17. Hukuk Dairesi 2013/2423 E. , 2014/11441 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2012
NUMARASI : 2009/173-2012/310
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı P. Turizm İnşaat Tic. A.Ş.nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile borçlu olarak düzenlediği bonoları diğer davalılara ciro ettiğini öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı M.. P.. senetlerin davacıya verilmesini savunmuş, diğer davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, her ne kadar İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olarak kabul edilmiş ise de dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. 6183 sayılı yasanın 30.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin
bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlenmiştir. Aynı yasanın 25. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. 6183 sayılı yasanın 31. maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir Somut olayda davacı vekili, borçlu davalı şirketin alacaklısı olduğu bonoları alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile diğer davalılara ciro ettiğini öne sürmüş ise de mahkemece 4. kişinin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış ve 3. kişi ile ticari ilişkileri olduğu, dava konusu bonoların bu ticari ilişkiye dayalı olarak kendisine ciro edildiği, yine davalı Selhettin"in kötü niyetli olduğuna ilişkin kanıt bulunmadığı anlaşılmış olmakla davalı S.. A.. yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak bonoları borçlu davalıdan ciro yolu ile alan ve 3. kişi konumunda olan davalı Y.. A.."in bu bonoları hangi ilişkiye dayalı olarak aldığı araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece borçlu davalı ile 3. kişi Yaşar arasında ticari ilişki olup olmadığı ve ciro edilen bonoların hangi ticari veya hukuki ilişki nedeniyle ciro edildiğine ilişkin olarak davalılardan delillerinin istenilmesi, gerektiğinde ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, yapılacak inceleme ve araştırma sonucu borçlu davalı ile 3. kişi Y.. A.. arasındaki işlemin iptali gerektiği sonucuna varıldığında 4.
kişi konumundaki davalı Selhettin"in kötü niyetinin kanıtlanamaması nedeniyle 6183 sayılı yasanın 31. maddesi uyarınca iptal isteminin bedele dönüşeceğinin göz önünde bulundurulması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 11.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.