumaşlar alınır alınmaz, kumaşları alan tesktil şirketi tarafından incelettirilip içerik testine tabi tutulmakta olduğunu, Somut olayda ise, kumaşların incelemesi 08.05.2016 tarihinde tamamlandığını, davalı tarafın müvekkiline gönderdiği ihtarname ise 27.06.2016 tarihli olduğunu, görüldüğü üzere, davalı hem kumaşları yasal süreler içinde incelettirmemiş hem de incelemeden sonra da yasal süreler içinde müvekkiline bildirmediğini, tüm bu nedenler göz ardı edilerek yerel mahkeme tarafından eksik inceleme ile verilen kararın bozulması gerektiğini, Ayrıca, müvekkili ile davalının kumaşların %50 pamuk-%50 polyester olacağına dair bir anlaşması da bulunmadığını, kesilen faturalarda da kumaşların niteliğine dair bir belirtme bulunmadığını, yerel mahkeme her ne kadar tanık beyanlarından yola çıkarak davanın reddine karar vermiş olsa da davalı tanıklarının iddia ettiklerinin aksine müvekkili firma ile davalı firma arasında kumaşların %50 pamuk- %50 polyester olacağına dair bir anlaşma bulunmadığı gibi davalının bu yönde bir siparişi bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçesinde belirtmiş olduğu mail yazışmaları davalı ile ... isimli bir şahıs arasında yapılmış olup, olduğu siparişlerle ilgili iletişime geçtikleri kişi olan ... müvekkil şirkette hiçbir zaman çalışmadığını ve müvekkili şirketle hiçbir bağı olmadığını, ayrıca davalı şirketin ... adlı firmaya gönderildiğini beyan ettiği kumaşların müvekkili şirketten alınan kumaşlar olup olmadığının belli olmadığını, sırf bu hususta bile yerel mahkeme tarafından eksik inceleme yapıldığı hükmün bozulması gerekiliği bulunduğunu, Ayrıca Yerel mahkeme verdiği kararın gerekçesinde her ne kadar davalı şirket tarafından kendilerinin ödemek zorunda kaldıklarını iddia ettikleri 7000 USD reklamasyon bedelini göstermiş olsa da ; müvekkilinin sorumlu olduğunu iddia ettiği ceza tutarına ilişkin müvekkiline herhangi bir fatura düzenlemediği ve tebliğ etmediğini, ayrıca davalı, kumaş satışına ilişkin kesilen icra takibine konu faturalara da itiraz etmediği veya iade faturası düzenlemediğini, kaldı ki davalı, ayıplı olduğunu iddia ettiği kumaşları müvekkiline iade de etmediği hem bedelini ödemediği hem de iade etmediği bu kumaşları kendi bünyesinde tutmaya devam etmekte ve haksız menfaat elde etmekte olduğunu, Sonuç olarak; davalı taraf kanuni yükümlülüklerini yerine getirmediği, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davalının müvekkilinden aldığı kumaşları kabul ettiği, faturalara itiraz etmediği, kumaşları iade etmediği, kumaşları teslim aldıktan sonra yasal süre içinde incelettirmediği, müvekkiline yasal süre içinde bildirim yapmadığı, sadece davalı tanıklarının beyanlarından ve bizim taraflardan gönderilmemiş olan mail yazışmaları dikkate alınarak verilen yerel mahkemenin vermiş olduğu karar yasaya aykırı olduğundan bozulması gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 5 adet fatura alacağından kaynaklı toplam 35.669,17 TL. Alacağın tahsili talebiyle 27/10/2017 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davalı borçlu tarafından verilen itiraz dilekçesi ile borcun 15.123,69 TL.si kabul edilip borcun 20.545,48 TL.'sine itiraz edilmesi üzerine itiraz edilen 20.545,48 TL. üzerinden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında davacı tarafça davalıya satılıp teslim edilen mal tutarı ve davalı ödemelerine ilişkin bir çekişme bulunmamakta olup, uyuşmazlık malların ayıplı olup olmadığı, ayıp nedeniyle davalının zarara uğraması halinde bu zararın davacı alacağından mahsubunun yapılıp yapılmayacağı noktalarındadır. Taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi olmadığı, taraflar arasında mail yoluyla kumaş satışı konusunda anlaşma sağlandığı, davacı şirkete ait “... <...@...com>” adresinden davalı şirketin ...@..com adresine gönderilen 30/03/2016 tarihli e-posta ile davacı taraf verilen siparişin %50 cotton (pamuk) - %50 polyester nitelikte olacağını açıkça taahhüt etmiştir. Davacı tarafından gönderilen mail adresinin dosyaya ibraz edilen irsaliye faturalar üzerinde de yazılı olup bu mail adresinin davacıya ait olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin davacı adına mail gönderen ...'in davacı şirket çalışanı olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı tarafından davalıya teslim edilen ürünün davalı tarafça doğrudan Özbekistan ülkesine ihraç edilmiştir. Özbekistan Gümrük İdaresi gümrüğe gelen belgelerde “%50 pamuk-%50 polyester” olarak belirtilen malları vergilendirme açısından teknik incelemeye tabi tuttuğu ve kumaşların “%61,3 pamuk %38,7 polyester” olduğunun tespit edildiği, Özbekistan Gümrüğünde yaşanan bu durumun davalı tarafça davacı şirkete bildirildiği, nitekim davacının ... AŞ’den yaptırmış olduğu test sonucunda da, ürünün %61,3 pamuk, %38,7 polyester olduğu hususu teyit edilmiş olup, kumaşlarda gizli ayıp bulunduğu (kumaşların %61,3 pamuk - %38,7 polyester olduğu) bizzat davacı şirket tarafından yaptırılan teknik inceleme ile tespit edilmiştir. Davacı istinaf dilekçesinde ileri sürülen “kumaşların istenilen nitelikte olduğu” ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı tarafından davacıya Beyoğlu ... Noterliğinden gönderilen 27/06/2016 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarname ile ihraç edilen malların özelliğinin belgelerde belirtilen istenilen özellikte olmaması nedeniyle Özbekistan makamları tarafından 7.000 USD para cezası uygulandığını, bu nedenle uğranılan zarardan muhatabın (davacının) sorumlu olduğu belirtilmiştir. Ayıplı satış nedeniyle alıcının TBK’nun 227.maddesinde düzenlenen seçimlik haklarının yanında, aynı zamanda genel hükümler uyarınca tazminat talep etme hakkı da olduğu madde metninde belirtilmiş olup, davalının müşterisi tarafından davalıya yansıtılan ceza şeklindeki davalı dolaylı zararından da davacının sorumlu olduğunun kabulü gerekir. HMK 282 maddesindeki "Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir," yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davalının müşterisi tarafından 7.000 USD reklamasyon uygulandığı, bununda 20.545,48 TL olarak icra dosyasında itiraza konu edilen bedel olduğu dikkate alındığında dava konusu kumaşın ayıplı olduğu ve ayıplı olan kumaş nedeniyle davalının müşterisine ödemek zorunda kaldığı bu bedeli davacıya yansıtmasının ve bu bedel yönünden itiraz etmesinin haklı olduğu anlaşılmakla; ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 100,00.TL harçtan mahsubu ile bakiye 19,30.TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2022 tarihinde HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.