Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/260
Karar No: 2021/1400
Karar Tarihi: 05.07.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/260 Esas 2021/1400 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/260
Karar No : 2021/1400

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Madencilik Mermer Müşavirlik San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Balıkesir İli, Kepsut İlçesi dahilinde ve davacı şirketin uhdesinde bulunan S:... sayılı II-b grubu (mermer) ruhsat sahasında 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında üretim yapıldığına dair bir bilgi bulunmadığından bahisle 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 24. maddesinin 12. fıkrası uyarınca maden işletme ruhsatının iptal edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Dava konusu işletme ruhsatının olduğu maden sahasında 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında üretim yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacı tarafından dava dosyasına sunulan sözleşme, sevk irsaliyeleri ve diğer bir kısım bilgi ve belgelerin davacı tarafından düzenlenen ve davalı idarenin onayından geçmeyen belgeler olması nedeniyle bu belgelerin tek başına ilgili dönemde üretim yapıldığını ispata yeterli olmayacağı göz önünde bulundurulduğunda, davacı tarafından 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında söz konusu maden sahasında üretim yapılmadığının sübuta erdiğinin kabulü gerektiği,
Olayda, her ne kadar 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında söz konusu maden sahasında üretim yapılmadığının sübuta erdiği ve davacının dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca durumuna uygun idari yaptırım ile cezalandırıldığı görülmekte ise de, dava konusu işlemin dayanağı olan 3213 sayılı Kanun'un 24. maddesinin 12. fıkrasının 18/02/2015 tarihinde yürürlüğe giren 6592 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile değiştirildiği ve yapılan değişikliğin davacı lehine düzenlemeler getirdiği görüldüğünden ve davacının fiilin işlenmesinden sonra getirilen lehe olan düzenlemelerden yararlandırılmasının hakkaniyete ve ceza hukukunun genel ilkelerine uygun düşeceği sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 20/03/2018 tarih ve E:2016/9743, K:2018/1553 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlandığı,
Bu madde uyarınca, idari yargı yerlerinde dava konusu edilen işlemlerin, maddede sayılan hususlar yönünden hukuki denetime tabi tutulması ve bu denetim yapılırken, dava konusu edilen idari işlemlerin tesis edildikleri tarihteki duruma göre hukuka uygun olup, olmadıklarının incelenmesinin gerektiği,
Her ne kadar İdare Mahkemesince, dava açıldıktan sonra 18/02/2015 tarihinde davacıya uygulanacak mevzuatın değişmesi nedeniyle yeni mevzuat uyarınca lehe olan düzenlemenin uygulanması gerektiğinden bahisle işlemin iptaline hükmedilmiş ise de; bu kararda metnine yer verilen mevzuat hükmü ve idare hukukunun temel prensipleri doğrultusunda, dava konusu işlemin tesis edildiği andaki hukuki duruma göre yargısal denetimin yapılması ve işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekliliği karşısında İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Kaynağını Anayasa'nın 38. maddesinden alan lehe olan hükmün uygulanması ilkesinin; işlendiği zamanın kanunu uyarınca suç sayılan bir fiilin sonradan yürürlüğe giren bir kanun ile suç olmaktan çıkarılması veya sonradan yürürlüğe giren kanunun suçun işlendiği zaman mevcut olan kanuna göre failin lehine olması durumunda, sonraki kanunun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngördüğü,
Suçta ve cezada kanunilik ilkelerinin değerlendirildiği Anayasa Mahkemesinin 20/10/2011 tarih ve E:2010/28, K:2011/139 sayılı kararında, Anayasa'nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığının vurgulandığı, 5326 sayılı Kanun'un 3. maddesinde, Kanun'un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin ise, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; 5. maddesinde ise, 5237 sayılı Kanun'un zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağının kurala bağlandığı, 5237 sayılı Kanun'un "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinde ise, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri arasında farklılık bulunması durumunda, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağının belirtildiği,
Bu itibarla, idari yaptırım uygulanmasına yönelik işlemin dayanağı olan kuralın yürürlükten kaldırılması veya işlemin tesisinden sonra idari yaptırım uygulanan kişilerin lehine sonuç doğuracak nitelikte düzenleme yapılması halinde yeni hukuki durumun dikkate alınması gerektiği,
Lehe kanunun tespitinde, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin dikkate alınacağı ve lehe olduğu belirlenen kanunun olaya bütün olarak uygulanacağının doktrinde kabul edildiği, (EREM Faruk, Ümanist Doktrin Açısından Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, C. I, 1976, s. 136).
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2006 tarih ve E:2006/9-19, K:2006/17 sayılı kararında, somut olayda tesiri olacak önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanmak ve karşılaştırılmak suretiyle neticeye varılması gerektiğinin belirtildiği,
Bakılan uyuşmazlıkta, her ne kadar, 2008 ve 2009 yıllarında üretim yapılmadığı, 2010 ve 2011 yılları için faaliyet bilgi formu verilmediği, teknik nezaretçi defterinin ibraz edilmediğinin tespit edildiği ve 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında üretim yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığından bahisle dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca davacının durumuna uygun idari yaptırım ile cezalandırıldığı görülmekte ise de, dava konusu işlemin dayanağı olan 3213 sayılı Kanun'un 24. maddesinin 12. fıkrasının 18/02/2015 tarihinde yürürlüğe giren 6592 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile değiştirildiği ve yapılan değişikliğin davacı lehine düzenlemeler getirdiği görüldüğünden ve davacının fiilin işlenmesinden sonra getirilen lehe olan düzenlemelerden yararlandırılmasının hakkaniyete ve ceza hukukunun genel ilkelerine uygun düşeceği sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin, kanuna aykırılığın teknik heyet tarafından tespit edildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmü uyarınca tesis edildiği, hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek Mahkemenin ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin, tesis edildiği tarihin 19/12/2014 tarihi olmasına rağmen, lehe olan düzenlemenin yürürlükte olduğu bir tarih olan 08/04/2015 tarihinde tarafına tebliğ edildiği, daha sonra bu işlemin iptali istemiyle 30/04/2015 tarihinde dava açıldığı, uyuşmazlık konusu maden sahasında üç yıl boyunca üretim yapılmamasının söz konusu olmadığı, yapılan üretimin geç bildiriminin söz konusu olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

X- Temyiz istemine konu dava, Balıkesir İli, Kepsut İlçesi dahilinde ve davacı şirketin uhdesinde bulunan S:... sayılı II-b grubu (mermer) ruhsat sahasında 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında üretim yapıldığına dair bir bilgi bulunmadığından bahisle 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 24. maddesinin 12. fıkrası uyarınca maden işletme ruhsatının iptal edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
3213 sayılı Maden Kanunu'nun 24. maddesinin 12. fıkrasının, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan halinde, "Beş yıllık sürede mücbir sebepler ve beklenmeyen haller dışında üç yıldan fazla üretim yapılmayan ruhsatlar, teminatları irad kaydedilerek iptal edilir. Bu üç yıllık süre içerisinde yapılan toplam üretimin projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının % 10'undan az olması halinde de bu hüküm uygulanır." hükmü yer almakta iken, anılan hükmün 18/02/2015 tarihinde yürürlüğe giren 6592 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 13. maddesi ile değiştirilerek "Beş yıllık sürede mücbir sebepler ve beklenmeyen hâller dışında üç yıldan fazla üretim yapmayan ruhsat sahiplerine 50.000 TL idari para cezası verilir. Bu üç yıllık süre içinde yapılan toplam üretimin projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının %10’undan az olması hâlinde de bu hüküm uygulanır. İdari para cezasının uygulanmasından başlamak üzere bu fıkraya aykırı fiilin tekrar tespit edilmesi hâlinde ise ruhsat iptal edilir. Ancak işletme projesinde, işletme izninin yürürlük tarihinden itibaren üç yıl içinde madene ulaşmak amacıyla galeri, kuyu ve dekapaj yapılacağı beyan edilmiş ve ruhsat sahasındaki faaliyetlerin bu beyanlara uygun olarak gerçekleştirildiği tespit edilmiş ise idari para cezası uygulanmaz ve ruhsat iptal edilmez." hükmünün getirildiği, daha sonra 05/12/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 49. maddesi ile değiştirilerek "Beş yıllık dönemde, üretimin en az olduğu herhangi üç yılında yaptığı toplam üretim miktarı projede beyan edilen bir yıllık üretim miktarının %30’undan az olması durumunda, ruhsat sahiplerine 50.000 Türk lirası idari para cezası verilir. İdari para cezasının uygulanmasından başlamak üzere, geriye doğru üç yıllık dönemlerde yaptığı toplam üretim miktarı projede beyan edilen yıllık üretim miktarının %30’undan daha az olması durumunda ruhsat sahiplerine 50.000 Türk lirası idari para cezası verilir. Bu fıkra kapsamında beş yıl içerisinde iki defa idari para cezası uygulanması halinde ruhsat iptal edilir. Yılların belirlenmesi, takvim yılı hesabına göre yapılır. Dönemlerin hesaplanmasında, işletme izninin verildiği yıl ile üretime ilişkin tespitin yapıldığı yıl dikkate alınmaz. Ancak mücbir sebepler, beklenmeyen haller veya Genel Müdürlük tarafından kabul edilen işletme projesi ve termin planına göre madene ulaşmak amacıyla galeri, kuyu ve/veya dekapaj için geçirilen süreler, projede beyan edilen yıllık üretim miktarı ile orantılı olarak dikkate alınır. Bu fıkrada geçen idari para cezası hariç diğer oranları iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye ve ruhsat türlerine göre farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir." hükmünün getirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında söz konusu maden sahasında üretim yapılmadığının sabit olduğu, bu eylemler nedeniyle de dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinde öngörülen idari yaptırımın uygulandığı ve infaz edildiği dikkate alındığında, aradan uzun süre geçtikten sonra yürürlüğe konulan 18/02/2015 ve 05/12/2017 tarihli mevzuat değişikliklerinin geriye yönelik olarak davacıya uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi bir yaklaşımın geçmişte uygulanarak infaz edilmiş tüm idari yaptırımların yeniden ele alınması sonucunu da beraberinde getireceği açık olup, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi bir değerlendirmeye davalı olarak verilen ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin 20/03/2018 tarih ve E:2016/9743, K:2018/1553 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi