
Esas No: 2014/1198
Karar No: 2014/8084
Karar Tarihi: 07.04.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/1198 Esas 2014/8084 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Sivas İş Mahkemesi
Tarihi : 20.11.2013
No : 2012/275-2013/462
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali, birleşen davalar ise Kurum tarafından yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıkları ve tedavi giderlerinin tahsili yönündeki icra takiplerine vaki itirazın iptali ve takiplerin devamı istemine ilişkindir.
Mahkemece, hak sahibi yönünden davanın kabulüne, birleşen davaların ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, kısa kararda “Davacının davasının kabulüne, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığından bahisle babasından aldığı yetim aylığını kesen kurum işleminin iptaline, davacıya yeniden aylık bağlanması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen aylıkların davacıya ödenmesine” karar verildiği, gerekçeli kararda ise, birinci bendde, yine, bu karara yer verildiği, ikinci bendde ise; “İş bu dosyamız davalısı ve bu dosyamız ile birleşen 2013/322-436, 2013/321-435 esas ve karar sayılı dosyaların davacısı SGK tarafından davalı A.. S.. aleyhine açılan davaların ayrı ayrı reddine,” şeklinde hüküm kurularak, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulduğu görülmektedir.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa son oturumda tefhim edilen kısa kararın gerekçeli karara aykırı olduğu yukarıda belirtildiği gibi zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10.4.1992 günlü ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan, çelişkili şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 07.04.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.