Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/584
Karar No: 2018/1124
Karar Tarihi: 23.05.2018

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/584 Esas 2018/1124 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/584 E.  ,  2018/1124 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 5. Tüketici Mahkemesince davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine dair verilen 13.10.2009 gün ve 2009/185 E., 2009/413 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 16.05.2012 gün ve 2011/12261 E., 2012/12520 K. sayılı kararı ile;
    “...Davacı, “Soyak Olympiakent” adıyla bilinen projede yer alan daireyi davalı TOKİ adına vekaleten davalı ...Ş.’den 29.01.2007 tarihli “ Taşınmaz Satış Sözleşmesi” ile satın aldığını, davalıların satış sırasında reklamını yaptıkları projede müşterilerine satın alacakları daire/villa ile birlikte 1 milyon m2 arazi üzerinde, 450 bin m2 yeşil alan içerisinde 50.000 ağaçla çevrili, yüzme havuzları, yürüyüş, koşu ve bisiklet parkurları, buz pateni ve buz hokeyi pistleri, basketbol ve tenis kortları, İlköğretim okulu, ticaret merkezi, vb. beklentilerin üzerinde sosyal ve sportif imkanlar sunarak, kaliteli, sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir yaşam alanı inşa ve teslim edileceğinin ilan edildiğini, ancak sitenin genel çevre duvarının ve demir parmaklıklarının dahi büyük ölçüde tamam olmadığını ve vaat edilen “ 24 saat özel güvenlik” sisteminin işlemediğini, site çevresinin 50.000 ağacın varlığı bir yana neredeyse çıplak bir görüntüye sahip olduğunu, site içinde site sakinlerine ait olacağı vurgulanan özel yaşam ve spor kompleksi vaat edilmesine rağmen vaad edilen spor kompleksinin Toki’ye ait 518 nolu ada üzerinde kaldığını ve fiili durumu itibarıyla çevre duvarı ve güvenliğinin olmaması sebebiyle kamuya açık hale dönüştüğünü, davalıların yaptıkları reklam ve tanıtımlarla kendisini kasten yanılttıklarını ve ayıplı mal sattıklarını, bu nedenle dairede önemli bir değer kaybı bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... … A.Ş.,ve davalı TOKİ , davacının dairesini dava dışı şirket olan Soyak Yapı İnşaat a.ş den satın aldığını,sözleşmenin tarafı olmadıklarını husumetten reddi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davacının dava konusu bağımsız bölümü taşınmazın yüklenicisi olan davalı ... Aş tarafından yapılıp dairelerin hak sahiplerine tapuda devredilmesinden sonra 3.bir şirket olan Soyak Yapı İnşaat A.ş den satın aldığından davacı ile davalı arasında akti bir ilişki bulunmadığı gerekçeleri ile davacının aktif husumet yetkisi bulunmadığından davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkindir.Davalı Toki ile davalı ... arasında “Soyak Olympiakent” adlı proje kapsamında yapılacak konut ve vilların inşaatı ve satışına ilişkin 31.10.2003 yılında sözleşme imzalandığı,bu sözleşmeye dayalı olarak 2004 yılı Nisan ayından itibaren gazeteler, internet sitesine (soyak.com.tr ) ve satış ofisinde alıcılar davet edilmiş ve satışa arzlar başlamış ve broşürlerde yer alan özellikleri dikkate alanlar satım sözleşmeleri ile alımlar da yapmışlardır. Davacıya yapılan satış Toki’ye vekaleten yapılan bir satıştır. Davalı ...de satışa konu edilen taşınmazların imalatçısı olduğu iddia edildiğinde mahkemece işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın husumetten reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava ayıplı imalat nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece dava konusu bağımsız bölümün yüklenici Soyak İnşaat ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılıp tapuda hak sahiplerine devredilmesinden sonra davacı tüketicinin taşınmazı başka bir şirket olan Soyak Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den satın aldığı, davacının ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayalı alacağını davalıya değil akidi olan dava dışı şirkete karşı ileri sürmesi gerektiği, davacının maliki olduğu bağımsız bölümü davalı şirketten satın almamış olması nedeniyle aktif husumet yetkisinin bulunmadığı gerekçesi ile “davanın husumet (sıfat yokluğu) nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazlı gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece yanlış şirkete husumet yöneltilmiş olması nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, aynı şekilde verilen ret kararlarının onanarak kesinleştiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olay yönünden yerel mahkemenin davanın sıfat yokluğu nedeniyle (husumetten) reddine karar vermesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki, her ne kadar ilk kararın hüküm gerekçesinde aktif husumet (sıfat) yokluğu nedeniyle davanın reddedildiği belirtilmiş ise de, gerekçedeki, davacı tüketicinin eldeki davadaki istemini yalnızca âkidi olan kişilere karşı ileri sürebileceği, sözleşmenin tarafı olmayan davalıların eldeki davada sıfatının bulunmadığı yönündeki, açıklamalardan anlatılmak istenenin pasif husumet ehliyeti (davalı olma sıfatı) olduğu, Özel Dairenin de yerel mahkeme gerekçesini bu yönde değerlendirdiği ve direnme kararında da bu şekilde açıklama yapıldığı anlaşılmakla “aktif husumet” tabirinin maddi hataya dayalı olarak kullanıldığı kabul edilmiştir.
    Bu açıklamadan sonra kısaca sıfat kavramına değinilmesi faydalı olacaktır.
    Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ... davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (TANRIVER, S.: Medeni Usul Hukuku, C.I, Ankara 2016, s.512).
    Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir defî de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.).
    Yerel mahkemece, davacının iddiasını yalnızca sözleşmenin tarafı olan satıcıya karşı ileri sürülebileceği kabul edilmiş ise de, yürürlük tarihi itibariyle uyuşmazlıkta uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesinin üçüncü bendine göre tüketiciye ayıplı mal teslim edilmesi hâlinde ayıplı maldan ve tüketicinin sahip olduğu seçimlik haklardan satıcı ile birlikte imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10’uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren de ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olup, dosyadaki belgelerden davalı ...Ş.’nin söz konusu projenin yüklenicisi olduğu, diğer davalı TOKİ’nin ise arsa maliki olmanın yanı sıra gelir paylaşımı esasına göre davalı ...Ş. ile birlikte dava konusu projede yer aldığı anlaşılmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında dava dilekçesinde Soyak İnşaat ve Ticaret A.Ş.’nin satım sözleşmesinde TOKİ’ye vekâleten yer aldığı iddiasına dayanılması ve Özel Daire bozma kararında da bu yönde ibare bulunmasının hatalı olduğu, hükmün bu husus belirtilerek değişik gerekçe ile bozulması gerektiği yönünde ileri sürülen görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle işin esasına etkili de görülmeyerek Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440’ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.05.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.  



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi