Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2017/18158
Karar No: 2017/18158
Karar Tarihi: 24/6/2020

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MURAT DEVECİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/18158)

 

Karar Tarihi: 24/6/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Murat BAŞPINAR

Başvurucu

:

Murat DEVECİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/3/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY"nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

10. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 10/8/2016 tarihli kararı ile -Çameli hâkimi olarak görev yapmakta olan- başvurucunun görevden uzaklaştırılmasına ve 31/8/2016 tarihinde meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir.

11. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının HSYK kararıyla görevden uzaklaştırılanlar hakkında soruşturma işlemlerinin yapılması yönündeki yazısı üzerine başvurucu, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) talimatıyla 11/8/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.

12. Başvurucu 15/8/2016 tarihinde müdafii huzurunda Başsavcılıkta ifade vermiş, ifadesinde özetle FETÖ/PDY ile bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur. Başsavcılık, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle başvurucuyu aynı tarihte Denizli Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

13. Başvurucunun sorgusu Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 15/8/2016 tarihinde yapılmış, başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucu ifadesinde FETÖ/PDY"nin herhangi bir toplantısına katılmadığını, herhangi bir örgütten talimat almadığını, yirmi bir yıl avukatlık yaptığını, avukatlık yaptığı dönemde de FETÖ/PDY ile bağlantılı herhangi bir şirketin veya kişinin vekilliğini de üstlenmediğini, Bank Asyaya para yatırmadığını, örgütle ilişkili hayır kurumlarına herhangi bir şekilde maddi veya manevi destek vermediğini, hakkındaki suçlamanın sadece istihbari bilgilere dayalı olduğunu düşündüğünü, hukukumuzda istihbari bilgilerin delil olamayacağını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca kızı E.N.D.nin ortaokulu bitirmesinden sonra Çameli"ne yeni geldiğinde okuyabileceği standartlarda bir okul olmadığından kızını Aydın"da bulunan Yesevi Lisesine kaydettirdiğini, daha sonra Millî Güvenlik Kurulu kararı ile bu okulun paralel yapıyla alakalı olduğu ilan edilince kızının kaydını aldırmak istediğini ve müracaatını da yaptığını fakat okullar arası geçisin 31 Temmuz"da yapılacağı belirtildiğinden kaydını aldıramadığını, okuldaki görevlilerin geçiş işlemini yapacaklarını söylediklerini, kendisinin FETÖ/PDY ile herhangi bir bağlantısının ve irtibatının olmadığını beyan etmiştir. Başvurucunun müdafii, dosyada atılı suçları işlediğine dair bir delil bulunmaması nedeniyle müvekkilinin serbest bırakılmasını talep etmiştir.

14. Sorgu sonucunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir. Kararın ilgili bölümü şöyledir:

"Şüpheliler M.Ö., S.İ., S.A., Murat Deveci, A.K. ve U.S.nin üzerlerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüphelilerin suçluluğu hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olguların mevcut olduğu, salıverilmeleri halinde delilleri karartma ve kaçma ihtimallerinin bulunduğu, söz konusu hususların adli kontrol hükümleri ile sağlanmasının mümkün olmadığı kanaatine varıldığından, şüphelilerin atılı suçtan CMK.nın 100 ve devam eden maddeleri uyarınca TUTUKLANMALARINA... [karar verildi.] "

15. Başvurucu tutuklama kararına itiraz etmiş, Denizli 2. Sulh Ceza Hâkimliği 29/8/2016 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.

16. Başsavcılık 9/9/2016 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

17. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 9/1/2017 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

18. Başvurucunun tutukluluk durumu ve tahliye talebini inceleyen Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliği 3/2/2017 tarihinde tutukluluğunun devamına karar vermiştir.

19. Başvurucu anılan karara itiraz etmiş, Antalya 3. Sulh Ceza Hâkimliği 2/3/2017 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.

20. Başvurucu, anılan kararın kendisine 10/3/2017 tarihinde tebliğ edildiğini beyan ederek 14/3/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 27/11/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır. FETÖ/PDY"ye ve bu örgütün yargıdaki yapılanmasına ilişkin genel açıklamaların yer aldığı iddianamede başvurucunun gerek organik olarak gerekse örgütsel nitelikli eylemleri bakımından FETÖ/PDY hiyerarşisi içinde yer aldığı ileri sürülmüştür. İddianamede suçlamaya esas alınan olgular şöyle özetlenebilir:

i. Başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle HSYK"nın 31/8/2016 tarihli kararı ile meslekten ihraç edildiği belirtilmiştir.

ii. Başvurucunun kullanmakta olduğu cep telefonu üzerinde yapılan HTS analizi sonucu düzenlenen rapor içeriğine göre haklarında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan soruşturma yürütülen kişilerle telefon irtibatının bulunduğu ileri sürülmüştür.

iii. Başvurucunun çocuklarının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakı nedeniyle kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan eğitim kurumlarında eğitim gördükleri bildirilmiştir.

iv. Başvurucunun eşi A.D.nin ByLock abone listesinde kaydının bulunduğu ileri sürülmüştür.

v. Başvurucunun adına 340639 numaralı Digitürk üyeliğinin bulunduğu, söz konusu üyeliğin başlangıç tarihinin 1/5/2001, iptal tarihinin ise 13/1/2012 olduğu bildirilmiştir.

vi. Başvurucu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu yönünde beyanların bulunduğu belirtilmiştir.

22. İddianamede başvurucuya yöneltilen eyleme ilişkin olarak aynı dönemlerde staj yaptıkları anlaşılan eski yargı mensubu R.S.nin kendisi hakkında yürütülen soruşturmada verdiği beyanlara dayanılmıştır. Bu beyanların içerikleri özetle şöyledir:

- Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/19... numaralı soruşturma dosyasında 4/1/2017 tarihli beyanında "....Kimin tuttuğunu bilmediği Dikmen Keklikpınarındaki evde akademideki birkaç arkadaş ile birlikte zaman zaman Risale-i Nur ve Fethullah Gülen"in kitaplarını okuduklarını, bu arkadaşlarından bir kısmının Denizli"den M.T., R.A. ve Murat Deveci isimli kişiler olduğunu ... FETÖ örgütü ile bağlantısı olduğunu düşündüğü kişinin Denizli Çameli"nde çalışan Murat Deveci isimli kişi olduğunu, diğerlerinin isimlerini hatırlamadığını, 15 Ağustos 2012 yılındaki kura kararnamesinde akademiden tanıdığı Fetullahçı olduğunu bildiği isimler olduğunu..." ifade etmiştir.

- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/70.. numaralı soruşturma dosyasında 7/2/2017 tarihli beyanında ise "... 2012 yılının başlarında Hakimlik stajına Ankara’da Adalet Akademisinde başladığını, Akademide yatılı olarak kaldığını, Akademide staj yaptığı dönem içerisinde Denizli’de avukatlık yaptığı dönemden tanıdığı ancak akademide hakim-savcı adayı olarak bulunan S.O., R.A., Murat Deveci ve M.T. isimli kişiler ile S.O.nun odasında zaman zaman bir araya gelip Risaleyi Nur, Fetullah Gülen"in kitaplarını okuyup sohbet ettiklerini, kendilerini genelde S.O.nun odasına çağırdığını, grubun sorumlusunun S.O. olduğunu..." ifade etmiştir.

23. Başvurucuya isnat edilen suça dayanak olan olgulara ilişkin hukuki değerlendirmeler iddianamede şöyle ifade edilmiştir:

"... FETÖ/PDY silahla terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olan şüphelinin;

1)Denizli İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 17/5/2017 tarih 39873195-663.01-E.7101011 sayılı yazısına göre çocuklarının okul kaydı,

2) Şüphelinin FETÖ/PDY örgüt üyesi olduğunu gösterir olay ve davranışlarını anlatan etkin pişmanlık kapsamında verilmiş olan R.S.nin beyanı,

3) Şüpheli Murat DEVECİ"ye ait 0532 280 51 31 numaralı gsm hattının 17/12/2013 - 02/03/2017 tarihleri arasında yapmışolduğu görüşmeleri gösterir 30/05/2017 tarihli HTS Bilirkişi Raporu,

4) Şüphelinin Digitürk üyeliğine dair Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon Anonim Şirketinin 28/06/2017 tarihli yazısı,

ve tüm soruşturma kapsamında elde edilen deliller gözetildiğinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olduğu anlaşıl[mıştır.]"

24. Antalya 9. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 30/11/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/395 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

25. Mahkemece 5/4/2018 tarihinde yapılan ilk duruşmada başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında özetle isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir. Başvurucu, yapılan duruşma sonunda Mahkemece tahliye edilmiştir.

26. Başvurucu hakkında bilgi sahibi olan bir kısım tanık, talimat yoluyla Mahkemece dinlenilmiştir. Adı geçen tanıkların beyanları şöyledir:

- R.S. beyanında "Ben 2. dönem avukatlık mesleğinden hakimlik mesleğine geçen grubun 2012 yılında akademide staj yaptığım esnada sanık Murat DEVECİ"yi tanıdım. Kendisi stajın ilk döneminde bizim sınıftaydı. Hatırladığım kadarıyla Fethiye"liydi. Bizim dönemden olan S.O. isimli kişi beni bir yere sohbete davet etmişti. Akademiden gideceğimiz bu eve araba ile gittiğimizde aracın içerisinde sanık Murat DEVECİ"yi de gördüm. Birlikte Dikmen Keklikpınar"da bulunan bir apartmanın hatırladığımda kadarıyla 3.katına gittik. Bu eve sohbete gittiğimiz de benimle beraber başkaca bizim dönemden arkadaşlar olan M.T., R.A., Murat DEVECİ ve S.O. geliyordu. Her sohbette beşimiz birden hazır olmayabiliyorduk. İşi çıkan gelmeyebiliyordu. Ama genel itibariyle biz bu 5 kişi Keklikpınar"daki bu eve staj süremiz olan 6 ay içerisinde 6-7 defa gitmiş olabiliriz. Daha fazla olduğunu sanmıyorum. Sanık Murat DEVECİ"de bu sohbetlerden birden fazla kez geldiğini biliyorum. Bizim stajımız temmuz ayı başında bitti. Dolayısıyla staj bitiminden sonra sanıkla herhangi bir görüşmemiz olmadı. Katıldığımız sohbetlerde Risale-i nur, Fethullah GÜLEN"in kitapları okunur, videoları izlenirdi. Bu sohbetlerin bizler arasındaki sorumlusu S.O.idi. Bu sohbetlere bir iki defa Yargıtay Tetkik Hakimi olan ve aynı zamanda akademide derslere giren A.Ç.de gelip giderdi. Bize sohbetlerin yer ve tarihini S.O. söylerdi. Bu sohbetlerde ilerde ne yapacağımıza dair yada tercihlerimizin ne olduğuna dair herhangi bir şey söylenmedi. Sanık Murat DEVECİ"yle mesleğe atandıktan sonra herhangi bir görüşmem olmamıştır. Dolayısıyla FETÖ ile ilgisinin devam edip etmediğini bilmiyorum. Soruşturma aşamasındaki ifadede geçen diğer kişilerin sanıkla herhangi bir ilgileri olup olmadığını bilmiyorum." şeklinde ifade vermiştir.

- M.A. ifadesinde "Ben sanığı tanırım. Sanık 2011 yılına kadar Fethiyede serbest avukatlık yaptı, meslektaşım olması nedeniyle tanırım. 2011 ya da 2012 yılında hakimliğe geçti. Hakimliğe geçtikten sonra hakimlik yaptığı dönemle ilgili bir bilgim yoktur. 2011 yılına kadar sohbetlere gittiğini duydum. Ancak kimin tarafından söylendiğini hatırlamıyorum, somut olarak şu kişiden duydum diyemem. Bu beyanlarım da etkin pişmanlık kapsamında vermiş olduğum beyanlarımda geçiyor. Sanığın FETÖ terör örgütü ile bağlantısının olup olmadığını bilmiyorum, benim gittiğim sohbet ortamlarında kendisini görmedim" şeklinde beyanda bulunmuştur.

- Z.G. beyanında "Ben sanığı önceden meslektaş olmamız nedeniyle tanırım, kendisi de Fethiye"de bir dönem avukatlık yapmıştır, daha sonra 2011 yılında hakimlik sınavını kazanarak hakim olmuştur, bundan sonra kendisini hiç görmedim, görev yerini dahi bilmem. Sanığın söz konusu yapıya ilişkin bir bağının olup olmadığına dair bir bilgim yoktur, bizim tanışmış olduğumuz dönemde vatanına milletine bağlı bir kişi olarak gördüm, örgüt üyesi olduğunu gösterecek bir davranışına denk gelmedim, ben kendim bu suçtan dolayı 7 gün boyunca tek başıma gözaltında kaldım, psikolojim olumsuz etkilendi, intiharın eşiğine geldim, bu nedenle sağlam kafayla beyanda bulunamamış olabilirim, sanık aleyhine bir beyanım olmadığını hatırlıyorum ama ismi geçmiştir, sanığın aleyhine bir beyanım olmuşsa da doğru değildir, benim şimdiki beyanlarıma itibar edilsin" şeklinde ifade vermiştir. Anılan tanık soruşturma evresindeki beyanında ise başvurucuyla ilgili olarak kendisinin bir dönem sohbet hocalığı da yaptığını, sohbet konularının dinî konular olduğunu, sohbete çiftlerin geldiğini, sohbetlerin erkekler ayrı yerde bayanlar ayrı yerde ancak aynı evde yapıldığını ve bu sohbetlere o zamanlar avukat olan hâkim Murat Deveci ile eşi ev hanımı A.D.nin de katıldığını ifade etmiştir.

- M.A. ifadesinde "Ben 2010 yılından önce Altınbaşak Eğitim Kurumlarının ortağıydım, sanık da bu şirkete ortaktı, kendisini bu vesileyle tanırım, bu şirketten sanık 2010 yılında hissesini devrederek ayrıldı, bu tarihten sonra sanığı hiç görmedim, örgütle bağlantısına ilişkin bir bilgim yoktur, somut olarak anlatabileceğim bir bilgiye sahip değilim" şeklinde beyanda bulunmuştur.

- A.E. beyanında "Ben sanığı tanımam, kendisiyle hiçbir diyaloğum olmadı, önceden avukat olduğunu duymuştum, neden tanık olarak çağrıldığımı bilmiyorum, kendisi aleyhine veyahut lehine herhangi bir beyanım olmamıştır, sanığın bu örgüte ilişkin bağının olup olmadığın dair en ufak bir bilgim yoktur" şeklinde ifade vermiştir. Anılan tanık soruşturma evresindeki beyanında ise Altınbaşak Eğitim Kurumlarının kurucuları olarak M.A., Av. N.G., o zamanlar avukat olan Murat Deveci, A.K. gibi isimler olduğunu bildiğini ifade etmiştir.

27. Mahkeme 5/3/2020 tarihli kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgi kısmı şöyledir:

"...

Somut olayda sanık hakkında dosya kapsamı ile deliller incelendiğinde; yukarıda ayrıntısı verilen zaman, mekan ve somut eylem bakımından birbiri ile uyumlu tanık anlatımlarından anlaşılacağı üzere sanığın örgütsel toplantılara hakimlik stajı dönemi de dahil olmak üzere katıldığı, uzun bir zamana yayılan bu eyleminin süreklilik arz ettiği ve yine sanığın örgüte müzahir Altınbaş Eğitim Kurumlarında beyana göre 2000 yılının başından 2010 yılına kadar uzun süreli ortaklığının olduğu sabit olmakla, sanığın hts kayıtları üzerinde yapılan incelemede 2014 HSYK seçimlerinde aday gösterilen bağımsız adaylar ile çok sayıda görüşmesinin olduğu, bu suretle sanığın örgüt ile irtibatını devam ettirdiğe mahkememizce kanaat getirildiği görülmekle uzun yıllar ilişkisini kesmeden örgüt içerisinde kalan sanığın atılı terör örgütüne üyelik suçunu işlediği yönünde mahkememizce tam bir vicdani kanı hasıl olmakla ..."

28. Başvurucu, hakkında verilen mahkûmiyet hükmüne karşı istinaf yoluna başvurmuştur.

29. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

30. İlgili hukuk için bkz. Adem Türkel, B. No: 2017/632, 23/1/2019, §§ 24-39; Mustafa Özterzi [GK], B. No: 2016/14597, 31/10/2019, §§ 33-48.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

31. Mahkemenin 24/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

32. Başvurucu; kendisine hiçbir eylem, söylem ya da fiil isnat edilmeden ve ayrıca suç şüphesi ve bunu haklı kılan somut olgu ya da deliller olmamasına rağmen mesleğinden kaynaklanan güvencelere de riayet edilmeksizin hakkında tutuklama kararı verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

33. Bakanlık; başvurucu hakkında soruşturma yürütülen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığı, işin niteliği ve önemi, ayrıca başvurucunun üyesi olduğu iddia edilen terör örgütünün yapılanma ve toplanma biçimleri de gözönünde bulundurulduğunda dosyada mevcut olan somut delillere dayanılarak uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, delillerin takdirinde açıkça bir keyfîlik olmadığı görüşündedir.

34. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel olarak başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.

B. Değerlendirme

35. Anayasa"nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

36. Anayasa"nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

37. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

1. Uygulanabilirlik Yönünden

38. Anayasa"nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

39. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa"nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir. Buna göre olağanüstü bir durumun bulunması ve bunun ilan edilmesinin yanı sıra bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden tedbirin olağanüstü durumla bağlantılı olması hâlinde inceleme Anayasa"nın 15. maddesi uyarınca yapılacaktır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191).

40. Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY"nin üyesi olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).

41. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa"nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa"nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa"nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242; Selçuk Özdemir, § 58).

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

42. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan iddiaların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

Kadir ÖZKAYA ve Recai AKYEL bu görüşe katılmamışlardır.

3. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

43. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52; Zafer Özer, B. No: 2016/65239, 9/1/2020, §§ 38-45.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

44. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, darbe teşebbüsü sonrasında hakkında yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılıCeza Muhakemesi Kanunu"nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır.

45. Diğer taraftan başvurucu 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu"nda -hâkimlerle ilgili- öngörülen usule ilişkin güvencelerin hiçbirine riayet edilmeksizin, yetkili ve görevli olmayan mahkemece tutuklandığını iddia etmektedir.

46. Anayasa Mahkemesi, Yıldırım Turan kararında ilgili Kanunlar çerçevesinde konuyu etraflıca değerlendirmiş ve Yargıtay içtihatlarına da değinerek terör örgütüne üye olma suçunun kişisel bir suç olduğunu, Yüksek Mahkeme üyelerinden farklı olarak hâkim ve Cumhuriyet savcıları yönünden ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâli bulunmasa da kişisel suçlarına ilişkin olarak soruşturma yürütülmesi için izin şartı bulunmadığını belirterek Vergi Mahkemesi üyesi (hâkim) olan başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının bulunduğu sonucuna varmıştır (ayrıntı için bkz. Yıldırım Turan [GK], B. No: 2017/10536, 4/6/2020, §§ 102-147).

47. Somut olayda anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında başvurucunun kanuna aykırı olarak tutuklandığı iddiası yerinde değildir. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

48. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

49. Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin tutuklama kararında, başvurucu hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığına ilişkin olarak dosyada somut delillerin olduğu ifade edilmiştir. Ancak bu delillerin neler olduğu belirtilmemiştir (bkz. § 14).

50. Başvurucu hakkında hazırlanan iddianamede ise HSYK"nın meslekten çıkarma kararına, haklarında FETÖ/PDY soruşturması yürütülen şahıslarla başvurucunun telefon irtibatının bulunduğuna dair HTS raporuna, çocuklarının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakı nedeniyle KHK ile kapatılan eğitim kurumlarında eğitim görmelerine, eşinin ByLock abone listesinde kaydının bulunmasına ve Digitürk üyeliğinin 13/1/2012 tarihinde iptal edilmesine ve tanık beyanlarına dayanılmıştır (bkz. §§ 21-23).

51. Başvurucu hakkında ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet kararında ise bunların yanı sıra kovuşturma aşamasında dinlenen bazı tanık beyanlarına, başvurucunun geçmişte örgütle bağlantılı eğitim kurumlarında ortaklığının bulunmasına ve 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde aday olan, sonrasında haklarında FETÖ/PDY ile bağlantıları dolayısıyla meslekten çıkarılan ve haklarında ceza soruşturması/kovuşturması yürütülen kişilerle çok sayıda telefon görüşmesinin olduğuna dair HTS kayıtlarına dayanılarak FETÖ/PDY"nin hiyerarşisi içinde olduğu belirtilmiştir (bkz. § 27).

52. Hakkında FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıyla soruşturma yürütülen ve aynı nedenle HSYK tarafından hâkimlik/savcılık mesleğinden çıkarılmış olan R.S. soruşturma aşamasındaki ifadesinde, başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantısının bulunduğuna dair anlatımda bulunmuştur. Bu bağlamda adı geçen tanık; başvurucuyla aynı dönemde hâkimlik/savcılık stajı yaptığını belirterek staj döneminde Ankara"da bulunan bir evde düzenli olarak yapılan toplantılara -kendisi ve ismini söylediği bazı kişilerle birlikte- başvurucunun da katıldığını ifade etmiştir (bkz. § 22). Tanığın kovuşturma aşamasında alınan ifadesinde de aynı yönde anlatımda bulunduğu görülmektedir (bkz. § 26). Ayrıca hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan soruşturma yürütülen ve avukat olduğu anlaşılan tanık Z.G. de soruşturma aşamasında alınan ifadesinde, kendisinin bir dönem sohbet hocalığı yaptığını ve bu sohbetlere o zamanlar avukat olan başvurucunun da katıldığını söylemiştir (bkz. § 26).

53. Öte yandan kovuşturma aşamasında beyanı alınan tanık M.A. 2010 yılından önce Altınbaşak Eğitim Kurumlarının ortağı olduğunu, başvurucunun da bu Kurumda ortaklığının bulunduğunu fakat hissesini devrederek 2010 yılında ortaklıktan ayrıldığını ifade etmiştir. Yine tanık A.E. de soruşturma aşamasındaki beyanında başvurucunun Altınbaşak Eğitim Kurumlarının kurucularından biri olduğunu söylemiştir (bkz. § 26). Tanıkların beyanlarında geçen Altınbaşak Eğitim Kurumları, Isparta"da faaliyet gösteren bir dizi özel okuldur. Darbe teşebbüsü sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl döneminde alınan tedbirlerden biri de FETÖ/PDY ile bağlantılı özel öğretim kurum ve kuruluşlarının kapatılmasıdır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 63). Bu çerçevede 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin KHK ile FETÖ/PDY ile iltisakı veya irtibatı olduğu değerlendirilerek Isparta"da faaliyet gösteren Altınbaşak Eğitim Kurumları bünyesindeki okullar kapatılmıştır.

54. Buna göre başvurucunun avukat olarak görev yaptığı dönemde ve yine hâkimlik stajı sürecinde bulunduğu yerde FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerce düzenli olarak gerçekleştirilen toplantılara katıldığı, ayrıca bu örgüt ile ilişkisi nedeniyle kapatılan bir eğitim kurumunun kurucu ortaklarından biri olup ortaklığını uzun süre (hâkimlik sınavı sürecine kadar) devam ettirdiği yönündeki tanık anlatımlarının soruşturma mercilerince ve tutuklamaya karar veren yargı organlarınca kuvvetli suç belirtisi olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez.

55. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Selçuk Özdemir başvurusunda FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan bazı şüphelilerin ifadelerinde, hâkim olarak görev yapmakta olan başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının olduğuna ve bu yapılanmaya mensup olduğuna yönelik anlatımlarını başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli bir belirti olarak kabul etmiştir (Selçuk Özdemir, § 75; benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Metin Evecen, § 58; Mustafa Mendeş, B. No: 2018/1349, 30/10/2018, § 51).

56. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

57. Darbe teşebbüsü sırasında gerçekleşen vahim olayların toplumda oluşturduğu kaygı, teşebbüsün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY"nin örgütlenmesinin karmaşıklığı ve bu yapılanmanın arz ettiği tehlike (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 15-19, 26) darbe teşebbüsüne ilişkin faaliyetler kapsamında ülke genelinde binlerce kişi tarafından icra edilen, suç oluşturabilecek nitelikteki on binlerce eylemin aynı anda işlenmesi, bunun yanı sıra çoğunluğu önemli yerlerde kamu görevlisi olan on binlerce şüpheli hakkında doğrudan darbeyle ilişkili olmasa da FETÖ/PDY"ye mensubiyet nedeniyle ivedilikle soruşturma yapılması ihtiyacı birlikte dikkate alındığında soruşturma konusu olaylara ilişkin delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 271; Selçuk Özdemir, § 78).

58. Darbe teşebbüsüyle bağlantılı veya darbe teşebbüsüyle bağlantılı olmasa bile teşebbüsün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır. Diğer taraftan FETÖ/PDY"nin ülkedeki neredeyse tüm kamu kurum ve kuruşlarında örgütlenmiş olması, yüz elliyi aşkın ülkede faaliyet göstermesi ve ciddi seviyede uluslararası ittifaklarının bulunması, bu yapılanma ile ilgili olarak soruşturmaya tabi tutulan kişilerin yurt dışına kaçmasını ve yurt dışında barınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 272; Selçuk Özdemir, § 79).

59. Başvurucunun tutuklanmasına esas alınan silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (Gülser Yıldırım (2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).

60. Somut olayda Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken salıverilmeleri hâlinde delilleri karartma ve kaçma şüphesinin bulunmasına, adli kontrol ile söz konusu hususların sağlanamayacak oluşuna dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 14).

61. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- delilleri karartma ve kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.

62. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa"nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

63. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY"nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

64. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Denizli 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

65. Açıklanan gerekçelerle Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

66. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa"da (13. ve 19. Maddelerde) bu hakka dair yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa"nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Kadir ÖZKAYA ve Recai AKYEL"in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE OYBİRLİĞİYLE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/6/2020 tarihinde karar verildi.

 

 

 



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi