8. Hukuk Dairesi 2015/11354 E. , 2017/2744 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen karar verilmesine yer olmadığına ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde bedeli davacı tarafından ödenerek satın alınan tapuda davalı adına tescil edilen mesken yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 01.10.2014 tarihli dilekçe ile talep miktarlarını 118.059,00 TL olarak arttırmıştır.
Davalı ... vekili, meskenin davalının kişisel malvarlığı ile alındığını, davacının hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın alımında davalının babasına ait iken satılan taşınmaz parası 60.000 TL ve ayrıca davalının kişisel malı olan araç satış parası 8.000 TL"nin kullanıldığı hususu banka kayıtlarıda dahil tüm dosya kapsamından anlaşıldığı, 68.000 TL nin davalı lehine denkleştirildiği, davalı vekili aynı zamanda davalıya anneannesinden kalan paranında taşınmaz alımında kullanıldığını iddia etmiş ise de soyut nitelikteki iddia dikkate alınmadığı; davacı vekili de müvekkilinin takı paralarının müşterek hesaba intikal ettirildiğini, taşınmaz alımında kullanıldığını iddia etmiş ise de dosyada mevcut ekstrelerde eczane gelirleride gözüktüğünden ayrım yapılamadığı, ayrıca davacı vekilinin değer artış payı talebinde bulunmadığı,sadece katılma alacağı talep ettiği, yine taşınmaz alımında çekilen 10.000,00 TL kredi edinilmiş mallardan ödendiği için kişisel mal kapsamında olmayıp davalı lehine T.M.K. 230 kapsamında denkleştirme yapılmadığı, tüm bu durumlar dikkate alınarak davacının talep edebileceği artık değere katılma alacağı 83.911.50 TL olarak kabul edildiği, davalı vekilinin bu miktarı yargılama giderleri ile birlikte ödediklerini ve davanın konusuz kaldığını beyan ederek 2 adet banka dekontu sunduğu, miktarların yatırıldığı ve davanın konusuz kaldığı görülerek davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Taraflar, 13.09.2003 tarihinde evlenmiş; 25.07.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 25.04.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1. m). Tasfiyeye konu 10 nolu mesken 07.09.2005 tarihinde satış yolu ile davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Mahkemece, tasfiyeye konu meskenin satın alınmasında davalının evlilik öncesi sahip olduğu kişisel malı olan dava dışı ... plakalı aracın satımından gelen 8.000,00 TL bedelin kullanıldığı kabul edilmiştir. Ne var ki hükme esas alınan 01.08.2014 havale tarihli hesap raporu incelendiğinde dava dışı aracın satımından gelen paranın meskenin alımında kullanıldığı hususunun banka kayıtlarından anlaşıldığı bildirilmiş olmasına karşın söz konusu raporun bu bölümü Yargıtay denetimine açık değildir. Dosya arasındaki banka kayıtlarından bu husus anlaşılmamaktadır. Bilirkişi kurulundan bu hususta rapor alındıktan sonra araç satımından gelen paranın meskenin alımında kullanılıp kullanılmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca her ne kadar davalı asıl tarafından bilirkişi raporunda katılma alacağı olarak tespit edilen 83.911.50 TL bedel yargılama devam ederken davacının banka hesabına yatırılmış ise de davalı taraf yargılama sırasında usul hükümlerine göre davayı kabul etmediği gibi, bozma ilamının tümü göz önünde bulundurulduğunda hüküm altına alınacak bedelin bankaya davalı tarafça yatırılan miktar olduğu kesin olarak anlaşılmadığından Mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Mahkemece yapılacak iş, dava dışı aracın satımından elde edilen paranın dava konusu meskenin alımında kullanılıp kullanılmadığı duraksamaya yer vermeksizin belirlenip, meskenin bozmadan önceki belirlenen sürüm değeri güncelliğini yitireceğinden bundan sonra verilecek karar tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değeri tespit edilip, davacının dava dilekçesinde faiz isteğinde bulunduğu da göz önünde bulundurularak gerçekleşecek sonuca göre davacı tarafın katılma alacağı talebi hakkında bir karar verilmesidir. Açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,
28.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.