11. Hukuk Dairesi 2018/1705 E. , 2019/7205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 28.11.2017 tarih ve 2017/441-2017/571 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 12.11.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı ..."nın 1000 paya isabet eden 25.000.- TL"lik payını müvekkiline nominal değer üzerinden devrettiğini, sonrasında şirket yetkilisi ..."nın zaman zaman müvekkilini arayarak ödünç para istediğini, müvekkili tarafından davalıya muhtelif tarihlerde borç olarak toplam 787.331,00 TL ödeme yapıldığını, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin davalı şirketle ortaklık dışında hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yapılan ödemelerin borç verme amacıyla değil davalıya yapılan taahhüdün ifası amacıyla gerçekleştirildiğini, havalenin hangi amaçla yapıldığını ispat külfetinin havale gönderen davacıda olduğunu, havale yolu ile yapılan ödemelerin aksi kararlaştırılmamışsa mevcut bir borcun ifası anlamına geleceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, davacının davalıya borç olarak havale ettiği bedelin borç verilmesi amacıyla gönderildiğine dair açıklama bulunmaması bu haliyle yapılan havale işlemlerinin borç ödemesi olarak yapıldığına ilişkin karine bulunması ve bu karinenin aksinin davacı tarafça ispatlanamaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ortak tarafından davalı şirkete verilen paranın istirdatı istemine ilişkindir. Davacı, paranın şirkete ödünç olarak verildiğini iddia etmekte, davalı ise yapılan ödemelerin davacının edindiği şirket hisselerinin reel değeri ile nominal değeri arasındaki farktan kaynaklandığını savunmaktadır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) nezdinde görülen 2013/490 Esas 2017/34 Karar sayılı davada, davacı ortak haklı sebeple ortaklıktan çıkma talebinde bulunmuş, mahkemece davacı ile davalı şirketin diğer ortağı arasında alacak borç ilişkisi nedeniyle ciddi anlaşmazlıklar bulunduğu, husumetin icra takibine ve itirazın iptali davasına dönüştüğü, şirketin fiili faaliyetine son verildiği, davalı şirketin davacıya borçlu olduğu, şirket tarafından kar dağıtımı yapılmadığı, rayiç değer üzerinden şirketin öz sermayesinin ekside (-) olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının davalı şirket ortaklığından haklı sebeple çıkmasına izin verilmesine, çıkma payı talebinin ise reddine karar verilmiş; karar tarafların istinaf yoluna başvurmaması üzerine kesinleşmiştir.
Davacı vekili bozmadan sonraki ilk celsede, ortaklıktan çıkma davasında verilen hükmün kesinleştiğini, bu dosyanın celbini ve bilirkişi raporuna vaki itirazları nazara alınarak ek rapor alınmasını talep etmiş, mahkemece taleplerin celse arasında değerlendirilmesine karar verilmiş, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaması üzerine davacı vekili tarafından son celsede de aynı talepler yinelenmiş, mahkemece bu talepler hakkında olumlu olumsuz bir değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmiştir. Karar yerinde de davacının rapora yönelik itirazları karşılanmadığı gibi, haklı sebeple çıkmaya ilişkin dava dosyasının incelenmesi talebi hakkında hangi gerekçe ile bir değerlendirme yapılmadığı da belirtilmemiştir.
Bu itibarla, davacının tüm delillerinin toplanması, haklı sebeple ortaklıktan çıkmaya ilişkin dava dosyasının celbedilerek değerlendirilmesi, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı tarafından yapılan havalelerin davalı şirket defterlerine ne şekilde kaydedildiğinin belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.