Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/828
Karar No: 2021/1202
Karar Tarihi: 22.09.2021

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/828 Esas 2021/1202 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/828
Karar No : 2021/1202


TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Taahhüt Madencilik Turizm Pazarlama
Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/12/2019 tarih ve E:2018/37, K:2019/7221 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 18/05/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/4 sayılı İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler İle Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ'in 23. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendindeki “Vergi, resim ve harç istisna belgesi almak için Bakanlığa yapılan başvurularda, faaliyet konusu işin ihale tarihinin 09/08/2016 tarihinden önce olduğunun tevsik edilmesi durumunda, ilgili başvuruya istinaden işbu Tebliğin yürürlük tarihinden önceki mevzuat hükümleri çerçevesinde belge tanzim edilir.” ibaresinin iptali istenilmektedir.
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/12/2019 tarih ve E:2018/37, K:2019/7221 sayılı kararı:
İdari yargılama hukukunda ehliyetin varlığı için kişinin medeni hakları kullanabilme yeteneğinin yanında, iptali istenen işlemle ilgili meşru, kişisel ve güncel bir menfaatinin de ihlal edilmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, kişilerin hukukunu etkileyen, icrai nitelikte ve yenilik doğurucu düzenlemelerin dava konusu edileceği muhakkaktır. Bu bakımdan, düzenleyici işlemin hukuk düzeninden kaldırılmasında açıklanan nitelikte menfaati bulunmayan kişinin idari dava açma ehliyetinin bulunduğundan söz edilmesi mümkün değildir.
16/06/2017 tarihinde kayda giren dava dilekçesinde, ihalenin, kamu ihale mevzuatı uyarınca ilan ve/veya davet duyurusunun yapılması ile başladığı, yerli ve yabancı firmaların iştirakine açık olup olmadığının da bu şekilde bildirildiği, ihale mevzuatındaki değişikliklerin kanun veya yönetmeliğin yürürlüğe gireceği tarihten sonra ilan ve duyurusu yapılan işlere uygulandığı ve bu doğrultuda 09/08/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanun’un da ihale tarihi 09/08/2016 tarihinden sonra olan ihalelere değil, ilan veya yazılı olarak duyurusu Kanun'un yürürlük tarihinden sonra yapılan ihalelere uygulanması gerektiği, zaten ihale katılım ve yeterlilik şartları belirlendikten sonra yani ihale süreci başladıktan sonra isteklilerin haberi olmaksızın bu şartların değiştirilmesinin hukukun temel prensiplerinden olan öngörülebilirlik ilkesinin ihlaline neden olacağı, Kanun'da da bu yönde bir değişiklik olmadığı, çünkü Kanun'da açıkça ''bu Kanun'un yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere'' şeklindeki ifadeyle de bunun belirtildiği, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Başlanmış Olan İhaleler” başlıklı Geçici 2. maddesinde, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce ihale edileceği yazılı olarak duyurulmuş veya ilan edilmiş olan işlerin ilgili olduğu kanun ve usullere göre sonuçlandırılacağının; Geçici 8. maddesinde, bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilan edilmiş veya yazılı olarak duyurulmuş ihaleler hakkında, bu Kanun'un yayımlandığı tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinin; Geçici 14. maddesinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilan edilmiş veya yazılı olarak duyurulmuş ihaleler hakkında ilanın veya duyurunun yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunacağının belirtildiği, buradan da ihale ile ilgili düzenlemelerde ihale tarihinin değil, ihalenin ilan veya duyuru tarihinin esas alınması gerektiğinin anlaşıldığı iddialarına yer vererek söz konusu genel tebliğ hükmünün iptali istemiyle dava açtığı, ancak davanın açıldığı tarihte dava açmakta menfaatinin bulunup bulunmadığı hususunda bir açıklamanın dilekçede yer almadığı anlaşılmıştır.
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 07/10/2019 tarihli ara kararı ile taraflara, dava konusu Genel Tebliğ'in uygulanmasından dolayı davanın açıldığı tarihten önce davacı adına tesis edilen bir işlemin olup olmadığı sorulmuş ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi halinde dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre karar verileceği bildirilmiştir.
Davacı tarafından ara kararına herhangi bir cevap verilmemiştir. Davalı idare tarafından gönderilen bilgi ve belgelerden ise, iptali istenen Genel Tebliğ hükmüne istinaden davacı adına bir işlem tesis edilmediği anlaşılmıştır.
Bu nedenle, davacının hukukunda herhangi bir değişiklik meydana gelmediği anlaşılmış olup dava açmakta menfaati bulunmayan davacının ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Daire bu gerekçeyle davayı ehliyet yönünden reddetmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 07/10/2019 tarihli ara kararının kendilerine tebliğ edilmediği, ülke çapında faaliyet gösteren bir şirket oldukları ve uyuşmazlık konusu düzenleyici işlemin iptal edilmemesi halinde yüklü miktarda harç ve damga vergisi ödeme yükümlülüğü ile karşı karşıya kalacakları, temyize konu kararda "iptali istenen Genel Tebliğ hükmüne yönelik davacı adına bir işlem tesis edilmediği" gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmişse de, … Vergi Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında dava konusu edilen işlemin dayanağının işbu davada uyuşmazlık konusu edilen Genel Tebliğ hükmü olduğu belirtilerek, Daire kararının işin esası incelenmek üzere bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 07/10/2019 tarihli ara kararının davacıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen ara kararı gereğinin yerine getirilmediği hususu açık ise de, davalı idare tarafından dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelerden, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce ihalesi yapılan ve davacı şirket uhdesinde kalan "Mersin Pamukluk Barajı İçmesuyu İsale Hattı Yapım İşi" ile ilgili olarak vergi, resim ve harç istisnası belgesi düzenlenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve E…. sayılı işleminin dayanağının 2017/4 sayılı İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler İle Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ'in 3. maddesi ile birlikte uygulama alanı bulan uyuşmazlık konusu 23. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi olduğu görülmektedir.
Bu nedenle, anılan Tebliğ hükmünü iptalini istemekte menfaati bulunan davacı tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddine dair temyize konu Daire kararının, işin esası incelenmek üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı tarafından, 18/05/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2017/4 sayılı İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler İle Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ'in 23. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendindeki “Vergi, resim ve harç istisna belgesi almak için Bakanlığa yapılan başvurularda, faaliyet konusu işin ihale tarihinin 09/08/2016 tarihinden önce olduğunun tevsik edilmesi durumunda, ilgili başvuruya istinaden işbu Tebliğin yürürlük tarihinden önceki mevzuat hükümleri çerçevesinde belge tanzim edilir.” ibaresinin iptali istemiyle Tebliğin yayım tarihinden itibaren İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda öngörülen süre içerisinde dava açılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde iptal davaları, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
Menfaatleri ihlal edilenlerin, Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen "hak arama hürriyeti" ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesinde yer alan "adil yargılanma hakkı" kapsamında mahkemelere başvuruda bulunmak ve hukuki korunma isteme hakkına sahip olduğu açıktır.
Anılan düzenlemelerde yer alan adil yargılanma hakkının uygulanabilir olması ve etkili olarak hayata geçirilmesi adına, hak arama özgürlüğü ve mahkemeye erişim hakkının, idari eylem ve işlemlerden etkilenen kişiler açısından temin edilmesi bir gerekliliktir.
İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat ihlali" olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı subjektif hak ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir.

Öncelikle tespit edilmesi gereken nokta, menfaat ihlali kavramının, hak ihlali kavramından daha geniş bir anlamı ifade ettiğidir. Bu nedenle menfaati bir yarar veya çıkar olarak düşünmek hatalıdır (SARICA Ragıp, İdari Kaza, C. I, İstanbul 1949, s.29-30). Bu sebeple dava konusu işlemle davacı arasında asgari düzeyde alâkanın kurulması yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı mercilerince belirlenmektedir.
İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının, idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belirli ölçüler içinde menfaat ilgisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için "menfaat ihlali"ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir. Hak ihlali kavramından daha geniş bir anlamı olan menfaat ihlali, maddi veya manevi bir zararı bulunmasa dahi, ilgiliye dava açma hakkı vermektedir. Ancak, her halde menfaat ilgisinin, meşru, kişisel ve güncel olması gerekmektedir.
“Meşru menfaat” ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, başka anlatımla, dinlenilebilir, korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; “kişisel menfaat” ilgisiyle, işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir. “Güncel menfaat” ise, işlemin kişi üzerindeki hukuki etkisinin doğmak üzere olmasını veya halen sürüyor bulunmasını, uygulanabilir niteliğini yitirmemesini ifade etmekte olup güncel menfaatin ihlali için fiilen gerçekleşmiş olma şartı aranmamalı, iptal davasına konu edilen düzenlemenin yakın tarihte uygulanma ihtimali de güncel menfaatin varlığı için yeterli kabul edilmelidir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirket faaliyet konusu itibarıyla harç ve damga vergisinin yükümlüsü olma potansiyeline sahip bir mükellef olup yukarıda açıklandığı üzere dava konusu Tebliğ hükmünün yakın tarihte uygulanma ihtimali olduğu açıktır. Ayrıca, iptalini istediği Tebliğ hükmüne karşı yayımlandığı tarihten itibaren 2577 sayılı Kanun'da öngörülen yasal süre içerisinde dava açmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının uyuşmazlık konusu Tebliğ hükmünün iptalini istemekte menfaati bulunduğu sonucuna varıldığından, işin esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken davayı ehliyet yönünden reddeden Daire kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/12/2019 tarih ve E:2018/37, K:2019/7221 sayılı kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
22/09/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi