Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/3183
Karar No: 2021/1348
Karar Tarihi: 28.06.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3183 Esas 2021/1348 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3183
Karar No : 2021/1348

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … Üreticileri Derneği
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ: Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri Av. …, Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2016/11972, K:2020/959 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/03/2013 tarih ve 28580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in 46. maddesinin 17. fıkrasındaki "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz"; 47. maddesinin ilk fıkrasındaki "... ve bu sular, tesise ait laboratuardaki analizleri sonuçlanmadan tüketicilere satılmaz"; 48. maddesinin 2. fıkrasındaki; "Bu süre içerisinde tesiste su dolumu yapılamaz ve piyasaya arz edilemez." ve son fıkrasındaki "Mikrobiyolojik parametrelerin analizlerinde analiz sonuçlarına itiraz edilemez." cümlelerinin; Ek-1 parametre bölümünde yer alan "Piyasada satılan ambalajlı sulardan alınan numunede maksimum: 22°C'de koloni sayımı 37°C'de koloni sayımı" ibareleri ile Parametrik Değer Bölümündeki "İmlahane için belirlenen sınır değeri on katını geçemez" ibarelerinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 27/02/2020 tarih ve E:2016/11972, K:2020/959 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 56. ve 124. maddeleri, 593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 235. ve 242. maddeleri, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 27. maddesinin 1. fıkrası, dava konusu düzenleme tarihindeki haliyle 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 40. maddesi ve 17/02/2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in 07/03/2013 tarihli ve 28580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 2. maddesi ile değiştirilen 4. maddesine yer verilerek;
Dava konusu Yönetmelik'in 47. maddesinin ilk fıkrasındaki "... ve bu sular, tesise ait laboratuardaki analizleri sonuçlanmadan tüketicilere satılmaz" hükmü ve 48. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen; "Bu süre içerisinde tesiste su dolumu yapılamaz ve piyasaya arz edilemez." hükmü ile Ek-1 parametre bölümünde yer alan "Piyasada satılan ambalajlı sulardan alınan numunede maksimum: 22°C'de koloni sayımı 37°C'de koloni sayımı" ibareleri ile Parametrik Değer Bölümündeki "İmlahane için belirlenen sınır değeri on katını geçemez" ibareleri yönünden;
İnsani tüketim amaçlı suların teknik ve hijyenik şartlara uygunluğu ile suların kalite standartlarının sağlanması, kaynak suları ve içme sularının istihsali, ambalajlanması, etiketlenmesi, satışı, denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereği içme suyunun üretim aşamasından halka sunumuna kadar ki her aşamada oluşabilecek muhtemel uygunsuzlukların önlenmesi için halk sağlığı ile tüketicinin korunmasını sağlamak amacına yönelik olarak gerekli tedbirleri almakla yükümlü bulunan idarenin, insanın en temel ihtiyacı olan sağlıklı ve kaliteli içme sularının denetim ve kontrolünde sıkı uygulamalara gidilerek gerekli kalite standartlara ulaşılması ve bu suretle üretilen suyun tüketiciye satışından önce kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik parametrelerden herhangi birinde oluşabilecek uygunsuzlukların tespit edilerek, söz konusu uygunsuzlukların giderilmesini teminen getirilen bu düzenlemelerde kamu yararı ve hizmet gerekleri ile üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Bu durumda, halk sağlığını tehdit edecek tüm unsurların ortadan kaldırılması ve tüketicinin sağlığının korunmasına yönelik olarak getirilen dava konusu düzenlemelerde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu edilen Yönetmelik'in 48. maddesinin son fıkrasında yer alan "Mikrobiyolojik parametrelerin analizlerinde analiz sonuçlarına itiraz edilemez." düzenlemesi yönünden;
Davacı Dernek tarafından, idarenin her tür işlemine itiraz hakkı bulunduğu ve bu hakkın sınırlanmasının Anayasa'nın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesine aykırılık teşkil edeceğinin ileri sürüldüğü;
Belirtilen Yönetmelik hükmü ile yukarıda açıklanan Kanun maddesinin değerlendirilmesinden; iptali istenen Yönetmelik hükmünde yer alan kuralın, dayanağı olan 5996 sayılı Kanun'un 31. maddesinin son fıkrasında aynen yer aldığı, bu haliyle Kanun'un uygulanmasını sağlamaya yönelik olarak düzenlendiği;
Bu durumda, 5996 sayılı Kanun'a uygun olarak çıkarılan ve Kanun'a aykırı hüküm içermediği anlaşılan dava konusu Yönetmelik'in iptali istenen maddesinde üst hukuk normlarına, mevzuata ve kamu yararı ve hizmet gerekleri bakılmadan hukuka aykırılık bulunmadığı;

Dava konusu edilen Yönetmelik'in 46. maddesinin 17. fıkrasında yer verilen "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" düzenlemesi yönünden;
Kişilerin koşulları mevzuatla belirlenmiş bir işe, devlete ve hukukî istikrara güvenerek yatırım yapmalarından sonra makul nedeni olmayan veya ölçüsüz biçimde haklarının kısıtlanmasının, hukuk güvenliğine, kazanılmış haklara ve dolayısı ile hukuk devleti ilkesine aykırı düştüğü, bu tür düzenlemelerin, kazanılmış hakları koruyacak makul, adil ve ölçülü bir süreyle sınırlandırılarak yapılması halinde, değinilen aykırılıkların giderilebildiği;
Dava konusu düzenleme incelendiğinde; izni iptal edilen suyun isminin bir daha kullanılamayacağı düzenlemesine yer verilerek, şirketlere ait olan marka hakkının sınırsız bir şekilde bir daha kullanılmamak üzere engellendiği;
Bu nedenle, fikri ve sınai mülkiyet hakkı kapsamında olan marka hakkının makul bir süre öngörülmeksizin sınırsız bir şekilde engellenmesine ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle;
Dava konusu Yönetmelik'in 46. maddesinin 17. fıkrasındaki "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" ibaresinin iptaline, diğer düzenlemeler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; mikrobiyolojik parametrelerin analizlerinde analiz sonuçlarına itiraz edilemeyeceğine ilişkin Yönetmelik düzenlemesinin yasal dayanağının bulunmadığı, Anayasa gereği idarenin yaptığı her türlü işleme karşı itiraz edilebileceği, üretim izni verilen suyun izin verilen kaplara doldurulmasında bir sakınca olmadığı, üretilen suyun tekrar analiz edilene kadar bekletilmesinin hiçbir dayanağı olmadığı, bu şartı sağlayabilmek için firmaların en az 3 günlük ürünü depolayabilecek alana ihtiyacı olduğu, her firmanın bu şartı sağlamasının zor olduğu, sudaki parametrelerin derhal düzeltilebileceği, düzeltme için öngörülen 7 günlük sürenin uzun olduğu, tek bir hatta görülen aykırılık nedeniyle işletmedeki diğer üretim hatlarındaki faaliyetlerin durdurulmaması gerektiği, aksine bir durumun firmaları büyük maddi zararlara uğratacağı, koloni sayımı için verilen limitin bilimsel bir dayanağının olmadığı, Türk Gıda Kodeksi'nde dahi toplam koloni sayılarının sınırlandırılmadığı, sudaki koloni sayısının insan sağlığını tehdit etmeyeceği, eksik incelemeye dayalı karar verildiği ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, dava konusu Yönetmelik'in 46. maddesinin 17. fıkrasındaki "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" düzenlemesi 11/04/2014 tarih ve 28969 sayılı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından anılan düzenleme yönünden karar verilmesine olmadığına karar verilmesi ve aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın redde ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Daire kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 38. maddesinde; ''Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.'' hükmü yer almakta olup; 124. maddesinde ise "Yönetmelikler"in; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarıyla ilgili konularda, kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılan yazılı hukuk kuralları olduğu düzenlenmiştir.
27/06/1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinde; ''Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.'' hükmü getirilmiş, adı geçen Kanun Hükmünde Kararname'nin 6. maddesinde; ''Bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.'' düzenlemeleri yer almış; 42. maddesinde markaların hangi hallerde hükümsüz kalacağı, 45. maddede de hangi durumlarda marka hakkının sona ereceği sayma suretiyle belirlenmiştir.
07/03/2013 tarih ve 28580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in 46. maddesinin 17. fıkrasında; "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmı yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onuncu Dairesi kararının, davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının iptale ilişkin kısmı yönünden;
Marka hakkı, mutlak bir hak olup, hak sahibine, markasının başkası tarafından kullanılmasını yasaklama, inhisari (tekel) haklar ve yetkiler sağlama, marka tescilinden doğan haklarını herkese karşı ileri sürebilme hakları vermektedir.
Diğer yandan marka hakkı devredilebilen, teminat olarak gösterilebilen ve haczedilebilen bir değer olup, bu hak açık bir şekilde Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ilgili maddeleri uyarınca koruma altına alınmıştır.
İdarelerin kanun ile kendilerine verilen görev alanları ile ilgili olarak kanunda açıkca öngörülmese de üst normlara aykırılık teşkil etmeme kaydıyla düzenleme yapma yetkisi bulunduğu tartışmasızdır. Kanun koyucu, Ceza Hukuku alanında yetkisini kullanırken toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerde ceza yaptırımları ile karşılanmaları gerektiği ve hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edileceği konularında takdir yetkisine sahip olmakla birlikte, bu alandaki takdir yetkisi sınırsız olmayıp Anayasa ve Ceza Hukukunun temel ilkeleriyle bağlıdır.
İdarenin kanuniliği ilkesi ve "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesinin gereği olarak, idari yaptırımların esasları ve çerçevesinin kanunla düzenlenmesi, yaptırım uygulanacak ihlalin açıkça belirlenerek hiç bir tereddüte yer bırakmayacak şekilde tanımlanması zorunludur.
Dava konusu "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" cümlesinde yer alan 'isim' ifadesinden kastedilenin marka hakkı olduğu görülmektedir.
Marka hakkının hangi hallerde iptal edilebileceği 556 sayılı KHK'da düzenlenmiş olup sonuçları itibarıyla ağır cezai bir yaptırım içerdiği görülen söz konusu hükmün idari bir tasarrufla yani yönetmelikle düzenlenmesine olanak bulunmamaktadır.
Davalı idarece; dayanağı Kanun kuralları göz önüne alınarak, hukuki ve cezai sorumluluklar arasında temel ilkesel farklılıklar gözetilerek, cezai sorumluluk gerektiren eylemlerin yeterince açık bir biçimde düzenlemesi, ayrıca suç ile yaptırım arasında ölçülü bir denge kurulması gerekmekte olup; dava konusu Yönetmelikle, izinleri iptal edilen sektör şirketlerinin geçmişten bugüne taşıdıkları ve ticari bir değer ihtiva eden, haczedilebilen, devredilebilen ve teminat gösterilebilen bir kıymet olan markalarını bir daha kullanamamaları gibi ağır bir yaptırıma gidilmekle hem takdir yetkisinin ve cezada ölçülülük ilkesinin sınırlarının aşıldığı hem de anılan düzenlemenin Anayasa'nın 38 maddesinin üçüncü fıkrasında düzenleme altına alınan kurala aykırı olduğu anlaşıldığından, Yönetmelik'in dava konusu bu kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda, kısmen iptal yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen reddine, kısmen iptale yönelik Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 27/02/2020 tarih ve E:2016/11972, K:2020/959 sayılı kararının iptale ilişkin kısmı yukarıda belirtilen gerekçeyle olmak üzere ONANMASINA,
3. 28/06/2021 tarihinde, oyçokluğu ile kesin olarak karar verildi.



KARŞI OY
X- Yönetmeliğin çıkarıldığı tarihte yürürlükteki 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de yer alan markaların hangi hallerde iptal edileceğine ilişkin düzenlemelerin, markaların üçüncü kişiler nezdinde korunmasına yönelik düzenlemeler olduğu gözetildiğinde, uyuşmazlıkta dikkate alınamayacağı, ancak davaya konu düzenlemede izni iptal edilen ismin bir daha kullanılamayacağı belirtilmişken, hangi sebeple izni iptal edilen işletmeciler için bu yaptırımın uygulanacağının açıkça düzenlenmemiş olduğu görüldüğünden, yaptırım niteliğindeki bu düzenlemenin muğlak olduğu ve idari yaptırıma esas fiil belirlenmeden doğrudan yaptırımın düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle, dava konusu Yönetmelik'in iptali istenilen 46. maddesinin 17. fıkrasında yer alan "izni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" ibaresinde, bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamakta olup; Daire kararının iptale ilişkin kısmının bu gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına gerekçesi yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- 07/03/2013 tarih ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in Ek-1 parametre bölümünde yer alan "Piyasada satılan ambalajlı sulardan alınan numunede maksimum: 22°C'de koloni sayımı 37°C'de koloni sayımı" ibareleri ile Parametrik Değer Bölümündeki "İmlahane için belirlenen sınır değeri on katını geçemez" ibarelerinin iptali istemiyle ilgili öncelikli olarak çözüme kavuşturulması gereken husus, belirlenen sınır değerlerin ve kısıtlamaların bilimsel dayanağının olup olmadığıdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, "bilirkişi" konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde de "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta çözülmesi gereken husus, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konulardan sayılamayacağından, Dairenin konuya ilişkin olarak bilirkişinin ya da bu alanda uzmanlığı olan kamu kurumlarının ya da üniversitelerin ilgili bölümlerinin görüşünün alınması suretiyle bir karar vermesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının temyize konu anılan düzenlemeler yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.




KARŞI OY
XXX- 07/03/2013 tarih ve 28580 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik'in 46. maddesinin 17. fıkrasındaki "İzni iptal edilen suyun ismi bir daha kullanılamaz" düzenlemesi, 11/04/2014 tarih ve 28969 sayılı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından anılan düzenleme yönünden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının söz konusu düzenleme yönünden iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi