
Esas No: 2018/3303
Karar No: 2021/9918
Karar Tarihi: 22.09.2021
Danıştay 6. Daire 2018/3303 Esas 2021/9918 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/3303
Karar No : 2021/9918
DAVACI : … Odası (… Şubesi)
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1) … 2) … Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 23.01.2018 tarihli, 30310 sayılı Resmi Gazete yayımlanan özelleştirme kapsam ve programında bulunan Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, … Mahallesi, … ada, … , … , … , … ve … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … parsel ile … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin "Ticaret+Konut Alanı (E:2.20, Yençok:Serbest), Park ve Yol" kullanım kararları getiren … tarihli, … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile onaylanan 1/25.000 ölçekli Başkent Ankara Nazım İmar Planı değişikliğinin, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu taşınmazlara yönelik önceki imar planlarının yargı kararlarıyla iptaline karar verildiği, planların 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının amaç ve hedeflerine aykırı olduğu, yarattığı yoğunluk artışının planın nüfus kabulü, teknik ve sosyal altyapı ile ulaşım ihtiyacını bozar nitelikte olduğu, değişikliklerin parsele özel ve yoğunluk artırıcı nitelikte olduğu, alanda yapı ve nüfus yoğunluğunun artırıldığı, ancak alanda oluşacak yaya ve trafik yoğunluğuna ilişkin herhangi bir çalışma yapılmadığı, hemen kuzeyinde Etlik Kadın, Etlik İhtisas, Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi gibi sağlık tesisleri kompleks alanı bulunan bir alanın kamu kullanımından çıkarılarak konut ve ticaret alanına dönüştürülmesinin bölgede yaratacağı yoğun trafik yükünün göz ardı edildiği, bölgede kamu elinde kalan son arazilerden olan alanın kamu yararına kullanılması yerine hem yapı hem de nüfus yoğunluğunun artırılmasına sebep olacak şekilde alınan plan kararlarının kamu yararına aykırı olduğu, yoğunluk artışı yapılan bir alanda, bu yoğunluk artışı için gerekli yeşil alan, sosyo kültürel altyapı standardının sağlanmasına yönelik bir kararın alınmadığı, sosyal donatı dengesinin bozulduğu, planlama alanında Ankara'daki mevcut emsallerin üstüne çıkan bir yapı yoğunluğunun getirildiği, ancak bu tür bir yapı yoğunluğunun olası etkilerinin dikkate alınmadığı, böyle bir yapı yoğunluğunun, yoğun ve kesintisiz trafik akışının bulunduğu bir ana yolun kenarında konumlanmış olması nedeniyle yalnızca ulaşım ve yola katılımda sorunlara sebep olmakla kalmayacağı, bulunduğu bölgeyi de olumsuz etkileyeceği, plan değişiklikleri ile yapı ve kullanıcı yoğunluğunun artırılmasının teknik altyapı sorunlarına neden olabileceği, plan değişikliklerinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve plan hiyerarşisine aykırı nitelik taşıdığı ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI : Davacı TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi vekili tarafından aynı imar planlarının iptali istemiyle daha önce Danıştay Altıncı Dairesinin E:2018/966 sayılı dosyasında dava açıldığı, söz konusu davanın halen derdest olduğu, bu dava devam ederken anılan işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Davaya konu taşınmazların bulunduğu alanda imar planı yapma yetkisinin Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait olduğu, davaya konu edilen imar planı değişiklikleri yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı, dava konusu 1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin üst ölçekli planlara aykırılık oluşturmadığı, çevre ve imar bütünlüğü yönünden değerlendirildiğinde ise; 3194 sayılı yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme Yüksek Kurulunca yalnızca dava konusu parseller ile sınırlı bir alana ilişkin imar planı değişikliği yapıldığı, 2016 yılında onaylanan ve hakkında yargı yerince verilmiş bir iptal kararı bulunmayan plan değişiklikleri ile dava konusu plan değişiklikleri arasında uyuşmazlık konusu alanın yapılaşma şartları ve kullanım kararları açısından bir farklılık bulunmadığı, sadece 2016 yılında onaylanan planlarla getirilen ticaret kullanımının yanına dava konusu plan değişiklikleri ile konut kullanımının da eklendiği, çevresinde yüksek yoğunluklu konut alanlarının bulunduğu bir alanda ticaret ve konut kullanımının bir arada bulunmasında planlama esasları açısından bir sakınca bulunmadığı, diğer taraftan birkaç parselle sınırlı olarak yapılan bu değişikliğin sosyal ve teknik alt yapı dengesini etkileyecek oranda olmadığı, bu nedenlerle çevre imar bütünlüğünün bozulmadığı, dava konusu planlarla genişletilen ve yeni öngörülen yolun daha rahat bağlantı sağlayacağı, bu durumda dava konusu imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI … 'IN DÜŞÜNCESİ: Dava, mülkiyeti Karayolları Genel Müdürlüğü ile Maliye Hazinesine ait Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, … Mahallesi … ada, … , … , … , … ve … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … parsel ile … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin "Ticaret+Konut Alanı (E:2.20, Yençok:Serbest), Park ve Yol" kullanım kararları getiren 1/25.000 ölçekli Başkent Ankara Nazım İmar Planı değişikliği, 1/5.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylanması yolundaki 23.01.2018 günlü, 30310 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17.01.2018 günlü, 2018/5 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, … günlü, … sayılı büyükşehir belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında kamu kurum ve kuruluşları kullanımına, … günlü, … sayılı büyükşehir belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planında ise bölge parkı ve spor alanı kullanımına ayrılan uyuşmazlığa konu taşınmazların Özelleştirme Yüksek Kurulunun … günlü, … sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığı, Özelleştirme Yüksek Kurulunun … günlü, … sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile taşınmazların kentsel servis alanı, bölge parkı ve spor alanı olarak belirlendiği, bu plan değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 11/09/2015 günlü, E:2014/1, K:2015/5154 sayılı kararıyla, planın üst ölçekli plana aykırı olması ve planda kentsel servis alanı lejantı içerisinde yapılabileceği belirtilen kullanımların birbirinden çok farklı fonksiyonlar barındırması nedeniyle kesin bir açıklık içermemiş olduğu gerekçesiyle plan değişikliğinin iptaline karar verildiği, Özelleştirme Yüksek Kurulunun … günlü, … sayılı kararı ile onaylanan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu alanın merkezi iş alanı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile de E:2.20, Taks:0.60, hmax:serbest ticaret alanı, park ve 25 metre genişliğinde yol kullanımına ayrılldığı, bu planın iptali istemiyle açılan herhangi bir dava bulunmadığı, bölgenin… günlü, … sayılı ve … günlü, … sayılı büyükşehir belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/100.000 ölçekli 2038 Ankara Çevre Düzeni Planında kentsel servis alanı kullanımında kaldığı, dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile taşınmazların kentsel gelişim alanı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile ticaret+konut, park ve 25 metre genişliğinde yol, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile de E:2.20, Taks:0,60, h:maxserbest ticaret+konut, park ve 25 metre genişliğinde yol kullanımına ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesi'nce yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda özetle; uyuşmazlığa konu taşınmazların kentin merkezi bölgesi içinde ve ana arterlerinden biri üzerinde bulunduğu, Kentin Merkezi İş Alanı (MİA) olarak tanımlanan bölgesinin komşuluğunda olan taşınmazın doğu ve batısında konut alanları bulunduğu, güneyinde Toptancı Hali ve Ankamall Alışveriş Merkezi isimli oldukça büyük ölçekli bir alışveriş merkezinin, kuzey kısmında ise Etlik İhtisas Hastanesinin yer aldığı, davaya konu olan işlemlerden 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda öngörülen kullanımın önceki durumda kamu kurum ve kuruluşları olarak belirlenmişken, kentsel gelişme alanı olarak değiştirildiği, alt ölçeklerde ise yapılan plan değişikliği işlemleri ile bu taşınmaza ticaret ve konut alanı kullanımının getirildiği; emsal 2.20 ve serbest yükseklik şeklinde bir yapılaşma koşulunun öngörüldüğü, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliklerinde ayrıca taşınmazın batı kısmında bir yeşil alan ayrıldığının görüldüğü, dava konusu 1/5000 ölçekli plan değişikliğinin plan hükümlerinde ise ticaret ve konut alanı ile ilgili olarak “Ticaret ve konut alanında; iş merkezleri, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, alışveriş merkezleri ve otel gibi konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi kültür tesisleri, lokanta, restorant, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, banka, finans kurumları, yurt, kurs, dershane gibi ticaret fonksiyonları ile konut ve yüksek nitelikli konut (rezidans) yapılabilir. Konut ile ticaretin aynı yapıda yer alması halinde yoldan cephe alan zemin veya bodrum katların ticaret kullanımında olması ve konut için ayrı bina girişi ve merdiveni bulunması şartı aranır. Planlama Alanında konut kullanımları, alandaki parsellerin toplam emsalinin %75'ini aşamaz.” ifadelerinin yer aldığı, 2013 ve 2016 yıllarında yapılan planlar ile dava konusu planlar karşılaştırıldığında planlar arasında yapılaşma koşullarına ilişkin değişiklik ile beraber alan kullanımı kararlarında ticaret kullanımlarına konut kullanımının da eklendiğinin gözlemlendiği, dava konusu planlarda önceki planlardan farklı olarak konut kullanımı da öngörülmüş olmakla birlikte konut ve ticaret kullanımlarının toplam yapılaşacak alandaki oranları kesin biçimde belirlenmediği için, temel kullanım kararlarının farklılaşmasının da sınırlı olduğu; dava konusu taşınmazlara ilişkin planlama süreci incelendiğinde, alanda daha önce hazırlanan imar planı değişiklikleri uyarınca getirilen kullanımlar ile dava konusu planlar ile getirilen kullanımlar arasında önemli bir farklılaşma olmadığı ve büyük ölçüde benzer plan kararlarının üretilmiş olduğu; 2013 yılında yapılan plan değişikliğinin iptaline ilişkin Danıştay 6. Dairesinin 2014/1 Esas ve 2015/5154 Karar sayılı kararında yer alan Kentsel Servis Alanı kullanımının getirdiği belirsizlik yönündeki gerekçenin davaya konu plan değişikliğinde 1/25000 ölçekli planda da değişiklik yapılarak kamu kurum alanı kullanımının değiştirilmesi, Kentsel Servis Alanı kullanımı getirilmemiş olması nedeniyle geçerliliği olmasa da, burada konut alanı ile ticaret alanı kullanımlarından hangisinin ne oranda olacağının net ifade edilmemiş olması, ayrıca ticaret alanı kullanımı altında çok sayıda olası kullanımın tariflendiği (örneğin ofis, katlı otoparklar, oteller, yurt, kurs, dershane, düğün salonu) dikkate alındığında benzer bir belirsizliğin devam ettiği, konut ve ticaret alanının birlikte karma kullanım olarak önerilmesinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve ilgili mevzuat açısından olanaklı olduğu; ancak davaya konu örnekte, hem konut alanına ayrılacak yapılaşmanın oranının belirtilmemiş olması nedeniyle, hem de ticaret başlığı altında birbiriyle ve konut alanlarıyla bağdaşmayacak çok çeşitli kullanımlara olanak veriliyor olması nedeniyle plan değişikliği ile ciddi bir belirsizlik yaratıldığı, Konut+Ticaret kullanımı altında sayılan kullanımların bir kısmının konut alanındaki yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek, gürültü kirliliği yaratabilecek, aşırı trafik çekebilecek kullanımlar olduğu ve konut alanı öngörülen bir bölgede bu derece çeşitli ve olumsuz etkileri olabilecek kullanımların içiçe planlanmış olmasının planlama ilke ve esasları açısından sakıncalı olduğu, davaya konu plan değişikliği işleminde kullanım biçimi değiştirilip inşaat emsali arttırıldığı için nüfus yoğunluğunun da arttığı; ancak artan nüfusun teknik ve sosyal donatı gereksinimine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığı; yeşil alan dışında sosyal donatı alanlarına ilişkin değerlendirme ve irdelemelerin yapılmamış olmasının önemli bir eksiklik olduğu; bu eksiklik sonucu plan değişikliği nedeniyle sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren bir plan değişikliğinin söz konusu olduğu; bunun ise Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine, ayrıca şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırı olduğu, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanın doğusundaki taşıt yolunun 25 metre genişletilmesi sonucunda hizmet binalarının bir kısmının bu yol üzerinde kaldığı, alanın batısında ise 25 m. genişliğinde yeni taşıt yolunun önerildiği, her iki taşıt yolunun da Ankara kentinin başlıca trafik koridorlarından biri olan İstanbul Yolu da olarak bilinen Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’na bağlandığı, ana arterlerde (ayrıca karayolu ve otoyollarda) bağlantıların sıklıkla verilmemesinin önemli bir planlama ilkesi olduğu; ayrıca bağlantı ve kavşaklar arasında belli bir mesafenin korunmasına yönelik olarak da uyulması gereken standart olduğu, gerek yeni taşıt yolu önerisi gerekse genişletilerek 25 m. olması önerilen yeni bağlantı açısından ulaşım önerilerinin kent bütünündeki ve yakın çevredeki ulaşım sistemiyle ilişkilendirilmeden yapılmış olması, bu bağlantıların ulaşım sistemi bütününde yerleri, işlevleri, ve etkilerinin gözardı edilmesi nedeniyle davaya konu planlarda önerilen ulaşım bağlantılarının planlanmasına ilişkin parçacı yaklaşımın ulaşım ve trafik planlama ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, şehircilik ilkeleriyle de bağdaşmadığı, ayrıca ulaşım altyapısına olası etkilerinin irdelenmemiş ve raporlanmamış olmasının Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırı olduğu; plan çalışmaları kapsamında önlemli alan olarak belirlenmiş ve aslında yapılaşmaya uygun olmayan bir alanda yapılaşma öngörülmesi, çeşitli teknolojik önlemler alınması ve ek maliyetlere katlanılması anlamına gelmekte olup, doğru bir şehircilik ve planlama yaklaşımına işaret etmediği, görüşü belirtilmiştir.
14.06.2014 günlü, 29030 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin plan raporu başlıklı 9. maddesinin 2. fıkrasında "Plan raporunda, planın türü, ölçeği, kapsamı ve özelliğine göre; vizyon, amaç, hedefler ve stratejiler belirlenerek, koruma-kullanma esasları, alan kullanım kararları, yoğunluk ve yapılaşmaya ilişkin konularda planlama esasları ve uygulama ilkeleri, eylem planları, açık ve yeşil alan sistemi, ulaşım, erişilebilirlik ve mekânın etkin kullanılması, gerektiğinde koruma, sağlıklaştırma ve yenileme program, alan ve projelerinin etaplama esasları, alan kullanım dağılımı tablosu gibi hususlarda açıklamalara yer verilir.", aynı maddenin 5. fıkrasında "İmar planlarında, bu Yönetmelikte tanımlanan veya plan gösteriminde bulunan kullanımlardan birden fazla mekânsal kullanımın aynı alanda bir arada bulunması durumunda uygulamaya yönelik alan kullanım oranları, otopark, yeşil alan ve benzeri sosyal ve teknik altyapı kullanımlarına ilişkin detaylar ile gerektiğinde bağımsız bölüm sayısı, plan raporu ve plan notlarında ayrıntılı olarak açıklanır.", imar planı ilkeleri başlıklı 21. maddesinin 10. fıkrasında da "İmar planlarında Ticaret+Konut, Ticaret+Turizm+Konut, Turizm+Ticaret karma kullanım alanlarında konut kullanımına da yer verilmesi halinde, konut kullanım oranları belirtilerek, konut kullanımının gerektirdiği sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılması zorunludur. İmar planlarında konutun yer aldığı karma kullanımlarda konut kullanım oranının belirtilmediği hallerde en fazla % 30 konut kullanabileceği varsayılır." hükümleri yer almaktadır.
Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişikliklerini yapmak Özelleştirme Yüksek Kurulunun yetkisinde olmakla beraber; bu planların çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Bu kapsamda, yukarıda yer verilen hükümler uyarınca, uyuşmazlıkta, ticaret+konut olarak belirlenen kullanım içerisinde toplam emsalin en çok %75'lık kısmının konut alanı olarak kullanılabileceğine yönelik plan notu da göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu imar planları hazırlanırken, alanda yaşaması öngörülen nüfus yoğunluğunun hesap edilmesi, buna göre gereken sosyal donatı miktarının değerlendirilmesi ve bu nüfusun getireceği ulaşım ve trafik yükü ile etkilerinin ortaya konulması gerekmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, bölgeye ilişkin önceki planlar ile dava konusu planlar arasında yapılaşma koşullarında önemli bir değişiklik olmamakla beraber alan kullanımı kararlarında ticaret kullanımlarına konut kullanımının da eklendiği, bununla birlikte konut ve ticaret kullanımlarının toplam yapılaşacak alandaki oranlarının kesin biçimde belirlenmediği, getirilen kullanım kararı sonucu, gelecekte bu alanda yaşaması öngörülen nüfus yoğunluğuna ilişkin herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı, dolayısıyla mevzuat ile öngörülen standartlara uygun olarak sosyal donatı alanı belirlenip belirlenmediğinin ortaya konulamadığı, ticaret başlığı altında birbiriyle ve konut alanlarıyla bağdaşmayacak çok çeşitli kullanımlara yer verildiği, önerilen ulaşım bağlantılarının planlanmasına ilişkin parçacı yaklaşımın ulaşım ve trafik planlama ilkeleriyle ve şehircilik ilkeleriyle bağdaşmadığı anlaşılmakla, dava konusu plan değişikliklerinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, plan değişikliklerinin onaylanması yolundaki 17.01.2018 günlü, 2018/5 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca Cumhurbaşkanlığı'nın da husumet mevkiine alınmasından sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Mülkiyeti Karayolları Genel Müdürlüğü ile Hazineye ait Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, … Mahallesi, … ada, … , … , … , … ve … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … parsel ile Varlık Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlar, … tarihli, … sayılı büyükşehir belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında kamu kurum ve kuruluşları kullanımına, … tarihli, … sayılı büyükşehir belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım imar planında ise bölge parkı ve spor alanı kullanımına ayrılmıştır.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararı ile dava konusu taşınmazlar özelleştirme kapsamına alınmıştır.
Önceki imar planında kamu kurum ve kuruluşları kullanımına ayrılan uyuşmazlık konusu taşınmazlardan … ada, … ve … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … ve … sayılı taşınmazlar, özelleştirme kapsamına alınmasının ardından Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile kentsel servis alanı, bölge parkı ve spor alanı kullanımına alınmış, anılan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin iptali istemiyle TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi tarafından açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 11/09/2015 tarihli, E:2014/1, K:2015/5154 sayılı kararıyla plan değişikliğinin iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 03/03/2016 tarihli, E:2016/547, K:2016/658 sayılı kararıyla onanmıştır. Bu iptal kararının gerekçesi, parsellerin 1/25.000 ölçekli nazım imar planında kamu kurum ve kuruluşları alanı olarak belirlenmesine karşın, üst ölçekli planda değişikliğe gidilmeksizin, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinde kentsel servis alanı, bölge parkı ve spor alanı olarak belirlenmesi, dolayısıyla dava konusu planın üst ölçekli plana aykırı olması ve planda kentsel servis alanı lejantı içerisinde yapılabileceği belirtilen kullanımların birbirinden çok farklı fonksiyonlar barındırması nedeniyle kesin bir açıklık içermemiş olmasıdır.
Yukarıda anılan iptal kararı sonucunda alanın plansız kalması nedeniyle ve yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi için Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararı ile onaylanan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu alan merkezi iş alanı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile E:2.20, Taks:0.60, hmax:serbest ticaret alanı, park ve 25 metre genişliğinde yol kullanımına ayrılmıştır. Anılan bu planın iptali istemiyle açılan herhangi bir dava bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazların bulunduğu alan, … tarihli, … sayılı ve … tarihli, … sayılı büyükşehir belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/100.000 ölçekli 2038 Ankara Çevre Düzeni Planında kentsel servis alanı kullanımında kalmaktadır.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu alan , dava konusu … tarihli, … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile onaylanan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile kentsel gelişme alanı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile ticaret+konut, park ve 25 metre genişliğinde yol, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile E:2.20, Taks:0,60, h:maxserbest ticaret+konut, park ve 25 metre genişliğinde yol kullanımına ayrılmıştır.
17.01.2018 tarihli, 2018/5 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararının 23.01.2018 tarihli, 30310 sayılı Resmi Gazete yayımlanmasının ardından TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Danıştay Altıncı Dairesinin E:2018/966 sayılı dosyasında dava açıldığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin 23.02.2018-26.03.2018 tarihleri arasında, 1/25.000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliklerinin ise 27.02.2018-27.03.2018 tarihleri arasında askıya çıkarılmasının ardından son askı tarihini izleyen günden itibaren süresi içerisinde TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarihli, … sayılı kararının iptali istemiyle Danıştay Altıncı Dairesinin E:2018/3303 sayılı dosyasında da bakılan davanın açıldığı, her iki davanın taraflarının ve konusunun aynı olması nedeniyle Danıştay Altıncı Dairesinin 03/07/2018 tarihli, E:2018/966, K:2018/6385 sayılı kararıyla, E:2018/966 sayılı dosyanın esas kaydının kapatılmasına ve bakılmakta olan E:2018/3303 sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanununun 1. maddesinde:" Bu Kanunun amacı; A) Bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında "kuruluş" adı ile anılacak olan;
a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının,
b) Kamu iktisadi teşebbüsleri statüsü dışında kalmakla beraber sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete ve/veya diğer kamu tüzelkişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu payları ile bu kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ve varlıklarının, iştiraklerindeki kamu paylarının,
c) Devletin diğer iştiraklerindeki kamu payları ile Hazineye ait payların,
d) Genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının,
e) Belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının,
f) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri) ile bu Kanunun 35 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir. "kuralına yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesine 4046 sayılı Kanunun 41. maddesiyle eklenen 2. fıkrada: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak (Ek ibare: 03/04/1997 - 4232/4 maddesi) imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. (Ek ibare: 03/04/1997 - 4232/4 maddesi) ilgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Yasa'nın Ek-3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." kuralı bulunmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
3194 sayılı Yasanın 6. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Yasanın 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlık konusu taşınmazların hangi planlama bölgesinde olduğu belirlenerek, dava konusu imar planı değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğüne, planların kademeli birlikteliği ilkesine, imar mevzuatına, planlama alanındaki fonksiyonlar açısından şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesi amacıyla Dairemizin 03/07/2017 tarihli kararı üzerine Prof. Dr. … , Prof. Dr. … ve Öğr. Gör. Dr. … 'nın katılımıyla oluşan bilirkişi kuruluyla 13.05.2019 tarihinde yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle şu tespitler yer almaktadır:
" - Davaya konu taşınmazlar Karayolları Genel Müdürlüğünce kullanılmakta olup Ankara kentinin Akköprü Mahallesinde, kentin merkezi bölgesi içinde ve ana arterlerinden biri üzerinde bulunmaktadır. Kentin Merkezi İş Alanı (MİA) olarak tanımlanan bölgesinin komşuluğunda olan taşınmazın doğu ve batısında konut alanları bulunmakta; güneyinde Toptancı Hali ve Ankamall Alışveriş Merkezi isimli oldukça büyük ölçekli bir alışveriş merkezi yer almaktadır. Kuzey kısmında ise Etlik İhtisas Hastanesi yer almaktadır. Bilindiği gibi söz konusu hastane Ankara kentinin iki şehir hastanesinden biri olarak planlanmıştır. Bilkent Şehir Hastanesi bu doğrultuda hizmete başlamış olup, Etlik Şehir Hastanesinin yapımı devam etmektedir. Kentteki tüm hastanelerin bu iki bölgeye taşınması planlanmıştır.
- Taşınmazlarda görülen kullanımlara Karayolları Genel Müdürlüğünün gereksinimi kalmadığı gerekçesiyle taşınmazlar özelleştirme kapsamına alınmış ve dava konusu 1/25000 ölçekli, 1/5000 ölçekli, 1/1000 ölçekli plan değişiklikleri yapılmıştır. Taşınmazdaki plan değişiklikleri süreci aslında davaya konu edilen işlemden daha önce başlamış olup bunlara ilişkin iptal kararları da mevcuttur.
- Dava konusu taşınmazların içinde bulunduğu alan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ‘kentsel servis alanı’ olarak görünmektedir. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, üzerinden ölçü alınarak parsel düzeyinde plan kararlarının irdelenebileceği bir ölçek değildir. Ancak, davaya konu parsellerin kuzeyde kentsel ve bölgesel sosyal altyapı alanı, kentsel servis alanı, doğuda meskun yerleşik alan, güneyde ise merkezi iş alanı kullanımları ile çevrelenmiş olduğu görülmektedir.
- Dava konusu taşınmazların bulunduğu alan, … tarih ve … sayılı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi Kararı ile onaylanarak yürürlüğe giren 1/25000 Ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı’nda ‘Kamu Kurum ve Kuruluşları’ olarak tanımlanmıştır. Bunun yanı sıra 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı Raporu incelendiğinde dava konusu taşınmazları da içeren alanın Merkez Planlama Bölgesinde kaldığı ve Entansif Merkez olarak tanımlandığı görülmektedir.
- Dava konusu taşınmazların bulunduğu alana ilişkin olarak davaya konu işlemlerden önce, Özelleştirme Yüksek Kurulu … tarih ve … sayılı kararı ile 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapmıştır. Bu plan değişiklikleri ile mülkiyeti Karayolları Genel Müdürlüğü adına kayıtlı iken özelleştirme kapsam ve programına alınan; 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında "Kamu Kurum ve Kuruluşları" kullanımında kalan toplam yüzölçümü 130.066,83 m2 olan parsellere yönelik "Kentsel Servis Alanı (E: 2.50 Hmaks: Serbest), Bölge Parkı ve Spor Alanı (E: 0.10 Hmaks: Serbest) ve Yol" fonksiyonu önerilmiştir. Bunun yanı sıra plan değişiklikleri ile dava konusu taşınmazların yer aldığı alanın batı sınırından 20 m genişliğinde bir taşıt yolu, doğu sınırından 25m genişliğinde bir taşıt yolu, park alanı ile kentsel servis alanı arasından da servis yolu (12m) geçmesi öngörülmüştür. Bu kararın Şehir Plancıları Odası tarafından dava konusu edilmesinin ardından, Danıştay 6.Dairesinin 2014/1E. 2015/5154 K. sayılı kararı ile Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/25000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği iptal edilmiştir. Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan planların iptal edilmesinin ardından Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile Yenimahalle İlçesi, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … , … , … , … , … parseller ile … ada … ve … parsellere 'Ticaret Alanı (Emsal:2.20 Yençok:serbest), Park Alanı ve Yol' kullanım kararlarının getirilmesine yönelik 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği onaylanmıştır. Bu planlarda alınan kararlar incelendiğinde 2014 yılında iptal edilen planlarda kentsel servis alanı olarak öngörülen alanda ticaret alanı kullanımının getirildiği, yapılaşma koşullarında emsal değerinin 2.50’den 2.20’ye indirildiği; iptal edilen planlarda bölge parkı ve spor alanı ve yol olarak öngörülen alanlara park alanı ve yol kullanımının getirildiği görülmektedir. Bu plan değişikliklerinde 2013 yılında onaylanan planda dava konusu taşınmazların yer aldığı alanın batı sınırından geçen taşıt yolunun genişliği 25 metreye çıkartılmış, doğu sınırından geçen 25m genişliğindeki taşıt yolu korunmuş, park alanı ile ticaret Alanı arasından geçen servis yolu kaldırılmıştır. Her ne kadar iki plan arasında kullanımlar ve yapılaşma koşulları farklılaşmış gibi görünse de planların dava konusu taşınmazların bulunduğu alandaki kullanımlara ilişkin yaklaşımları, özellikle yapılaşmanın öngörüldüğü alanda, aynıdır. 2013 yılında onaylanan 1/5000 ölçekli plan değişikliğinin plan hükümlerinde kentsel servis alanı ile ilgili olarak “Kentsel Servis Alanı, imar planlarında kentin tanımlanmış yön ve bölgelerinde, kentsel ve bölgesel ihtiyacı karşılamak üzere belirlenmiş alanlardır. Bu alanlarda iş ve alışveriş merkezi, büro, banka finans kurumları v.b. yönetimle ilgili birimler, işhanı, çarşı, çok katlı mağaza, otel, vb. konaklama tesisi, sinema, tiyatro vb. sosyal kültürel tesisler özel eğitim ve özel sağlık tesisleri vb. kullanımlar yapılabilir. Parsel içinde birden fazla yapı yer alabilir, kitleler arası h/2 şartı aranmaz. Kentsel servis alanında e =2.50, hmax=serbest, max taks: 0.50 olacaktır” ifadeleri yer almaktadır. 2016 yılında onaylanan 1/5000 ölçekli plan değişikliğinin plan hükümlerinde ise ticaret alanı ile ilgili olarak “Ticaret alanı; imar planlarında kentin tanımlanmış yön ve bölgelerinde, kentsel ve bölgesel ihtiyacı karşılamak üzere belirlenmiş alanlardır. Bu alanlarda, iş merkezi, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, kamu veya özel katlı otoparklar, alışveriş merkezleri otel ve diğer konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi sosyal ve kültürel tesisler, lokanta, restoran, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, yönetim binaları, katlı otopark, banka, finans kurumları, yurt, kurs, dershane gibi ticaret ve hizmetler sektörüne ilişkin yapılar yapılabilir. Parsel içinde birden fazla yapı yer alabilir. Ticaret alanında e=2.20, max taks.0.60, yençok=serbest olacaktır.” ifadeleri yer almaktadır. Bu hükümler ve diğer plan kararları incelendiğinde Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan ve iptal edilen planlar ile Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan planlar arasında yapılaşma koşullarına ilişkin değişiklik dışında alan kullanımı kararlarında farklılık olmadığı gözlemlenmektedir.
- Dava dosyasında Başbakanlık Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan planlar ile ilgili bir dava süreci olup olmadığına ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. 2016 yılında onaylanan bu planlardan sonra dava konusu planlar onaylanmıştır. Dava konusu plan değişiklikleri ile mülkiyeti Karayolları Genel Müdürlüğü ve Maliye Hazinesine ait Ankara ili Yenimahalle ilçesi, … Mahallesi, … ada, … ,… ,… ,… ve … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … parsel ile Varlık Mahallesi, … ada, … ve … parseller "Ticaret+Konut Alanı (E:2.20 Yençok: Serbest), Park ve Yol" olarak planlanmıştır. Bu planlarda daha önce sırası ile kentsel servis alanı ve ticaret alanı olarak tanımlanan alan ticaret ve konut alanı olarak planlanmıştır. Dava konusu planlarda önceki planlarda öngörülen kullanımlara ek olarak konut kullanımı da öngörülmüştür. Bu planlarda temel yapılaşma koşulları 2016 yılında onaylanan planlardaki ile aynı tutulmuştur, park kullanımı da aynı kalmıştır. Planlarda öngörülen taşıt yolları 2016 yılında onaylanan planlardaki ile aynıdır.
- Davaya konu olan işlemlerden biri davalı idare tarafından onaylanan 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliğidir. Bu plan değişikliği ile dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda öngörülen kullanım önceki durumda kamu kurum ve kuruluşları olarak belirlenmişken, plan değişikliği ile kentsel gelişme alanı olarak değiştirilmiştir.Alt ölçeklerde ise yapılan plan değişikliği işlemleri ile bu taşınmaza ticaret ve konut alanı kullanımı getirilmiş; emsal 2.20 ve serbest yükseklik şeklinde bir yapılaşma koşulu öngörülmüştür. 1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliklerinde ayrıca taşınmazın batı kısmında bir yeşil alan ayrıldığı görülmektedir.
- Dava konusu 1/5000 ölçekli plan değişikilğinin plan hükümlerinde ise ticaret ve konut alanı ile ilgili olarak “Ticaret ve konut alanında; iş merkezleri, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, alışveriş merkezleri ve otel gibi konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi kültür tesisleri, lokanta, restorant, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, banka, finans kurumları, yurt, kurs, dershane gibi ticaret fonksiyonları ile konut ve yüksek nitelikli konut (rezidans) yapılabilir. Konut ile ticaretin aynı yapıda yer alması halinde yoldan cephe alan zemin veya bodrum katların ticaret kullanımında olması ve konut için ayrı bina girişi ve merdiveni bulunması şartı aranır. Planlama Alanında konut kullanımları, alandaki parsellerin toplam emsalinin %75'ini aşamaz.” İfadeleri yer almaktadır. 2013 ve 2016 yıllarında yapılan planlar ile dava konusu planlar karşılaştırıldığında planlar arasında yapılaşma koşullarına ilişkin değişiklik ile beraber alan kullanımı kararlarında ticaret kullanımlarına konut kullanımının da eklendiği gözlemlenmektedir. Ticaret kullanımı ile birlikte yer alacak konut kullanımına ilişkin olarak “konut kullanımları, alandaki parsellerin toplam emsalinin %75'ini aşamaz” denilmekle birlikte bu oranın en düşük değerinin ne olabileceği konusunda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda ticaret ve konut kullanımında kalan alanda yapılaşmanın büyük ölçüde ticaret kullanımına ayrılması da söz konusu olabilecektir. Bu nedenle dava konusu planlarda önceki planlardan farklı olarak konut kullanımı da öngörülmüş olmakla birlikte konut ve ticaret kullanımlarının toplam yapılaşacak alandaki oranları kesin biçimde belirlenmediği için, temel kullanım kararlarının farklılaşması da sınırlıdır.
- Özetlemek gerekirse, dava konusu taşınmazlara ilişkin planlama süreci incelendiğinde, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda daha önce hazırlanan imar planı değişiklikleri uyarınca getirilen kullanımlar ile dava konusu planlar ile getirilen kullanımlar arasında önemli bir farklılaşma olmadığı ve büyük ölçüde benzer plan kararlarının üretilmiş olduğu görülmektedir. 2013 yılında yapılan plan değişikliğinin iptaline ilişkin Danıştay 6. Dairesinin 2014/1 Esas ve 2015/5154 Karar sayılı kararında temel iptal gerekçesi kentsel servis alanı kullanımının getirdiği belirsizlik ve aynı zamanda 1/5000 ve 1/1000 ölçeklerde yapılmış olan bu yöndeki plan değişikliklerinin 1/25000 ölçekli nazım imar planında bu yer için öngörülmüş olan kamu kurum alanı kullanımına aykırı olması yönündedir. Davaya konu plan değişikliğinde 1/25000 ölçekli planda da değişiklik yapılarak kamu kurum alanı kullanımı değiştirilmiştir; ancak buna ilişkin plan kademelenmesi içindeki değerlendirme önceki bölümde yapılarak bu plan değişikliklerinin 1/25000 ölçekli planın ana kararlarına ve bütünlüğüne olan olumsuz etkileri anlatılmıştır. Bunun yanı sıra davaya konu plan değişikliklerinde kentsel servis alanı kullanımı getirilmemiş olduğu için ilgili iptal gerekçesi geçerli olmasa da burada konut alanı ile ticaret alanı kullanımlarından hangisinin ne oranda olacağının net ifade edilmemiş olması, ayrıca ticaret alanı kullanımı altında çok sayıda olası kullanımın tariflendiği (örneğin ofis, katlı otoparklar, oteller, yurt, kurs, dershane, düğün salonu) dikkate alındığında benzer bir belirsizliğin devam ettiği görülmektedir.
- Dava konusu 1/25.000 ölçekli planda dava konusu taşınmazların bulunduğu alan için ‘Kentsel Gelişme Alanı’ kullanımı önerilmiştir. Dava konusu 1/5.000 ölçekli planda dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda kentsel alan kullanımı ticaret+konut alanı ve park alanı olarak önerilmiştir. Aynı öneri dava konusu 1/1.000 ölçekli planda da yer almaktadır.
- Her iki planda ve plan notlarında yapılaşma koşulları belirtilmekte, ancak konut alanları için bir yoğunluk ve nüfus önerisi bulunmamaktadır. Plan bütünlüğü ve tutarlılık açısından ticaret+konut karma kullanım alanlarının içinde ne oranda ve yoğunlukta konut kullanımı öngörüldüğü, burada yer seçebilecek ticaret türlerinin ne olduğunun ve yoğunluklarının belirlenmesi gereklidir. Bununla birlikte 1/25.000 ölçekli planda kentsel gelişme alanı olması öngörülen bu tür bir alanda, alanın kent içindeki konumu da göz önünde bulundurularak ticaret+konut karma kullanım alanı önerilmesinin rasyonelinin ve planlama ilkelerinin ortaya konması gerekmektedir. Dava konusu planlar kapsamında bu konuda bir çalışma bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişilere yöneltilen soru kapsamında konu ele alındığında, konut ve ticaret alanının birlikte karma kullanım olarak önerilmesinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve ilgili mevzuat açısından olanaklı olduğunu belirtmek gerekir. Öte yandan davaya konu örnekte, hem konut alanına ayrılacak yapılaşmanın oranının belirtilmemiş olması nedeniyle, hem de ticaret başlığı altında birbiriyle ve konut alanlarıyla bağdaşmayacak çok çeşitli kullanımlara olanak veriliyor olması nedeniyle plan değişikliği ile ciddi bir belirsizlik yaratılmaktadır.
- Bu durumda bir konut alanı ile içiçe biçimde otel alanı, gazino ve düğün salonu, yurt, kurs ve dershaneler yer alabilecektir. Her ne kadar ticaret ile konut, ofis ile konut alanı birlikte kurgulanabilse de yukarıda sayılan kullanımların bir kısmı konut alanındaki yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek, gürültü kirliliği yaratabilecek, aşırı trafik çekebilecek kullanımlardır. Konut alanının da olmasına olanak tanınan bir bölgede bu derece çeşitli ve olumsuz etkileri olabilecek kullanımların da planlanmış olması planlama ilke ve esasları açısından sakıncalıdır. Bunun yanı sıra daha önce de belirtildiği üzere burada konut alanının ne kadar olacağı, plan değişikliği ile ne büyüklükte bir ilave nüfus getirildiği konusu belirsizdir. Bu belirsizlik başlıbaşına planlama esaslarına aykırı bir konu olduğu gibi, ilave nüfusun gereksinimi olan teknik ve sosyal donatı alanlarının hesaplanarak planlanmasına da engel teşkil etmektedir.
- Davaya konu plan değişikliği ile bu taşınmazda yapı yoğunluğu önemli ölçüde artmış olup, bu nedenle alana yeni nüfus geleceği açıktır. Farklı kullanımların hangi oranlarda yer alacağının tanımlanmamış olması, artan nüfusun ihtiyacı olan teknik ve sosyal donatı alanlarının planlama süreci içinde hesaplanamaması ve değerlendirilememesine yol açmaktadır. Bu belirsizlikler aynı zamanda plan bütünlüğünün korunması açısından da sakıncalıdır.
- Dava konusu plan değişiklikleri de alanda bir yoğunluk artışına yol açmakta; bu yoğunluk artışının teknik altyapıya ve sosyal donatı alanlarına etkileri ve ortaya çıkan yeni altyapı/donatı gereksinimleri ise irdelenmemektedir.
- Davaya konu plan değişikliği işleminde kullanım biçimi değiştirilip inşaat emsali arttırıldığı için nüfus yoğunluğu da artmaktadır; ancak artan nüfusun gereksinimine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. Plan değişikliği kapsamında bir yeşil alan ayrılmıştır; ancak sosyal donatı alanları yeşil alandan ibaret değildir. Diğer sosyal donatı alanlarına ilişkin değerlendirme ve irdelemelerin yapılmamış olması önemli bir eksikliktir. Bu eksiklik plan değişikliği nedeniyle sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren bir plan değişikliğine yol açmaktadır.
- Dava konusu taşınmazların bulunduğu alanın doğusundaki taşıt yolunun 25 metre genişletilmesi sonucunda hizmet binalarının bir kısmının bu yol üzerinde kaldığı görülmektedir. Alanın batısında ise 25 m genişliğinde yeni taşıt yolu önerilmektedir. Her iki taşıt yolu da Ankara kentinin başlıca trafik koridorlarından biri olan İstanbul Yolu da olarak bilinen Fatih Sultan Mehmet Bulvarına bağlanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet Bulvarının davaya konu kısmı bu ilkeler çerçevesinde incelendiğinde, burada arka arkaya iki önemli kavşak noktası bulunduğu görülmektedir: Akköprü (Mevlana Bulvarı/Konya Yolu ile İstanbul Yolu kesişimi) kavşağı ile Yenimahalle Kavşağı. Bu iki kavşak arasındaki mesafe yaklaşık 1 km kadardır. Bu iki kavşak arasında Fatih Sultan Mehmet Bulvarına kuzeydoğu yönünden bağlanan bir taşıt yolu bulunmaktadır. Bu bağlantı davaya konu alanın doğusundaki 25m yolun İstanbul Caddesine bağlantı noktasındadır. Davaya konu imar planları ile bu bağlantıdan yaklaşık 300 m sonra 25 m genişliğindeki yeni yol bağlantısı önerilmektedir. Bu yeni yol bağlantısının batıdaki Yenimahalle Kavşağına uzaklığı 250 metreden azdır.
- İstanbul Yolu veya Fatih Sultan Mehmet Bulvarı gibi bir ana artere sık aralıklarla bağlantı verilmemesi yönündeki trafik planlama ilkesi davaya konu bu alanda da son derece önemlidir. Sık bağlantılar, ana artere fazla sayıda giriş çıkış anlamına gelmektedir. Girişler ve çıkışlarda yolun debisini yavaşlatacak düşük hızlarda seyreden bir trafik oluşmakta; bu durum ise belli bir hızda akan trafiğin aniden yavaşlamasına neden olmaktadır. Bu tür aniden yavaşlamaya neden olacak kullanım ve tasarımlar İstanbul Yolu gibi bir ana arterin tasarım ilkelerine aykırıdır. Bunun yanı sıra, trafik güvenliği riski açısından öneri bağlantının incelenmesi gerekir. Ana arterlerde (ayrıca karayolu ve otoyollarda) bağlantıların sıklıkla verilmemesi önemli bir planlama ilkesidir; ayrıca bağlantı ve kavşaklar arasında belli bir mesafenin korunmasına yönelik olarak da uyulması gereken standartlar vardır. Yüksek hızda trafik akımına olanak tanıyan üst kademe yollarda (ve İstanbul Yolu gibi bir ana arterde) her bağlantı ve kavşak, yola yeni araçların katılmasına veya yoldan araçların ayrılmasına olanak tanır. Bir bağlantı ile ana artere yeni katılan araçların hızı ana arterde normalde seyreden araçların hızından düşüktür. Ana arterden ayrılacak araçlar da bağlantıya dönüş için hızlarını değiştirmektedirler; ayrıca bağlantıya/kavşağa yaklaşmak için sağ şeride yaklaşmaktadırlar. Bu şekilde bir kavşağın hemen öncesinde (dava konusu durumda İstanbul Yolu üzerindeki Yenimahalle Kavşağından yaklaşık 250 m önce) yeni bir bağlantı/katılım sağlanması demek, yoldan çıkmak için sağa yaklaşan ve yavaşlayan araçlarla, bu yeni bağlantıda yola katılarak hızlanmaya çalışan ve katılım yönü olan yolun sağından sola/ortaya doğru akıma katılmaya çalışan araçlar arasında ciddi boyutta bir çatışma alanı yaratılması demektir. Bu nedenle otoyollarda, karayollarında ve kentteki ana arterlerde yer alan bir kavşak noktasına belli mesafe içinde başka bağlantı verilmemelidir. Bu mesafe 250 metrenin çok daha üzerinde olmalıdır: Kavşaktan önce ve sonra en az 300 metre uzunluğunda hızlanma ve yavaşlama mesafesi ayrılır (bunlar hızlanma ve yavaşlama şeritleri olarak yol boyunca düzenlenir). Bu mesafelerden/şeritlerden hemen sonra da bağlantı verilmesi doğru değildir: Bu hızlanma ve yavaşlama şeritleri yola yeni katılan araçlarla yolda normal seyrini sürdüren araçları benzer hız düzeyine getirme işlevini gördükten sonra, hemen tekrar bir bağlantı tasarlanması söz konusu olmamalıdır. Hızlanma/yavaşlama şeritlerinden sonra da ortalama 750m kabul edilebilecek kesintisiz bir yol bölümü olmalı; ancak bundan sonra bir bağlantı için (yine katılım ve ayrılma için hızlanma/yavaşlama şeritleri ve mesafeleri bırakılarak) düzenleme yapılmalıdır. Bu ilkeler çerçevesinde, dava konusu plan değişikliğinde, taşınmazın batısında, yeni bir yol bağlantısı olarak önerilen 25 m genişliğindeki taşıt yolu ulaşım ve trafik planlama ilkelerine aykırı olup, trafik güvenliği açısından son derece sakıncalıdır. Yenimahalle kavşağına 250 metreden az mesafede bir bağlantı olarak önerilen bu yol, yukarıda verilen ilkelerle bağdaşmamaktadır. İstanbul Yolu (veya Fatih Sultan Mehmet Bulvarı) yanı sıra, söz konusu yeni yol bağlantısı davaya konu taşınmazın kuzeyindeki Eşref Bitlis Caddesine de bağlantı vermektedir. Taşınmazın kuzeyi daha önce belirtildiği üzere Ankara kentinin iki büyük şehir hastanesinden birine ev sahipliği etmek üzere planlanmıştır. Eşref Bitlis Caddesi bu şehir hastanesine bitişik olup ona bağlantı sağlamaktadır. Bu durumda söz konusu yeni 25 metre genişliğindeki yol önerisi ile şehir hastanesine doğrudan bir bağlantı sağlanmış olmakta, şehir hastanesi trafiği de doğrudan İstanbul Yoluna ve yukarıda anlatılan Yenimahalle kavşağının içine verilmektedir. Bu konunun da plan değişikliği kapsamında incelenmemiş olması önemli bir eksikliktir.
- Gerek yeni taşıt yolu önerisi gerekse genişletilerek 25 m olması önerilen yeni bağlantı açısından vurgulanması gereken en önemli konu bu ulaşım önerilerinin kent bütünündeki ve yakın çevredeki ulaşım sistemiyle ilişkilendirilmeden yapılmış olmasıdır. Davaya konu planlarda bu bağlantıların ulaşım sistemi bütününde yerleri, işlevleri, ve etkileri gözardı edilmiştir. Bunun nedeni, bir sistem olarak “şebeke” özelliği olan ve dolayısıyla tek tek parçalar halinde irdelenmesi mümkün olmayan çünkü süreklilik teşkil eden ulaşım sisteminin, bu şebeke ve sistemler bütünü özelliği dikkate alınmadan, tektek bağlantılar olarak tasarlanmasıdır. Ticaret+konut ve park alanı olarak önerilen dava konusu alanın temel giriş çıkış noktalarının belirlenmesi, buralardaki olası trafik yükünün kentin diğer ana taşıyıcı sistemlerine nasıl bağlanacağının belirlenmesi ve bu alana erişim için oluşacak trafik yükünü taşıyacak kapasite ve kademede belli bağlantılara bu işlevin yüklenmesi gerekirken, dava konusu planlardaki ulaşım planlama yaklaşımının dava konusu alandan İstanbul Yoluna kademe ve işlevinden bağımsız olarak mümkün olduğunca çok sayıda bağlantı vermek şeklinde olduğu görülmektedir. Trafik akımının yukarıda belirtildiği gibi, fonksiyonlarına uygun yollara kanalize edilmesi trafik planlamanın başlıca ilkelerindendir. Oysa davaya konu planda, trafik yollarının kademelenmesi gibi bir konu dikkate alınmadan, proje alanına verilen çeşitli bağlantılarla trafik yükünün her tür ve kademedeki trafik yoluna dağıtılarak trafiğin azaltılabileceği düşünülmektedir. Bu yaklaşım, trafik türlerine göre farklı kademe ve kategoride taşıt yolları planlayarak, trafik akımını türüne uygun trafik yolu/bağlantısı ile taşımak ilkesinden çok uzaktır. Trafiği yoğunluk yaratmamak için her türlü bağlantıya dağıtmak türünden bir yaklaşım ulaşım planlamada kabul edilemez. Bu yaklaşım ulaşım planlama ilkelerine aykırı olduğu gibi, ulaşım ve trafik incelemesinin eksikliği Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırıdır.
- Dava konusu plan değişikliklerine ait plan raporunda plan değişikliğinin amacı; söz konusu taşınmazların bulunduğu konum, mevcut planla getirilmiş yakın çevredeki kullanım kararları, yapılmış imar uygulamaları, komşu parseller, çevredeki yapılaşmalar, mülkiyet durumu vb. etkenler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesidir” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda kullanım değişikliğinin ne yönde olması gerektiğine dair kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Burada Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından artık kullanılmayacağı anlaşılan bir taşınmazın bulunması nedeniyle, artık burada Karayolları Genel Müdürlüğünün işlevlerinden kaynaklı bir kamu kurum alanı gereksinimi kalmadığı ve bu nedenle plan değişikliği yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu değişiklik ile getirilen kullanımın, bu kullanımın yapı yoğunluğunun, getireceği nüfus yoğunluğunun, yeni oluşacak dolu-boş dengesi ile yeşil ve açık alan sistemindeki değişimlerin, ayrıca ulaşım sistemine ve trafiğe olası etkilerinin değerlendirilmesi gerekir. Tüm bu değerlendirmenin ise planın ana kararları doğrultusunda ele alınması gerekmektedir.
- Davaya konu örnekte ise parçacı bir yaklaşımla, plan değişikliğinin en önemli konuları olan plan ana kararları, planın sürekliliği, planın bütünlüğü ve planda yer alan teknik ve sosyal donatı dengesi konuları 1/25000 Ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının temel ilke ve kararları kapsamında değerlendirilmeden yapılmıştır. Burada kamu kurumu gereksinimi kalkmış olsa da, 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının temel kurgusu ve kararları ile çelişmeyen bir yeni kullanım ve yapılaşma koşulu getirilmesi gerekir. Kentsel gelişme biçiminde bir tanım çok genel olmakla beraber, içinde olası yeşil ve açık alanları, kamuya ait alanları barındırmamaktadır ve bu durum 1/25000 ölçekli planın bu bölgeye ilişkin olarak (yukarıda anlatılmış olan) temel stratejisiyle çelişmektedir. Burada yeşil ve açık alan sisteminin korunması zorunludur biçimindeki ifade nedeniyle, taşınmazdaki mevcut doğal yeşil alan değerlerini dikkate alan bir yaklaşımın benimsenmesi doğru olacaktır. Bu durum taşınmazın tamamıyla yeşil ve açık alan sistemine dahil edilmesini gerektirebileceği gibi, bu olmadan ilgili kısımları korunarak da yapılabilir. Ancak dava konusu örnekte, taşınmazdaki mevcut doku dikkate alınmadan yapıların olduğu batı kısmında yeşil alan öngörülmüştür. Mevcut doğal değerin sürdürülmesi yaklaşımıyla bir tasarım geliştirilmemiştir.
- Bunun yanı sıra konut ve ticaret alanında öngörülen 2.2 emsal oldukça yüksek bir yapı yoğunluğu olup, bunun yaratacağı nüfus, trafik, altyapı gereksinimi gibi konular irdelenmemiştir. Kent bütününde irdelenmeden bu alanda yeni bir çekim merkezi oluşturma potansiyeli olan bir kullanımın getirilmesi doğru bir planlama yaklaşımı değildir ve 1/25000 ölçekli planın ana kararlarını, bütünlüğünü ve sürekliliğini olumsuz etkilemektedir. Bilirkişi kurulumuz bu kapsamda yapılan plan değişikliklerinin kent bütününe ilişkin kapsamlı plan olan 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planının temel ilkelerine ve ana plan kararlarına aykırı olduğu, plan bütünlüğünü olumsuz etkilediği görüşündedir. Bu durum her üç ölçekteki (1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli) plan değişikliği için de geçerlidir. 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı açısından ise her ne kadar taşınmaz ölçeğinde bir irdeleme ve plan üzerinden ölçü alınarak noktasal bir irdeleme bu ölçek için doğru olmasa da, konut dışı kullanımları içeren kentsel servis alanı kullanımı ile plan değişikliklerinde öngörülen konut kullanımının birbiriyle bağdaşmadığını da belirtmek gerekir. Özetle, plan kademelenmesi açısından bir değerlendirme yapıldığında davaya konu plan değişikliği işlemlerinin 1/25000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planına aykırılıklar taşıdığı, planın ana kararlarını ve bütünlüğünü olumsuz etkilediği, 1/100000 ölçekli planda bu bölge için verilen kullanım kararı kapsamında da burada öngörülmeyen konut kullanımını içerdiği için plan kademelenmesi açısından sakıncalar barındırdığı görülmektedir.
Bilirkişi kurulumuz,
- Plan kademelenmesi açısından bir değerlendirme yapıldığında davaya konu plan değişikliği işlemlerinin 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planına aykırılıklar taşıdığı, planın ana kararlarını ve bütünlüğünü olumsuz etkilediği, 1/100.000 ölçekli planda bu bölge için verilen kullanım kararı kapsamında da burada öngörülmeyen konut kullanımını içerdiği için plan kademelenmesi açısından sakıncalar barındırdığı;
- Dava konusu taşınmazlara ilişkin planlama süreci incelendiğinde, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda daha önce hazırlanan imar planı değişiklikleri uyarınca getirilen kullanımlar ile dava konusu planlar ile getirilen kullanımlar arasında önemli bir farklılaşma olmadığı ve büyük ölçüde benzer plan kararlarının üretilmiş olduğu; 2013 yılında yapılan plan değişikliğinin iptaline ilişkin Danıştay 6. Dairesinin 2014/1 Esas ve 2015/5154 Karar sayılı kararında temel iptal gerekçesinin Kentsel Servis Alanı kullanımının getirdiği belirsizlik ve aynı zamanda 1/5000 ve 1/1000 ölçeklerde yapılmış olan bu yöndeki plan değişikliklerinin 1/25000 ölçekli nazım imar planında bu yer için öngörülmüş olan kamu kurum alanı kullanımına aykırı olması yönünde olduğu; bu kapsamda incelendiğinde davaya konu plan değişikliğinde 1/25000 ölçekli planda da değişiklik yapılarak kamu kurum alanı kullanımının değiştirildiğinin görüldüğü; ancak davaya konu plan değişikliklerinde kentsel servis alanı kullanımı getirilmemiş olduğu için ilgili iptal gerekçesi geçerli olmasa da, burada konut alanı ile ticaret alanı kullanımlarından hangisinin ne oranda olacağının net ifade edilmemiş olması, ayrıca ticaret alanı kullanımı altında çok sayıda olası kullanımın tariflendiği (örneğin ofis, katlı otoparklar, oteller, yurt, kurs, dershane, düğün salonu) dikkate alındığında benzer bir belirsizliğin devam ettiği,
- Konut ve ticaret alanının birlikte karma kullanım olarak önerilmesinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve ilgili mevzuat açısından olanaklı olduğu; ancak davaya konu örnekte, hem konut alanına ayrılacak yapılaşmanın oranının belirtilmemiş olması nedeniyle, hem de ticaret başlığı altında birbiriyle ve konut alanlarıyla bağdaşmayacak çok çeşitli kullanımlara olanak veriliyor olması nedeniyle plan değişikliği ile ciddi bir belirsizlik yaratıldığı,
- Konut+ticaret kullanımı altında sayılan kullanımların bir kısmının konut alanındaki yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek, gürültü kirliliği yaratabilecek, aşırı trafik çekebilecek kullanımlar olduğu ve konut alanı öngörülen bir bölgede bu derece çeşitli ve olumsuz etkileri olabilecek kullanımların içiçe planlanmış olmasının planlama ilke ve esasları açısından sakıncalı olduğu,
- Davaya konu plan değişikliği işleminde kullanım biçimi değiştirilip inşaat emsali arttırıldığı için nüfus yoğunluğunun da arttığı; ancak artan nüfusun teknik ve sosyal donatı gereksinimine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığı; yeşil alan dışında sosyal donatı alanlarına ilişkin değerlendirme ve irdelemelerin yapılmamış olmasının önemli bir eksiklik olduğu; bu eksiklik sonucu plan değişikliği nedeniyle sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren bir plan değişikliğinin söz konusu olduğu; bunun ise Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine, ayrıca şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırı olduğu,
- Davaya konu planlarda önerilen ulaşım bağlantılarının planlanmasına ilişkin parçacı yaklaşımın ulaşım ve trafik planlama ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, şehircilik ilkeleriyle de bağdaşmadığı, ayrıca ulaşım altyapısına olası etkilerinin irdelenmemiş ve raporlanmamış olmasının Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırı olduğu;
- Plan çalışmaları kapsamında önlemli alan olarak belirlenmiş ve aslında yapılaşmaya uygun olmayan bir alanda yapılaşma öngörülmesi, çeşitli teknolojik önlemler alınması ve ek maliyetlere katlanılması anlamına gelmekte olup, doğru bir şehircilik ve planlama yaklaşımına işaret etmediği,
görüşündedir."
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir.
Özelleştirme ile ilgili olarak önce 4046 sayılı Yasa yürürlüğe girmiş, daha sonra da 4446 sayılı Yasayla Anayasa'nın 47. maddesine bir fıkra eklenerek özelleştirme uygulamalarına anayasal ve yasal bir dayanak sağlanmıştır.
Özelleştirme uygulamaları idari işlemler yoluyla gerçekleştirildiğinden, bu işlemlere karşı açılan iptal davalarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi uyarınca yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutulmaları gerekmektedir.
Yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgeler, davalı idarenin bilirkişi raporuna itirazı birlikte değerlendirildiğinde;
-Davaya konu taşınmazların bulunduğu alanda imar planı yapma yetkisinin Özelleştirme Yüksek Kuruluna ait olduğu,
-Davaya konu edilen imar planı değişiklikleri yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı,
-Dava konusu 1/25000, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin üst ölçekli planlara aykırılık oluşturmadığı,
-Çevre ve imar bütünlüğü yönünden değerlendirildiğinde ise; 3194 sayılı yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme Yüksek Kurulunca yalnızca dava konusu parseller ile sınırlı bir alana ilişkin imar planı değişikliği yapıldığı, 2016 yılında onaylanan ve yargı yerince verilmiş bir iptal kararı bulunmayan plan değişiklikleri ile dava konusu plan değişiklikleri arasında uyuşmazlık konusu alanın yapılaşma şartları ve kullanım kararları açısından bir farklılık bulunmadığı, sadece 2016 yılında onaylanan planlarla getirilen ticaret kullanımının yanına dava konusu plan değişiklikleri ile konut kullanımının da eklendiği, çevresinde yüksek yoğunluklu konut alanlarının bulunduğu bir alanda ticaret ve konut kullanımının bir arada bulunmasında planlama esasları açısından bir sakınca bulunmadığı, diğer taraftan birkaç parselle sınırlı olarak yapılan bu değişikliğin sosyal ve teknik alt yapı dengesini etkileyecek oranda olmadığı, bu nedenlerle çevre imar bütünlüğünün bozulmadığı, dava konusu planlarla genişletilen ve yeni öngörülen yolun daha rahat bağlantı sağlayacağı, bu durumda dava konusu imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesi kapsamında kalan DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacı tarafından yatırılan başvuru harcı, karar harcı, YD harcı ve vekalet harcı ile harcanan posta giderinin toplam tutarı olan … TL'nin ve keşif harcı ile keşif ve bilirkişi giderleri dahil yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yatırılan avanstan karşılanan keşif harcı ve keşif ve bilirkişi incelemesi gideri olan … TL'nin davacıdan alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığına verilmesine, bu kısmın tahsili için kararın bir örneğinin Hazine ve Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü'ne tebliğine, keşif avansından artan … TL'nin Hazine ve Maliye Bakanlığı'na iadesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 22/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.