17. Hukuk Dairesi 2011/5827 E. , 2012/609 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi vekili, Hendek İcra Müdürlüğü"nün 2010/28 sayılı takip dosyasında haczedilen müvekkili banka nezdinde bulunan 23.969,92 TL üzerinde müvekkili ile takip borçlusu arasında imzalanan Bankacılık Hizmet sözleşmesi ve Çek Taahhütnamesi gereğince karşılıksız kalacak her bir çek yaprağı için banka tarafından ödeme yükümlülüğü bulunan miktarın teminatı olmak üzere borçlu müşterinin bankada bulunan mevduatı üzerinde müvekkili bankanın rehin hakkı olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı bankanın haczedilen mevduat üzerinde rehin hakkı bulunması için usulüne uygun düzenlenmiş bir rehin sözleşmesi olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacı banka açısından borçlu şirkete verilen çekler ile ilgili somut ve muaccel bir riskin mevcut olmadığı, risk iddiasının soyut bir iddia olup riskin mevcut olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK.nun 96.vd.maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Somut olayda çözümlenmesi gereken husus; davacı banka ile borçlu arasında imzalanan 16.6.2008 tarihli Bankacılık
Hizmetleri Sözleşmesi ve çek taahhütnamesi gereğince davacı bankanın, borçlunun banka nezdinde doğmuş ve doğacak tüm alacakları üzerinde rehin ve hapis hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun (mülga)"un 10.maddesi gereğince "muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir." Bu kanun 20.12.2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 14.12.2009 tarih ve 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 9.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup "ibraz ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası" başlıklı 3.maddesi ile de aynı nitelikte hüküm konulmuştur.
Bu zorunlu kredi sözleşmesi için banka çek karnesi vermeden istediği teminatı talep edebilecek, eğer hesap sahibi bankanın kredi müşterisi ise bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçları için ipotekler, ticari işletme rehinleri, menkul rehni, mevduat ve alacaklar üzerindeki rehinler ve bankanın aldığı kefaletler bu kredinin de teminatını oluşturacaktır.
Öte yandan, davacı 3.kişi banka ile borçlu arasında imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi"nin "Çekle İşleyen Hesaplar" başlığı altındaki 4.7.1 bendinde "Müşteriye verilecek çeklerin aşağıdaki hükümlere tabi olmasını müşteri kabul eder"
4.7.3 bendinde "3167 Sayılı Kanun ve Mevzuat gereğince Bankanın karşılıksız olan her çek yaprağı için yasal olarak ödemekle yükümlü olduğu tutarı müşteri bankaya geri ödemekle yükümlüdür. Banka, söz konusu tutarı müşterinin hesabından alarak bloke bir hesabla aktarabilir, mahsup edebilir çekin karşılıksız kaldığının bankaca tespit edildiği andan itibaren herhangi bir ihbara gerek olmadan alacak muaccel hale gelir."
4.7.17 bendinde "Bankacı bloke kaydı konulmuş çeklerin karşılığını oluşturmak ve bunların bankaca ödenmesini sağlamak için müşteri, banka nezdindeki her türlü mevduatının yetecek bölümünü bankaya rehnettiğini kabul eder" düzenleme yer almaktadır.
Diğer taraftan davacı 3.kişi banka ile borçlu arasında imzalanan Çek Taahhütnamesi"nin "Bankanın yükümlü olduğu tutarı ödemesi" başlıklı 2.maddesinde "müşteri (borçlu), bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu meblağı bankaya geri ödemekle yükümlüdür. Banka, söz konusu meblağı bloke bir hesaba aktarabilir. Bu meblağ banka tarafından hamile ödenirse banka mahsup vs. yapabilir. Çekin karşılıksız kaldığının bankaca tespit edildiği andan itibaren herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın bankanın söz konusu meblağ için müşteriden olan alacağı muaccel hale gelir"
7/1.maddesinde müşteri bu meblağ kadar bölümü bankaya rehnettiğini kabul eder hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davalı alacaklı vekili tarafından 21.1.2010 tarihli takip talebi ile borçlu aleyhine toplam 27.261 TL alacağın tahsili istenilmiş, 9.11.2009 tarihli karşılıksız kaşesi vurulan çeke dayanılmıştır.
Davacı bankaya gönderilen 21.1.2010 tarihli (ihtiyati) haciz yazısı üzerine bankaca 3.2.2010 tarihli yazı ile bankanın müşteriye verilen çek karneleri kapsamında bankanın sorumluluk risklerinin mevcut olduğu belirtilerek bankanın rehin, takas, mahsup ve hapis hakkı bulunduğu, bu haklardan sonra gelmek üzere ihtiyati haciz şerhinin işlendiği bildirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde;
Mülga 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunu"nun 10. ve 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 3.maddesi uyarınca muhatap banka süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmakla, kısmen karşılığının bulunması halinde ise kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili hususun hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, yasa gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için borçlunun bankadaki mevduatının her bir çek için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Esasen, rehin hakkı, banka ile müşterisi arasında imzalanan çerçeve sözleşmede de yer aldığından bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceğinin kabulü gerekir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 21.9.2011 gün ve 2011/17-513-549 sayılı kararıyla da benimsenen bu ilke ışığında, haciz tarihi itibariyle davacı bankanın takip borçlusuna verdiği ibraz edilen ancak karşılıksız çıkan çekler nedeniyle bankanın yasal sorumluluk miktarı kadar riski bulunduğundan, ibraz edilmeyen çeklerden kaynaklanan tüm riskinin banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmak suretiyle tespiti ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine 26.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.