Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/21980
Karar No: 2017/1926
Karar Tarihi: 16.02.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/21980 Esas 2017/1926 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/21980 E.  ,  2017/1926 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptal-Tescil, olmadığı takdirde Katkı Payı Alacağı

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne dair dairemizce verilen karara karşı direnilmesine Mahkemece karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile tapu iptal-tescil, olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunmuştur.
    Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemenin taşınmazın davalı adına tescil ettirilmesinin gizli bağış niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair ilk kararı, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 05.06.2012 tarih, 2012/679 esas-2012/5303 karar sayılı kararı ile onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Dairenin 24.12.2012 tarih, 2012/8890 esas-2012/13016 karar sayılı kararı ile “...Dava dilekçesiyle, dosya kapsamına yansıyan davacı tarafın beyanlarından bağış yönünde herhangi bir ibareye ve açıklamaya rastlanılmamıştır. Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler iddia ve savunmaya yönelik açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde davacıda bağışlama kastı ve iradesinin bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Aksi durum hayatın olağan akışına ve dosyadaki somut olgulara aykırı düşer. Sadece davalı vekilinin verdiği 04.11.2010 tarihli cevap dilekçesinin 3 nolu bendinde bağış hususuna değinilmektedir. Savunmadan hareketle davacının iradesinin bağış niteliğinde bulunduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır....Mahkemece yapılacak iş; davacının yaptığı 1800 TL katkı gözetilerek 09.12.1997 tarihinde alınan ve gerçek alım değeri olan 2500 TL karşısında davacının katkı oranının bulunması, (davacının yaptığı katkı: Taşınmazın alım tarihindeki değeri = davacının katkı oranı, taşınmazın dava tarihindeki sürüm değeri davacının katkı oranı = davacının katkı alacağı miktarı) bulunacak bu katkı oranının dava tarihinde tespit edilen taşınmazın gerçek değeri ile çarpılması sonucu çıkacak miktarın davacı yararına katkı payı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir....” gereğine işaret edilerek bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile, katkı payı alacağı olarak 154.800-TL"nin karar tarihinden itibaren işlenen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Temyiz aşamasında davacı asıl ... Yargıtay Ön Kayıt Bürosuna teslim edilen usulüne uygun kimlik tespiti yapılmış 15.02.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, Dairenin 17.02.2016 tarih, 2015/16151 esas-2016/2572 karar sayılı kararı ile, davacı asılın davadan feragat isteği konusunda Yerel Mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre davalının temyiz

    itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, Mahkemece davacı asilin sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı kendisini ifade edemediği anlaşılmakla Yargıtay"da imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile önceki kararda direnilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    6100 sayılı HMK’nun 294. maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
    Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
    Nitekim Yargıtay"ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu"nun 19.6.1991 gün 323-391 sayılı; 10.09.1991 gün 281-415 sayılı; 25.9.1991 gün 355-440 sayılı; 05.12.2007 gün 981-936 sayılı; 23.01.2008 gün 29-4 sayılı; 05.10.2011 gün 607-604 kararları).
    Somut olaya gelince; mahkemece yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış sadece "Davacı asilin sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı kendisini ifade edemediği anlaşılmakla Yargıtay"da imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz karar kurulmamıştır.
    Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
    Şu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
    Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kararı usul ve yasaya uygun değildir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi