17. Hukuk Dairesi 2013/18436 E. , 2013/17567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki 6183 s.y dayalı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili kurumun borçlusu Arias Taşımacılık Hiz.Ltd.Şti"nin davalı şirketten alacakları nedeniyle davalı şirkete 6183 Sayılı AATUHK"nun 79.maddesi gereğince 8.3.2010 tarihinde haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davalı şirketin 16.3.2010 tarihinde tebliğ aldığı haciz ihbarnamesine 19.3.2010 tarihinde cevap verdiğini ve borçlu ile aralarındaki 1.1.2008 tarihli vekalet sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesinin 3.3.2010 tarihinde feshedildiğini,cari hesap ilişkisine göre hesap mutabakatının yapılmakta olduğunu, bu sürenin sözleşmeye göre üç ay olduğunu, alacak-borç ilişkisi bu çalışma sonunda belirleneceğinden alacak tespit edilmesi halinde kuruma yatırılacağını, tebliğ tarihi itibarıyla kesinleşmiş bir alacak bulunmadığından şu an itibarıyla haciz ihbarnamesine itiraz ettiklerini bildirdiklerini,bunun üzerine 1.11.2010 tarihinde ikinci yazı ile borçlunun alacağı olup olmadığının sorulduğu,10.11.2010 tarihli cevabi yazı ile borçlunun kendilerine 8.447,43 TL borçlu olduğunu ve hakkında takip başlatıklarını bildirdiklerini,12.11.2010 tarihli 3. yazı ile hesap mutabakatına ilişkin dayanak bilgi ve belgelerin istendiğini,gelen belgelerden davalı şirketin haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra 14.4.2010 tarihinde borçlunun işçilerine kıdem tazminatı ödediğinin belirlenmesi üzerine 5.1.2011 tarihli 4.yazı ile 48.495,64 TL"nin ödenmesini istediklerini, ancak davalı şirketin 21.1.2011 tarihli cevabi yazısı ile istemin TTK"nun 98/son-f,92,88/4 ve
95 maddelere aykırı olması nedeniyle talebi reddettiklerini belirterek 48.495,64 TL"nin birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihten itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili,alacak yönünden zamanaşımı süresinin dolduğunu,haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla borçlunun kesinleşmiş muaccel ve muayyen bir alacağı bulunmadığından haciz ihbarnamesi gönderilmesinin yasal olmadığını,müvekkili ile borçlu arasındaki 1.1.2008 tarihli vekalet ve cari hesap sözleşmesinin, sözleşmenin VIII,IX-2,3 maddelerine göre feshedildiğini,haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla cari hesapta borçlunun 37.863,77 TL alacağı olduğunu ancak bu bedelden sözleşme hükümleri gereğince işçilerin kıdem tazminatı ödendiğinden borçlunun müvekkili şirkete borçlu hale geldiğini belirterek davanın TTK"nun 88/4,87,92,95,98/son-f maddeleri gereğince reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın kabulü ile 48.495,64 TL"nin 21.1.2011 tarihinden itibaren tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı AATUHK"nun 79.maddesi gereğince açılmış alacak istemine ilişkindir.
6762 sayılı TTK"nun 98/son-f,92 ,88/4 ve 95.maddeleri gereğince cari hesap sözleşmesi sona ermedikçe taraflar hukuken alacaklı ve borçlu değildir.Hesap bakiyesine haciz koyduran alacaklı bakiyenin ödenmesi için hesap devresinin sona ermesini beklemesi gerekir.Bu durumda hesap devresi sona ermeden ve 3.kişinin borcu takip hukuku yönünden kesinleşip icra edilebilir hale gelmeden 3.kişi sahıs şirkete haciz ihbarı gönderilmemelidir.
Somut olayda, dava dışı kurum borçlusu ile davalı şirket arasındaki 1.1.2008 tarihli vekalet ve cari hesap sözleşmesinin davalı şirketin 2.3.2010 tarihli fesih ihbarı ile sözleşmenin VIII maddesi gereğince feshedildiği,davacı idare tarafından davalı şirkete gönderilen ve 16.3.2010 tarihinde tebliğ edilen haciz ihbarnamesinden önce dava dışı kurum borçlusu şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 28.1.2010,30.1.2010, 25.2.2010,27.2.2010 tarihli 86 509,54 TL"lik dört fatura karşılığı davalı şirket tarafından kurum borçlusu şirkete 30.1.2010-12.3.2010 tarihleri arasında toplam 61.059,06 TL ödeme yapıldığı, ve
2010 şubat 2.dilim hakediş olarak 12.413,29 TL daha ödeme yapılması gerektiğinin anlaşıldığı bu durumda haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla davalı şirketin dava dışı kurum borçlusuna 37.863,77 TL cari hesap borcu kaldığı;davalı kurum borçlusu ile davalı şirket arasındaki 2.3.2010 tarihli feshin haklı sebebe dayanması nedeniyle vekalet sözleşmesinin IX-3 maddesi kapsamında dava dışı kurum borçlusu tarafından çalıştırılan ve sözleşmenin feshi ile sözleşme gereği davalı şirkette çalışmaya başlayan işçilerin (3.3.2010 tarihinde borçlu şirketle işçilik sözleşmeleri feshedilen onbir işçinin 4.3.2010 tarihinde davalı şirkette işe başladığı)işçilik hakları olan toplam 56.859,80 TL"nin 14.4.2010 tarihinde davalı şirket tarafından ödenmesi nedeniyle davalı şirketin dava dışı kurum borçlusundan 8.447,43 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından 2.2.2012 tarihli bilirkişi raporunda ikinci olasılık olarak belirtilen gerekçeler doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın kabulü isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de; hükme esas alınan 2.2.2012 tarihli bilirkişi raporunun birinci olasılığında davalı şirketin haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla kurum borçlusuna 37.863,77 TL borçlu olduğu belirlendiği halde mahkemece davalı şirketin sorumlu olduğu miktarın 48.495,64 TL olarak belirlenmesi ve ayrıca 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”.hükmü gereğince kendisini vekille temsil ettiren davacı idare yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.