17. Hukuk Dairesi 2013/18447 E. , 2013/17568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ..."nun 21.3.2012 tarihinde boşandığını, davalı ..."in boşanma davasından önce 14.3.2011 tarihinde adına kayıtlı üç adet taşınmazı mal kaçırmak amacıyla ilk eşinden olma kızı davalı ..."na sattığını, boşanma ilamıyla müvekkilinin bu taşınmazlardan kaynaklanan haklarının saklı tutulduğunu anılan taşınmazların evlilik birliği içinde alınan ve davacının da hak sahibi olduğu mallar olduğunu belirterek davalılar arasındaki satış işlemlerinin muvazaa nedeniyle iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davayı kabul ettiğini, davalı kızının annesinden kalan maaşı dışında herhangibir geliri olmadığını, kredi kartları nedeniyle kendisini 150.000,00 TL borçlandırdığını ve taşınmazları üzerine aldığını beyan etmiştir.
Davalı ... vekili, davacı ile davalı ..."in boşanmalarına rağmen birlikte yaşadığını,dava konusu malların davalı ... tarafından davacı ile evlenmeden önce 1983-1985 yıllarında alınmış kişisel mal olduğunu ve paylaşıma tabi olmadığını, dava konusu taşınmazların bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde hukuken geçerli bir hakkı bulunmadığından husumet ehliyeti ve hukuki menfaati bulunmadığını, satışın bedel karşılığı yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre davacının taraf sıfatının olmaması nedeniyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Türk Borçlar Kanunun 19.maddesi gereğince açılmış tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
HMK’nun 297/1-c maddesine göre mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi zorunludur. Yine Anayasanın 141/3 maddesi hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğini düzenlemektedir. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK’nun 428.maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanır. Diğer bir ifadeyle Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Somut olayda mahkeme hükmünde gerekçe olarak “yazılan müzekkerelere gelen tüm cevabi yazılar, taraf beyanları, dilekçe ve tüm dosya kapsamı“ yazılmıştır. Mahkeme kararında, davanın hukuki nitelendirilmesi, uygulanacak yasa maddesi, davacının taraf sıfatının hangi sebeple bulunmadığı gerekçe de yeralmadığından mahkeme hükmü Anayasa’nın 141/3, 397/1-c maddelerine aykırı olduğu gibi HUMK’nun 428.maddesi gereğince Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırdığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.
Kabule göre de, bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir (HMK"nun madde 33). Somut olayda dava dilekçesindeki ileri sürüş biçimine göre dava hukuksal nitelikçe Türk Borçlar Kanununun 19 maddesinin özüne ve sözüne uygun muvazaaya nedeniyle tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan
alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir. Davacının 21.3.2012 tarihinde kesinleşen boşanma ilam nedeniyle davalı ..."ten nafaka, maddi ve manevi tazminat alacağı olduğu anlaşıldığından tarafların delilleri toplanarak davalılar arasındaki dava konusu taşınmaz satışının davacının bu alacağının tahsilini önlemek amacıyla yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla davalılar arasındaki dava konusu satış işleminin muvazaalı olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yerolmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.12.2013 Gününde oybirliğiyle karar verildi.