Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12231
Karar No: 2013/17627
Karar Tarihi: 12.12.2013

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/12231 Esas 2013/17627 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2013/12231 E.  ,  2013/17627 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, davalıların işleten, sürücü, trafik sigortacısı ve sigorta acentesi olduğu aracın müvekkillerinin desteği Rıdvan"a çarpması sonucu vefatına neden olduklarını belirterek destekten yoksun kalma nedeni ile davacıların her biri için fazlaya dair haklarını saklı tutarak 500,00.-TL olmak üzere toplam 2.500,00.-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca eş Nihal için 40.000,00.-TL, Hikmet ve Renginar için ayrı ayrı 25.000,00.-TL, Müstecep ve Gülbiye için ayrı ayrı 15.000,00.-TL olmak üzere toplam 120.000,00.-TL manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.
    Davalı ... Genel Sigorta A.Ş. vekili, müvekkili tarafından yapılan trafik sigortasından önce kaza tarihini kapsayan Fiba Sigorta A.Ş."ye de trafik sigortası yaptırılmış olması bakımından çifte sigorta bulunması nedeni ile müvekkili tarafından yapılan trafik sigortasının geçersiz
    olduğu, ayrıca davalı ... tarafından yaptırılan trafik sigorta poliçesinin primi ödenmemesi nedeni ile mebdeinden iptal edildiği belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, acenteye husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı .... vekili, işleten sıfatlarının bulunmadığını, sürücünün kusuru olmadığını, maddi ve manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücü Şeref"in % 25 kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalı ... Genel Sigorta A.Ş."nin sigorta poliçesini iptal etmiş olması, Mapfre Genel Sigorta A.Ş."nin Çorlu acentesi davalı... "in pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, davacılar Renginar ve Hikmet yönünden destekten yoksun kalma zararlarının bulunmadığından taleplerinin reddine, destekten yoksun kalma neden ile davacılar Nihal için 57.260,37.-TL, Müstecep için 4.597,16.-TL, Gülbiye için 7.488,25.-TL maddi tazminat ve Nihal için 4.000,00.-TL, Hikmet ve Renginar için ayrı ayrı 3.000,00.-TL, Müstecep ve Gülbiye için ayrı ayrı 2.000,00.-TL olmak üzere toplam 14.000,00.-TL manevi tazminatın davalılar .... ve ..."dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı .... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2-Dava Borçlar Kanunu"nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
    Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK"nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m.
    53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunan yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar gödenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
    Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar gözönüne alındığında vefat edenin bakımından yararlanan eşin yeniden evlenmesi veya fiili olarak bakım ihtiyacını karşılar biçimde birliktelik yaşaması halinde bakım ihtiyacının sona erdiği ve yitirilmiş destek ediminin yeni bir destek edimiyle karşılanmış olacağı dikkate alınarak hayatta kalan eşin desteklik süresi içerisinde yeniden evlenme ihtimalinin eşin yaşı, 18 yaşından küçük çocuk sayısı, sağlığı, görünümü, ekonomik durumu gibi etkenler değerlendirilerek belirlenecek yeniden evlenme ihtimal oranında belirlenen tazminattan indirim yapılması
    gerekmektedir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda hayatta kalan davacı eşin yeniden evlenme ihtimali değerlendirilmemiş olduğu anlaşılması karşısında eşin evlenme ihtimalinin değerlendirilerek varılacak sonuca göre tazminatın belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Dava, davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacılar desteği Rıdvan"a çarpması sonucu vefatı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Davalıların davacılara karşı sorumluluğu, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebet ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK m. 145/I) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir (BK m. 146/I). Bu şekilde belirlenen hak o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK m. 146/I) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de kesinleşme, sorumluluk davasına ilişkin olup ardından görülecek rücu davası yönünden yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Davalılar arasında açılabilecek rücu davası dikkate alındığında davalı .... vekilinin diğer davalı ... Genel Sigorta A.Ş. aleyhine hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
    Zira görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalıların da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır (YHGK., 04.11.2009 tarih, ... Esas, 2009/483 Karar).
    Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak somut olaya bakıldığında; davalıların işleten, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kazada davacılar desteği Rıdvan vefat etmiş, davacılar vekili müvekkilinin uğradığı zararların tazmini için 2.500,00.-TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasında alınan uzman bilirkişi raporunda davacının talep etmiş olduğu destekten yoksun kalma zararı davacılar Nihal için 57.260,37.-TL, Müstecep için 4.597,16.-TL, Gülbiye için 7.488,25.-TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece Mapfre Genel Sigorta A.Ş."nin sigorta poliçesini iptal etmiş olduğu gerekçesi ile destekten yoksun kalma zararı için belirlenen miktar yönünden davalı ... dışındaki işleten ve sürücü davalılar aleyhine hüküm kurulmuştur. Hüküm poliçenin iptal şartlarının değerlendirilmeksizin sigorta şirketinin sorumlu olmadığı yönünde karar verilmesi ve destekten yoksun kalma zararından sigorta şirketinin de sorumluluğunun bulunduğu yönünde sadece davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiş olup hükmü bu yönü ile temyiz etmeyen davacılar vekili ve davalı ... yönünden kesinleşmiştir.
    Ancak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91–101. maddelerinde zorunlu mali mesuliyet sigortası düzenlenmiştir. Bu sigortanın amacı trafik kazaları nedeniyle 3. kişilerin uğrayacakları zararların kolayca tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu sigorta, işleteni değil, aracı takip etmektedir. Zorunlu mali mesuliyet sigortası işletenin Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yapılmaktadır. KTK’nın 91. maddesinde, işletenlerin bu kanunun 85/1. maddesine göre sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, aynı Yasa’nın 95. maddesinde ise, "sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurulabilir" hükümlerine yer verilmiştir. Bu bakımdan olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde KTK"nın 95/2. maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin poliçenin iptal edildiği, geçersiz olduğu bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığı gibi haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesinin sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Somut olayda mahkemece yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı ... şirketinin poliçenin iptaline ilişkin iddiaları yönünden her hangi bir araştırma yapmaksızın poliçenin iptal edildiği savunması ile davalının sorumluluğunun bulunmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece davalı tarafın bu savunması üzerinde durularak, poliçenin iptal nedeni ve iptale ilişkin belgelerin ibrazının sağlanması, sigortalının prim ödeme vd. yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, iptal işlemi üzerine sigorta ettirene prim iadesi yapılıp yapılmadığının gerekirse davalı sigortanın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak belirlenmesi, buna göre, kaza tarihi itibarı ile geçerli bir trafik sigortası poliçesinin bulunup bulunmadığının, dolayı-
    sıyla davalı sigortacının dava konusu hasardan sorumlu olup olmadığının tartışılıp irdelenmesi, ondan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Bununla birlikte davacılar vekili ve diğer davalı ... vekili tarafından hüküm bu yönü ile temyiz edilmemiş olması nedeni ile davalı ... Genel Sigorta A.Ş. lehine usulü müktesep hak oluşmuştur. Davacı tarafın temyizi bulunmadığından davalı .... vekilinin temyizi üzerine, yukarıda yapılan açıklamalar gereğince yapılacak araştırma sonucunda sorumluluğunun varlığı kabul edilmesi halinde, davalı ... Genel Sigorta A.Ş."nin de belirlenen destekten yoksun kalma zararından sorumluluğu cihetine gidilemez. Zaten bunun icra kabiliyeti de bulunmamaktadır. Ancak davalı ...., davalı ... Genel Sigorta A.Ş. ile müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gereken maddi tazminattan tek başına sorumlu tutulacağından, davalı ... Genel Sigorta A.Ş."den aralarındaki iç ilişkiye göre (yukarıda yapılan açıklamalar gereğince yapılacak araştırma sonucunda sorumluluğunun varlığı kabul edilmesi halinde) bunu rücu edebilir. Açıklanan gerekçelerle rücu davası ile borçluları arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında, kararın diğer davalının sorumluluğu yönündeki temyizinde davalı ...."nin hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi hakkındaki karar bu yönü ile kesinleşen davalı ... Genel Sigorta A.Ş."nin belirlenen maddi tazminattan sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak davalı .... ile davalı ... Genel Sigorta A.Ş. arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; davalı ... Genel Sigorta A.Ş."nin hüküm fıkrasında yazılı ve ...."nin sorumlu tutulduğu maddi tazminattan sorumlu olduğu hususunun tespitiyle yetinilmesi, bu şekilde icrai nitelikte bir hüküm kurulmayarak davacıya karşı Mapfre Genel Sigorta A.Ş. yönünden usulü kazanılmış hakkında ihlal edilmemesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan
    harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Sigorta AŞ"ye geri verilmesine 12.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi