Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/15108
Karar No: 2021/4054
Karar Tarihi: 14.09.2021

Danıştay 10. Daire 2016/15108 Esas 2021/4054 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/15108
Karar No : 2021/4054

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı / …
VEKİLİ : …

İSTEMLERİN_KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava, 27/02/2008 tarihinde polis tarafından toplumsal olaya yapılan müdahale esnasında kullanılan gaz fişeğinin evinin balkonunda bulunan davacıya isabet etmesi sonucunda ağır bir şekilde yaralanması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan 200.000,00 TL manevi ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; davacının 27/02/2008 günü polis memurları tarafından kullanılan gaz fişeği nedeniyle yaralandığı, olay sonucunda yüzünde sabit iz meydana geldiği ve sağlık kurulu raporuna göre %3 oranında malul sayıldığı, davacının engel durumuna göre uğramış olduğu zararın hesaplanması için düzenlenen bilirkişi raporunda, davacının zararının 20.836,21 TL hesaplandığı anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile 20.836,21 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDELERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %3 ün üstünde olduğu, olay nedeniyle meydana gelen rahatsızlıkları nedeniyle askerlikten muaf tutulduğu, maluliyet oranıyla ilgili olarak yeniden rapor alınması gerektiği, hükmedilen manevi tazminatın düşük olduğu; davalı idare tarafından, olayda idarelerine atfedilebilecek bir kusur olmadığı, davanın kısmen reddedilmesine rağmen idareleri lehine vekalet ücretine hükmedilmediği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma dilekçesi verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Dosyasının incelenmesinden; 27/02/2008 tarihinde polis tarafından toplumsal olaya yapılan müdahale esnasında kullanılan gaz fişeğinin evinin balkonunda bulunan davacıya isabet ederek, kafatasında kısmi çökmeye neden olduğu; olayla ilgili olarak İstanbul …Sulh Ceza Mahkemesi'nin E:…sayılı esasına kayden ilgili polis memurları hakkında dava açıldığı, Kriminal Polis Labaratuvarları Daire Başkanlığı'nın 24/03/2008 tarihli Ekspertiz Raporunda olay yerinden transfer edildiği belirtilen 1, 2, 3 ve 4 delil nolu dört adet kan lekesine ait genotip özelliklerin yaralı davacının genotip özellikleriyle uyumlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, …Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün …tarih ve …sayılı raporunda, davacının her iki kaşı arasında küçük pet şişe boyutunda lezyon olduğu, kısmen iyileşmesine karşın yeri ve lezyonun şekli itibarı ile çehrede sabit eser niteliğinde olduğu yolunda kanaat belirtildiği, İdare Mahkemesince davacının sevk edildiği Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 19/10/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporuna göre davacının engel durumunun %3 oranında olduğu, davacının uyuşmazlığa konu yaralanma nedeniyle askerlikten muaf tutulduğu anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile yönetilenler arasında yönetilenler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı zararın idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle yönetilenlerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da artış olanağından yoksunluğun giderilebilmesi, karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarelerin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmeleri için öncelikle ortada bir zararın bulunması, bu zararın kesin, güncel ve meşru bir zarar olması ve zarar ile idarenin eylem ve işlemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. İdarelerin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak da tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Başka bir deyişle, idarelerin hizmet kusuruna istinaden sorumlu sayılabilmesi için, hizmetin hiç veya iyi işlememesi, gerekli ve yeterli personel istihdam edilmemesi ya da hizmet yürütülürken gerekli tedbirlerin yerinde ve zamanında alınmaması nedeniyle ortaya bir zararın çıkmış olması gerekir. Eğer bu şekilde hizmetin iyi işlememesi nedeniyle maddi ya da manevi bir zarar doğarsa, idareler bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aksi halde ise idarelerin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Olayda; dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, davacının duruşma talebi olmasına rağmen İdare Mahkemesince duruşma yapılmadan karar verildiği, dava dilekçesinde davacının faiz istemi olmamasına rağmen hükmedilen tazminata faiz işletildiği, hükme esas alınan 19/10/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunun sürekli değil 6 ay süreli olduğu, yine hükme esas alınan 01/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda tazminat hesabına esas bakiye ömrün belirlenmesinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosunun esas alınması gerekirken PMF-1931 yaşam tablosunun esas alındığı, hukuk müşaviri ile temsil edilen davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, taraflar üzerinde bırakılan yargılama giderinin toplamı ile kararda dökümü yapılan yargılama giderlerinin toplamının farklı olduğu görülmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak, davacının kesin maluliyet durumunun tespiti amacıyla yeniden sağlık kurulu raporu alınması, alınacak bu raporda davacının sürekli maluliyetinin olduğunun belirlenmesi durumunda bu rapora ve yukarıda belirtilen esaslara göre yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının zararının belirlenmesi gerekirken, hükme esas alınacak nitelikte bulunmayan 19/10/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu ve 01/03/2016 tarihli hesap bilirkişisi raporuna dayanılarak davacının tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılama kapsamında 2577 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca duruşma yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiği tabiidir.
Mahkemece bozma kararı üzerine verilecek kararda yargılama giderleri ve faiz hakkında yeniden bir değerlendirme yapılarak hüküm kurulacağından, anılan kısımlar yönünden bu aşamada temyiz incelemesi yapılmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi