17. Hukuk Dairesi 2011/6725 E. , 2012/972 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirkete trafik sigortalı davalı adına trafikte kayıtlı aracın dava dışı ehliyetsiz sürücü yönetiminde iken karıştığı kazada 3.kişiye ait aracın hasarlandığını, 8.582 TL hasar bedelinin zarar gören aracın malikine ödendiğini, davalı aracının sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğunu belirterek, aracın ehliyetsiz sürücü tarafından kullanılması nedeniyle KTK"nun 95. ile ZMSS Genel Şartlarının 4/c.maddesi gereğince 8.582 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı sigortalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kazaya karışan aracını haricen ..."a sattığını, bu şekilde harici satışlarla aracın birkaç el değiştirdiğini en son ... "e satıldığını ve bu şahsın damadı ... "ın yönetiminde iken davaya konu kazanın meydana geldiğini, müvekkilinin işleten sıfatının ve sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının haklı olduğunun düşünülmesi halinde de sigortalının kusur oranında sorumlu olacağını, kusur ve hasar yönünden inceleme yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ZMSS sözleşmesine dayanılarak sigortalı hakkında açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK"nun 95/2.maddesine göre sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin haller, sigortacı tarafından 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Bu rücu hakkı kaynağını halefiyet ilkesinden değil sigorta sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacının, bu hakka dayanarak kendi akidine dönmesini sağlamaktadır.
Diğer yönden taraflar arasındaki akdi ilişkinin koşullarını oluşturan ZMSS poliçesi genel şartlarının "tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller" başlıklı 4/c maddesinde tazminatı gerektiren olayın, aracın KTK"na göre gereken ehliyetnameye haiz olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda vukua gelmiş ise, sigortacının bu hususu zarar görenlere karşı ileri süremeyeceği ve fakat ödemede bulunduktan sonra tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği hükme bağlanmıştır. Poliçede yer alan bu şart esasen KTK"nun 95.maddesi düzenlemesinin poliçeye aksettirilmiş bir hükmüdür. 2918 sayılı KTK"nun 20/d maddesi uyarınca aracın noterde düzenlenen kati satış sözleşmesi ile devri halinde dahi sigortalının ihbar süresi içinde aracı resmi şekilde sattığını sigorta şirketine bildirmemesi halinde poliçeden doğan yükümlülüğünün devam edeceği içtihat edilmektedir.
Somut olayda zarar veren araç olay tarihi itibariyle davalı ... adına trafikte kayıtlı olduğu gibi, taraflar arasında düzenlenen ZMSS poliçesinin sigortalısı da davalının kendisidir. Davalı taraf aracını 20/d maddesine uygun olarak sattığını kanıtlıyamamıştır.
Bu durumda sigorta konusu aracın ehliyetnamesiz kimseye kullandırılırken riziko gerçekleştiğine göre, KTK"nun 95 ve poliçe genel şartlarının 4.maddesi hükmü uyarınca, sigortalı aracın dava dışı sürücüsünün kusuru oranında, zarar gören araçta meydana gelen hasarı (azami sigortacı tarafından ödenen meblağ ile sınırlı olmak üzere) sigorta şirketince davalı ... ettirene (akidine) rücu etmesi mümkün olacağından kusur ve hasar konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan sürücülerin kusur durumları ve zarar gören araçta meydana gelen hasar miktarının tesbiti konularında rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinini temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 2.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.