Hukuk Genel Kurulu 2017/403 E. , 2018/1136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
“...DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; aynı taşınmazın birden fazla kişiye taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle satıldığını, hiçbirinin tapuya şerh verilmediğini, kendisinin taşınmazı iktisap ettiğini, diğer satış vaadi satış sözleşmesinin tarafı olan kişilerin tapu iptali ve tescil davası açtıklarını ve taşınmazın üzerindeki tedbirin devam ettiği gerekçesiyle aleyhine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin kararları ile kesinleştiğini, kararlarda imzası bulunan üyelerin kanunun açık hükmüne aykırı karar verdiklerini, suç işlediklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL tazminata hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığı ve sorumluluk koşullarının da oluşmadığı savunulmuştur.
GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğu hukuksal nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Hakimlerin hukuki sorumluluğu HMK"nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa"da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Somut olayda, davacı kendi aleyhine hukuka aykırı kararlar verildiğini ve yasanın açık hükmüne aykırı davranıldığı iddia edilerek tazminat talebinde bulunulmuştur.
Dava ile ilgili dosyalar getirtilip incelenmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararları ve yine temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlar; nispi birer değer yargısı niteliğindedir. Yargısal işlemlerin özünde mevcut bulunan farklı kabul ve yorumlar olağan sayılmalıdır. Hukuki süreç bu şekilde tamamlanmaktadır. Tazminat istemi yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil bulunmamaktadır. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut değildir. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle;
1-HMK."nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın ESASTAN REDDİNE,
2-HMK."nun 49. maddesine göre takdiren 700,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,
3-Alınması gereken maktu 29,20-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70-TL harcın düşümü ile kalan 1,50-TL"nin davacıdan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 3.500,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,”
dair oy birliği ile verilen 11.10.2016 gün ve 2015/50 E., 2016/46 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm belgelerin okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili aynı taşınmazın birden fazla kişiye taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle satıldığını, hiçbirisinin tapuya şerh verilmediğini, müvekkilinin taşınmazı iktisap ettiğini, satış vaadi sözleşmesinin tarafı olan diğer kişilerce açılan tapu iptali ve tescil davasında taşınmazın üzerindeki tedbirin devam ettiği gerekçesiyle aleyhine karar verildiğini, bu kararın temyizi sırasında Anayasa ve kanunlara aykırılıkların yazılı ve sözlü olarak Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkan ve üyelerine hiçbir tereddüde mahal vermeyecek şekilde izah edildiğini, ancak kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin kararları ile kesinleştiğini, savunma olarak ileri sürdükleri zamanaşımı ve derdestlik iddiaları hakkında hiçbir karar verilmediğini, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin tarafları, konusu, talep sonucu aynı olan diğer davalarda verdiği kararlarla dava konusu edilen davada verdiği kararın çelişkili olduğunu, kararlarda imzası bulunanların farklı bir anlam verilemeyecek kadar açık ve kesin olan açık kanun hükmüne aykırı karar verdiklerini, hakkı yerine getirmekten kaçındıklarını, görevlerini kötüye kullanarak kasıt ve ağır ihmalleri sonucu müvekkilinin zararına sebep olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili HMK’nın 46. maddesindeki koşulların oluşmadığını, ayrıca HMK’nın 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerini ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığını, davanın dayanağı olan kararda kusur, kasıt ve hata olmadığını, salt lehte veya aleyhte karar verilmiş olmasının hâkimin sorumlu olduğunu göstermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan ... vekili HMK’nın 46. maddesinde belirtilen sınırlı sayıdaki şartların oluşmadığını, yanlı ve hukuka aykırı olduğu iddia edilen kararların hukuken tartışmaya ve yorumlamaya açık kararlar olduğunu, davacı tarafın talebi ile tazminata hükmedilmesi durumunda yargının işlerliğini yitireceğinin ve her kararında hukukun gereğini yerine getirememesi sonucunu doğuracağını, bu hususta Hukuk Genel Kurulu kararlarında da HMK’nın 46. maddesinin dar yorumlandığını ve mutlak surette tüm şartların gerçekleşmiş olmasının arandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan diğer hâkimler yargılamaya katılmamış ve herhangi bir beyanda bulunmamışlardır.
İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz
ilam harcı peşin yatırıldığından başka harç alınmasına yer olmadığına, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.05.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.