20. Ceza Dairesi 2018/4740 E. , 2019/1448 K.
"İçtihat Metni"Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair İzmir (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/03/2009 tarihli ve 2008/2009 esas, 2009/270 sayılı kararını müteakip, sanığın kanunî süresi içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmediği gerekçesiyle hakkındaki ilâm dosyasının kapatılmasına ilişkin İzmir Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünün 08/03/2011 tarihli ve 2010/3904 DS sayılı kararı üzerine, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 29/03/2011 tarihli ve 2009/12221 Denetimli Serbestlik yazısı üzerine, sanık hakkında yapılan yargılama neticesinde, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 191/1, 62/1 ve 52/2. Maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/10/2011 tarihli ve 2011/518 esas, 2011/1591 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 19/06/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında 24.09.2008 tarihinde işlediği “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonucunda, 04.11.2008 tarihli, 2008/45812 esas ve 2008/18941 nolu iddianame ile kamu davası açıldığı, İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.03.2009 tarihli, 2008/2099 esas ve 2009/270 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, temyiz edilmeyen kararın 16.09.2009 tarihinde kesinleştiği,
2- İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kararın gereğinin ifası için 26.04.2010 tarihinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 08.03.2011 tarihli yazısında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için sanığa 11.01.2011 tarihli davetiyenin mahalle muhtarına teslim edilerek ve 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırılarak tebliğ edildiği, süresinde müracaat olmayınca dosyasının kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği,
3- İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.10.2011 tarihli, 2011/518 esas ve 2011/1519 sayılı kararı ile 6.000 TL Adli para cezası verildiği ve temyiz edilmeyen kararın 31.10.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kanun’un 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair İzmir (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/03/2009 tarihli ve 2008/2009 esas, 2009/270 sayılı kararını müteakip, sanığın kanunî süresi içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmediği gerekçesiyle hakkındaki ilâm dosyasının kapatılmasına ilişkin İzmir Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünün 08/03/2011 tarihli ve 2010/3904 DS sayılı kararı üzerine, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 29/03/2011 tarihli ve 2009/12221 Denetimli Serbestlik yazısı üzerine, sanık hakkında yapılan yargılama neticesinde, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 191/1, 62/1 ve 52/2. Maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/10/2011 tarihli ve 2011/518 esas, 2011/1591 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Yine, anılan Yönetmeliğin dördüncü kısım beşinci bölümünde yer alan "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ve bu tedbirin yerine getirilmesi" başlıklı 72. maddesinde ise kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişiler hakkındaki denetimli serbestlik kararlarının infazı sırasında yürütülecek işlemler hakkında düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanması amacıyla İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne 10 gün içerisinde müracaat etmesi gerektiğini bildiren ihtarlı tebligatın sanığa 11/01/2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesini müteakip, sanığın Denetim Serbestlik Müdürlüğüne başvurmaması üzerine, yükümlüye ait dosya Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiş ise de, sanığın fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için an az 2 kez ihtar yapılmış olması ve sanığın usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği, dosya kapsamına göre, sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin anlaşılamadığı gözetilmeksizin, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir’ denilerek İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.10.2011 tarihli, 2011/518 esas ve 2011/1519 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır " hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, sanığa, 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligat yapılmış, sanık tebliğe rağmen başvuruda bulunmamıştır. Sanığın, kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için kendisine, "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde, hakkında dava açılması gerektiği, bu haliyle somut olayda, "ısrar koşulu" gerçekleşmediği anlaşılmakla bu durum CMK"nın 174. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kıyasen uygulandığında, bir "kovuşturma şartı" olup, İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.10.2011 tarihli, 2011/518 esas ve 2011/1519 sayılı kamu davasında "kovuşturma şartı" yokluğundan, CMK"nın 223/8-2. cümlesi "durma" kararı verilmesi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.
D-Karar:
Açıklanan nedenlerle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden;
İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.10.2011 tarihli, 2011/518 esas ve 2011/1519 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 11/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.