Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6915
Karar No: 2019/1502
Karar Tarihi: 20.02.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/6915 Esas 2019/1502 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talep etmiştir. Davacı, tapu kayıt maliki İsmail Kalkan'ın satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkı kötüniyetli davranarak bertaraf ettiğini iddia etmiştir. Mahkeme, davalı ... mirasçıları aleyhine açılan tazminat davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, davacının muvazaa iddiası göz önüne alınarak delillerin tam olarak toplanması gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kararda, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşıdığı vurgulanmıştır. Tapu kaydında ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamayacağı belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: TMK’nun 1023. maddesi aynen “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde hükme bağlanmış, aynı ilke tamamlay
14. Hukuk Dairesi         2016/6915 E.  ,  2019/1502 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.09.2012 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 04.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    _ K A R A R _

    Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının 24.07.1989 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile İsmail Kalkan’dan alınan 504 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olarak tapuda kayıtlı 1/29 arsa paylı C blok 2 numaralı daireyi 16.10.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile ...den aldığını, aldığı tarihten bu yana oturmakta olduğunu, İsmail Kalkan’ın tapuyu davacıya devretmekten kaçınmak maksadı ile hileli bir şekilde ...’a devrettiğini, bu yüzden ... adına olan tapunun iptalini veya taşınmazın rayiç bedelinin davacıya ödenmesini talep etmiştir.
    Bir kısım davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
    Davalılardan ... davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili ise, davalının taşınmazın satımı için ... ilçesinde emlak ve araç alım satımı yapan ... isimli kişiye satış vekaletnamesi verdiğini, taşınmazın bu kişi tarafından davalının tanımadığı bir şahsa satıldığını, satışın gerçek bir satış olduğunu, muvazaa iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, tapu iptal ve tescil talebi ile davalı ... mirasçıları aleyhine açılan tazminat davasının reddine, davalı ... aleyhine açılan tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili ile davalılardan ... vekili temyiz etmiştir.
    Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.
    Belirtilen ilke, TMK’nun 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde hükme bağlanmış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddede “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.
    Somut olayda; kayıt sahibinin mülkiyeti kazanırken, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkı bertaraf etmek kastiyle ve kötüniyetli davrandığı ileri sürüldüğünden, malikin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi olup olmadığının araştırılması zorunludur. Burada, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilip edilmediğinin önemi yoktur. Önemli olan, mülkiyet hakkı sahibinin satış vaadi sözleşmesini bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının saptanmasıdır.
    Böyle olunca, taraflardan davacının kötüniyet iddiasına karşı delilleri istenip toplanmalı ve davalının durumu Türk Medeni Kanununun 3. maddesi çerçevesinde değerlendirerek bir sonuca ulaşılmalıdır.
    Davacı, tapu kayıt maliki ...’nun ifayı önlemek amacıyla taşınmazı diğer davalı ...’a devrettiğini, devrin ... aracılığıyla yine bu şahsın yanında çalıştığı iddia edilen ...’a yapıldığını ileri sürmektedir. Davacı tarafça tapu kayıt maliki ... ile ... arasında yapılan satış işleminin gerçek olmadığı, muvazaalı olduğu iddia edildiğinden öncelikle delil dilekçesinde bildirdiği ve dinlenilmelerinden vazgeçmediği ... isimli tanığın mahkemece taşınmaz başında dinlenmesi, özellikle davacının muvazaa iddiası göz önüne alınarak tanığın bu husustaki beyanlarının taşınmaz mahallinde yapılacak keşifte alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    20.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi