Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Borçlu vekili mahkemeye verdiği dilekçede "tamamen usul ve yasaya aykırı olarak yapılan tebligat nedeniyle, öncelikle dava sonuna kadar takibin durdurulmasına karar verilmesini, yargılama sonucunda usulsüz tebliğ mazbatasının ve ödeme emrinin iptaline  hacizlerin kaldırılmasını" istemiştir.
HUMK.nun 76. Maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasanın 32. Maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. (HGK.nun 5.6.2001 tarih ve 2001/12-258-2001/344 sayılı kararı)
O halde, mahkemece tebligatın usulsüzlüğü tesbit edildiğine göre  buna yönelik şikayetin kabulü ile Tebligat Kanununun 32. Maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebligatı öğrendiği tarih olarak bildirildiği tarihin tebliğ tarihi olarak tespitine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle ödeme emrinin iptali yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 29.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.