14. Hukuk Dairesi 2018/5513 E. , 2019/2131 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.12.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, eski 340 ada 26 nolu kadastral parselde hissedar olduğunu, kadastral parselin tamamının imar uygulaması sonucunda 4880 ada 8 parsel, 4893 ada 12 parsel, 4894 ada 8 parsel, 4896 ada 2 parsel ile 4900 ada 1 parsellere dağıtım gördüğünü, kadastral parselin tamamının yol olarak bırakıldığını, imar planının iptali isteği ile idare mahkemesine başvurduklarını ileri sürüp yol olarak bırakılan yerin tapusunun iptali ile adına tesciline hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
HMK"nin 165. maddesine göre bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına kadar yargılama bekletilebilir.
Somut olaya gelince; dosya içerisindeki belgelerden, davacının pay sahibi olduğu 340 ada 26 sayılı kadastral parselin, Malatya Belediyesinin 06.04.2006 tarih, 1017 sayılı encümen kararı doğrultusunda imar uygulamasına tabi tutulduğu ve davacıya 4880 ada 8 parsel ve 4900 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardan pay verildiği, anılan imar uygulamasının iptali için Malatya İdare Mahkemesinin 2012/1095 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı ve halen derdest bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, Malatya İdare Mahkemesinin 2012/1095 Esas numaralı dava dosyası sonucunun eldeki davanın neticesini doğrudan etkileyeceği gözetilerek, anılan dava dosyası sonucu verilen kararın kesinleşmesinin HMK"nin 165. maddesi gereğince bekletici mesele yapılarak, ondan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.03.2019 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve kanununa uygun olup onanması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum.