14. Hukuk Dairesi 2016/7489 E. , 2019/2050 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27/08/2014 gününde verilen dilekçe ile mirası reddin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın davalı ... yönünden reddine diğer davalılar yönünden kabulüne dair verilen 27/10/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
İstek, mirası reddin iptaline ilişkindir.
Davacı vekili; davacının, davalılardan alacaklı olduğunu, davalılardan ...’ın babası muris ..."ın 12/11/2012 tarihinde öldüğünü, davalı ...’ın muris ..."ın mirasını reddettiğini, mirasın diğer davalılar olan ...nin iki çocuğuna geçtiğini, ...nin iki çocuğu davalılar Nehir ve ..."ın da aynı icra dosyasından borçlu olduklarını, bu iki davalının da dedeleri Muris ..."ın mirasını reddettiklerini, davalıların murislerinin miraslarını reddetmeleri için haklı ve makul bir sebep bulunmadığını, alacaklarının tahsilini zorlaştırmak, imkansız hale getirmek amacıyla yapıldığını, M.K."nun 617. maddesi gereğince davalıların mirası red işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkeme, davalı ... yönünden reddine diğer davalılar yönünden kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
İstek, alacaklıları zararlandırmak amacıyla (kötüniyetle) yapılan reddin iptali isteğine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 617. maddesine dayanmaktadır.
Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK. m. 617/1). Şu halde, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir (TMK. m. 617). Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. İcra takibinin uzun süre devam etmesi, tek başına acze delalet etmez. Zira aczin ne suretle gerçekleşeceği İcra İflas Kanununda gösterilmiştir (İc.İf.K. m. 105 ve 143). Davacı tarafından borçlu mirasçı hakkında “aciz vesikası” alınmamış olduğuna göre, mahkemece, davalının şahsi malvarlığının ret tarihindeki değeri tespit edilip, bu malvarlığının borcunun karşılamaya yeterli olup olmadığının usulünce araştırılıp saptanması; yeterli ise talebin reddi, yeterli olmadığının görülmesi halinde ise, davalı da yeterli güvence göstermediği takdirde reddin iptaline karar verilmesi gerekir. Açıklanan yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, mirasçıyı mirasın reddine yönlendiren sebeplerin anlaşılabilmesi bakımından terekenin aktif ve pasifinin araştırılarak borca batık olup olmadığı da tespit edilmelidir.
Somut olayda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçının terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadığı ve mirasçının malvarlığı araştırılmalıdır. Mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmemesi halinde güvence göstermesi istenmelidir.
Bu eksiklikler giderilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşündeyim. Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyorum.