
Esas No: 2017/1508
Karar No: 2021/3212
Karar Tarihi: 20.09.2021
Danıştay 7. Daire 2017/1508 Esas 2021/3212 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/1508
Karar No : 2021/3212
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... no'lu TIR Karnesi muhteviyatı eşyadan kaynaklanan ve karne hamili firmadan tahsil edilemeyen ek mali yükümlülük ile gümrük, ilave gümrük ve katma değer vergilerinin kefil sıfatıyla davacı Kuruluştan istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesi hükümleri uyarınca, davalı idarece kefil kuruluştan ödeme isteğinde bulunmadan önce kamu alacağının öncelikle karne hamilinden tahsili yoluna gidilmesinin gerektiği, olayda Ankara'da irtibat ofisi bulunan karne hamilinden kamu alacağının tahsil edilip edilemeyeceği ortaya konulmaksızın, doğrudan kefil kuruluş olan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu kamu alacağının öncelikle karne hamili firmadan tahsili amacıyla yapılan ilk tebligatın adreste bulunamadığı şerhiyle iade edildiği, ikinci tebligatın yapılmasından sonra firma yetkililerinin itiraz hakkını kullandığı, dolayısıyla kamu alacağının tahsili amacıyla karne hamiline başvurulmasından sonra davacı kuruluşun takip edildiği, çıkış işlemlerine dair ibraz edilen belgelerin sahte olduğu ve Halkalı Gümrük Müdürlüğü kayıtlarında sözkonusu eşyanın yurt dışına çıkışına ilişkin bir bilginin bulunmadığı, bu nedenle gümrük çıkış işlemleri usulüne uygun şekilde sonlandırılmadığından TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesi hükümleri gereğince karne hamili firma ile birlikte kefil kuruluş da vergi borcundan sorumlu olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi
... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 20/09/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesi, (TIR Sözleşmesi) Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu himayesinde hazırlanan ve ülkemizinde taraf olduğu uluslararası bir sözleşme olup, doğrudan uygulanan ve taraflar arasında öncelikle uygulanması gereken kuralları barındıran sözleşmedir. Uluslarası nitelikte olan bu sözleşme, metod olarak maddeler halinde düzenlenmiş ve gerek görülen hallerde akit taraflarca nasıl anlaşılması gerektiği noktasında açıklama notlarına yer verilerek bu açıklama notlarının akdin ayrılmaz parçasının olduğuna sözleşmede açıkça yer verilmiştir. Akit ülke iç mevzuatı ancak iş bu sözleşme hükümlerinin atıf yapması halinde veya söz konusu sözleşmede hüküm bulunmaması halinde uygulanabilecektir.(temel hukuk ilkesi)
Sözleşmenin 1. maddesi tanımlar başlıklı olup,
Bu Sözleşmede:
(b) “TIR işlemi” deyiminden; bir TIR taşımasının, belli bir ülkenin bir hareket veya giriş (yol boyu) Gümrük idaresi ile bir varış veya çıkış (yol boyu) Gümrük idaresi arasında gerçekleştirilen kısmını ifade eder
(d) “Bir TIR işleminin sonlandırılması” deyiminden; bir karayolu taşıtının, taşıt dizisinin veya konteynerin yükü ve bu yüke ilişkin TIR karnesi ile birlikte kontrol amacıyla yarış veya çıkış (yol boyu) Gümrük idaresine sunulması;
(e) “Bir TIR işleminin ibrası” deyiminden; TIR işleminin bir Akit Tarafta usulüne uygun olarak sonlandırıldığının Gümrük makamları tarafından tasdik edilmesini ifade eder. bu husus Gümrük makamlarınca, varış veya çıkış (yol boyu) gümrük idaresinde mevcut veri veya bilgilerin hareket veya giriş (yol boyu) gümrük idaresindeki veri veya bilgilerle karşılaştırılması suretiyle saptanır.
(q) “Kefil Kuruluş” deyiminden, TIR rejiminden yararlanan kişilere garantör olmak üzere bir Akit Taraf gümrük makamı tarafından yetkilendirilen kuruluşu ifade eder.
Şeklinde tanımlamalar yapılmıştır.
Bu sözleşmenin temel ilkelerinden olan güvenilen araç ve konteynerlerin kabul edildiğinin ve uluslararası garanti zincirinin varlığının karinesi olarak TIR Karnesi sistemi kabul edilmiştir. Üretim ve ithalat standartları getirilmiş uluslararası taşıma aracı ile belirlenen usulde TIR Karnesi himayesinde uluslarası garanti kapsamında (kefil kuruluş vasıtası ile) transit taşıma yapılabilecektir. Bu kapsamda TIR Karnesi garantinin varlığının ispat vasıtadır. Ülkemizde TIR Karneleri bu garanti kapsamında kefil kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından kefaleti kabul edilerek sözleşmenin 4. ve 5. maddelerde belirlenen şartları haiz kişi ve kuruluşlara verilebilmektedir. Bu garantörlüğün varlığı sebebiyle TIR Sözleşmesinin 4. maddesindeki düzenleme gereği TIR Karnesi kapsamında taşınan eşya için yolboyu gümrük idarelerince ithal veya ihraç vergi ve resimleri tahsil edilmez veya teminat alınmaz.
Kefil kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin sorumluluğunun hukuki niteliğinin düzenlendiği sözleşmenin 8. maddesinde; “kefil kuruluş TIR Sözleşmesi ile kendisinden ödeme talebinde bulunmasına sebep olan usulsüzlük sebebiyle ilgili akit tarafın gümrük kanun ve düzenlemeleri uyarınca alınması gereken ithal ve ihraç vergi ve resimleri ile bunlara ilişkin gecikme faizinin teminat altına alınan azami tutara kadar ödemeyi üstlenir. Kefil kuruluş bu tutarların ödenmesinden bu kişilerle müşterek ve mütesessilen sorumludur.”emredici hükmü ile kefil olma sorumluluğunun şartlarını ve türünü belirlemiştir. Müteselsil kefil sorumluluğu amme alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilen bir müessesedir.
Müşterek ve müteselsil kefaletin Hukuki niteliği konusunda iç hukukumuzda yer alan düzenlemeyi bakıldığında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan düzenleme ile kefaletin, adi kefalet ve müteselsil kefalet olarak iki kısımda yer aldığı ve 581. madde ve devam maddelerde düzenlendiği görülmektedir. Anılan Kanunun 581. maddesinde, Kefalet sözleşmesinin, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme olduğu, 585. maddesinde, Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemeyeceği; 586. maddesinde, Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu bağlamda TIR Sözleşmesinde kefilin sorumluğu müşterek müteselsil olmakla asıl borçluya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak sözleşmede ayrıca sorumluluğu etkileyen hüküm bulunması halinde öncelikle sözleşme hükmü uygulanacağı da genel ilke olmakla tabiidir
TIR Sözleşmesinin 8. maddesi ile getirilen müşterek ve müteselsil sorumluluk hallerinde, kefil kuruluşun sorumluluğunu doğuran usulsüzlük deyiminin hangi hal ve durumları kapsadığına, hangi hallerde sorumluluğun doğacağı 10. maddede belirlenmiştir. buna göre; TIR işleminin ibrasının gecikmeksin yapılacağı, Gümrük Makamlarının bir TIR işlemini ibra ettiğinde, TIR işlemini sonlandırma belgesi usulsüz veya hile yolu ile elde edilmiş veya sonlandırma gerçekleşmemiş olmadıkça, 8. maddenin 1. ve 2. fıkralarında sözü edilen paraların ödenmesini kefil kuruluştan talep edemeyeceği düzenlenmiş olup, madde metni sonlandırma ve ibra etme işlemleri olarak iki ayrı durumu düzenlemiş ve farklı hukuki sonuçlara bağlamıştır. Buna göre, birinci durumda, gümrük idareleri tarafından ibra edilen TIR işlemini sonlandırma belgesinin usulsüz veya hile yolu ile elde edilmiş olması, ikinci durumda ise sonlandırmanın gerçekleşmemiş olduğu hallerinde kefil kuruluşa kefaletten doğan vergi alacakları için talepte bulunabilecektir. Somut olayın özelliğine göre bu iki durum yargı yerlerince değerlendirilecektir.
Sözleşmenin 10. maddesinin açıklama notunda "gümrük idareleri tarafından ibra edilen TIR işlemini sonlandırma belgesi usulsüz veya hile yolu ile temin edilmesinden ne anlaşılması" gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, “TIR işleminin kaçakçılık için uyarlanmış yük bölmesi veya konteynerler aracılığıyla yapılması, sahte veya geçersiz belgelerin kullanımı gibi yasadışı yollara başvurulması, eşyanın değiştirilmesi, gümrük mühürleri ile oynanması gibi durumların tespit edilmesi veya sonlandırma belgesinin diğer yasadışı yollarla temin edilmiş olmasının anlaşılması gerektiği belirtilerek yoruma mahal bırakmamıştır.
Sonlandırmanın gerçekleşmemiş olması haline ise sonlandırma belgesinin tahrif edildiği durumların da dahil olduğunu belirtmiştir.
Kefil kuruluşun sorumluluğunu gerektiren bu iki durumun tesbiti doğal olarak yetkili idarenin sonlandırmanın gerçekleşmemiş olması halinde takibi ile sahtelik ve geçersiz belgelerin kullanımı gibi yasa dışı yollara başvurulması halinde ise takibatı müfettiş incelemesi ile ortaya çıkabilecektir. Bu tespitlerden sonra ilgili yükümlülerin haberdar edilmesi sözleşmenin 11. maddesi gereğidir.
Sözleşmenin 11. Maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
1. Bir TIR işleminin ibra edilmemiş olması halinde, yetkili makamlar:
(a) TIR Karnesi hamiline, karnede belirtilen adresini kullanarak ibranın gerçekleşmemiş olduğunu bildirir.
(b) Kefil kuruluşa, ibranın gerçekleşmemiş olduğunu bildirir.
Yetkili makamlar, TIR Karnesinin kendilerince kabul edildiği tarihten itibaren azami bir yıl içinde ya da TIR işlemini sonlandırma belgesinin tahrif edildiği ya da usulsüz bir şekilde veya hile yoluyla elde edildiği durumlarda iki yıl içinde kefil kuruluşu bilgilendirir. Buradaki bildirim yani haber verme olup, bir tahakkuk veya ödeme talebi değildir.
11.maddenin 2 fıkrası; “8. maddede belirtilen tutarların ödenmesi gerekli hale geldiğinde yetkili makamlar mümkün olduğu ölçüde kefil kuruluştan ödeme isteğinde bulunmadan önce ödemenin söz konusu ödemeyi yapmakla yükümlü kişi yada kişiler tarafından yapılmasını isterler .” şeklinde düzenlenmiş olup, Kefil kuruluşun sorumluluğu müşterek müteselsil olmakla birlikte açıklama notu ile "mümkün olduğu ölçüde yükümlü kişiye başvurulmasının" nasıl anlaşılması gerektiği belirtilmiştir. buna göre, mümkün olduğu ölçüde yükümlü kişiye başvurulmasına dair sınırın en azından karne hamilinin adresine ödeme talebinin gönderilmesi ile sınırlı olduğunu hatta bu talebin ibranın gerçekleşmemiş olduğuna dair bildirim ile birleşebilir diyerek karne hamiline karşı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkında kanunla takip anlamında ödeme emri ve icra takip muamelelerinin gerekli olmadığını açıkça belirtmiştir.Keza yurtdışında mukim özel veya tüzel kişilere iç hukukun uygulanması da mülkilik ilkesi gereği mümkün değildir.
11. maddenin 4. fıkrası; “ Kefil kuruluş, talep edilen tutarları, kendisinden ödeme talebinde bulunulduğu tarihten itibaren üç ay içinde öder. “(emredici hüküm)
fıkranın açıklama notu;
11. maddenin 4. fıkrası bu maddede belirtilen usule uygun olarak kefil kuruluştan 8. maddenin 1 ve 2. fıkrasında belirtilen tutarların ödemesi talep edilirse; kefil kuruluşun sözleşmede öngörülen üç aylık süre içinde bunu yerine getirmemesi halinde bu gibi durumlar ulusal kanunlar çerçevesinde kefil kuruluş tarafından imzalanan garanti sözleşmesine uyulmadığı anlamına geldiğinden yetkili makamlar söz konusu miktarın ödenmesini ulusal mevzuata dayanarak talep edebilirler." şeklinde açıklama notu ile kefil kuruluşun bu üç aylık sürede ödeme yapmaması
halinde 6183 sayılı yasa hükümleri ile takip yapılacağını iç hukuka atıf yaparak belirtmiştir. Kefil kuruluş için getirilen hüküm karne hamili için getirilmemiştir. Bu müşterek müteselsil kefaletin ve mülkilik ilkesinin doğal sonucudur.
11. maddenin 5. fıkrası;“Kefil kuruluştan ödeme talebinde bulunulan tarihi takip eden iki yıllık süre içerisinde, söz konusu TIR işlemiyle ilişkili hiçbir usulsüzlüğün yapılmadığı yetkili makamları tatmin edecek şekilde ispat edildiği takdirde, ödenen tutarlar, kefil kuruluşa iade edilir. İki yıllık süre kısıtı, ulusal mevzuata uygun olacak şekilde uzatılabilir. “
Bu fıkra ile üç ay içinde yapılması gereken ödemenin yapılmasının zorunlu olduğu şayet usulsüzlüğün yapılmadığı yönünde idarenin tesbitinin aksine bir durumun ispat edilmesi halinde ödeminin geri iade edileceği düzenlenmiştir. Yani ispat yükü kefil kuruluşa yüklenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden dava konusu kamu alacağının öncelikle karne hamili firmadan tahsili cihetine gidildiği, firmaya yapılan tebligatların adreste bulunamadığı gerekçesiyle iade edildiği, ikinci defa gönderilen tebligatın yapılmasından sonra firma yetkililerinin itiraz hakkını kullandığı, itirazın idarece reddedildiği, red kararının kesinleştiği(dava konusu edilmeksizin) dolayısıyla karne hamili firmaya karşı sözleşmede öngörülen gerekli takibin yapıldığı anlaşıldığından, kamu alacağının anılan firmadan tahsil edilip edilemeyeceği ortaya konulmaksızın doğrudan kefil kuruluş olan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar veren mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.