
Esas No: 2019/415
Karar No: 2020/539
Karar Tarihi: 04.11.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/415 Esas 2020/539 Karar Sayılı İlamı
T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/17 Esas
KARAR NO: 2020/590
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2013
KARAR TARİHİ : 20/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE: Mahkememizin-------- verilen kararında;
"Mahkememizin ------------- sayılı dosyasında;
Davacı vekili, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilince davalıya ------ fiyat üzerinden anlaşma yaparak plastik hammadde sattığını, aralarındaki sözlü anlaşmaya göre ödemelerin ---- içinde yapılması gerektiğini; anlaşma gereği faturalar TL olarak kesilse de, faturalar üzerinde ------- şeklinde ibarelerin yazılı olduğunu; davalının ---------- adet fatura bedelini--- içinde ödemediğini; müvekkilinin “kur farkı” alacağının doğduğunu; bu sebeple -----bedelli bir kur farkı faturası hazırlayarak davalıya noter kanalıyla tebliğ ettirdiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını belirterek; --- kur farkı alacağının davalıya yapılan noter ihtarının tebliğ tarihi---- itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini ve dava açılmasına haksız olarak sebep olan davalıdan % 20 tazminat tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiş,
Davalı vekili davanın kötü niyetli olarak açıldığını; taraflar arasında yıllık bir ticari ilişki olduğunu, davacının sattığı mallar karşılığında fatura kestiğini ve ücretlerini tahsil ettiğini; taraflar arasında kur farkı anlaşması bulunmadığı gibi, kur farkı uygulaması gibi bir teamülünde bulunmadığını; nitekim ticari ilişkileri boyunca hiç kur farkı istenmediğini; davacıya ödedikleri hiçbir kur farkı bulunmadığını; ne zaman davacının sattığı malların kalitesi düşüp, “sizden artık mal istemiyoruz” denilince bu faturanın kesildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş,
Mahkememizce, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında kur farkı alacağının istenebileceği yönünden sözleşme veya fiili bir uygulamanın bulunmadığı, davacının asıl alacaklarını ihtirazi kayıtsız tahsil etmiş olduğu. Böylece davaya konu fatura alacaklarının ödeme ile sona erdiği, davacının davalıdan kur farkı veya vade farkı ismi altında talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş,
------------sayılı hükmüyle; “kur farkı alacağının doğması için, ya sözleşmenin bulunması, ya da satışın yabancı para cinsinden yapılması gereklidir. Davalının da kabulünde olan mal satış faturalarında birim fiyatının Euro cinsinden, ödeme vadesinin de 90 gün olduğu belirlendiğinden; davalının bu tarihten sonraki ödemeleri nedeniyle davacı satıcının kur farkından doğan alacağının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, satış ve ödeme tarihleri belirlenerek; davacı alacağının tespiti gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” denmiş, bilahare taraf vekillerince gidilen karar düzeltme talebi de ret edilmiş;
Mahkememiz tarafından Yargıtay bozma ilamına uyulmuş;
------ tarihli ara kararla, bozmadan evvel rapor ibraz eden bilirkişiden; kur farkına sebep olduğu iddia edilen ve 31 adet faturaya bağlı olduğu bildirilen mal teslimlerinin hangi tarihte gerçekleştiyse, o tarihten itibaren 3 aylık ödeme süresi sonundan fiili ödemeye kadar gecen sürelerde her bir fatura için ne miktar kur farkı alacağının doğup; buna göre toplam kur farkı alacağının hesaplanması istenmiş;
Bilirkişi 1. ek raporu görevlendirme ara kararımız gereği hazırlanmadığı için, kendisinden 2. ek rapor alınmış; mahkememizce benimsenen 2. ek raporda davacının, davalıca yapılan geç ödemeler sebebiyle doğan kur farkı alacağının ---- olduğu belirlenmiş,
Bu bedelin, davalı 90 gün içinde ödeme yapmış olsaydı doğmayacağı; daha geç ödeme yapması sebebiyle, 90 günün sonundaki ----karşılığı ile fiili ödeme tarihindeki Euro'nun karşılığı arasındaki döviz artışından kaynaklandığı; taraflar arasındaki ilişki sebebiyle davalı yanca tazmini gerektiği değerlendirilmiş,
Davacı her ne kadar, dava açılmasına haksız olarak sebep olan davalıdan % 20 tazminat tahsilini de talep etmişse de bunun şartlarının oluşmadığı, davanın icra inkar tazminatını da gerektiren bir dava olmadığı,
Davacı her ne kadar alacağına ticari faiz uygulanmasını talep etmişse de; ----------kararında da belirtildiği üzere; 3095 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince ticari işlerde, davacının temerrüt faizine iki tür faiz isteme hakkı bulunduğu; bunlardan birinin açıkça belirtilmesi halinde avans faizi, diğerinin ise yasal faiz olduğu; avans faizine hükmedilebilmesi için ya açıkça avans faizi istendiğinin bildirilmesi, Ya da avans faizinin üzerindeki bir faiz oranı istenmesi gerektiği; bu durumlarda avans faizine hükmedilebileceği; bunun maddi hukuka ait bir talep olduğu; davacının avans faizi istemek hakkı varken, ticari faiz istemesi halinde mahkemece ancak yasal faize hükmedilebileceği nazara alınarak yasal faize hükmedilmiş,
Davacı faizin başlangıcı olarak noter ihtarının tebliğ tarihi olan---- göstermişse de; bu ihtarda verilen 3 günlük süre ve süre sonunun da hafta sonuna denk gelmesi sebebiyle temerrüt tarihinin ---- olabileceği; ancak davalı vekilinin dilekçelerinde bu ihtarı aldıklarına ---- ilişkin bir beyanın bulunmadığı; bu sebeple tebliğinin usulünce olup/ olmadığının re'sen nazara alınması gerektiği; tebligatın ----- isimli birine yapıldığı; tebligat üzerinde matbu olarak basılı açıklamada bu şahsın şirket yetkilisi olduğunun yazılı bulunduğu; ancak davalı yanın sunduğu vekaletname ve yetki ilmühaberinden böyle bir yetkili isminin yer almadığı; bu sebeple şahsın tebligatları almakla yetkilendirilen bir şahıs ise bu durumun tebligata açıkça yazılmış olması gerektiği; sadece çalışan ise, o takdirde tebligat anında temsilcinin adreste olmama sebebi ve nerede olduğu yazılmak suretiyle tebligatın yapılması gerektiği; tebligatın geçerli olmaması sebebiyle de temerrütün kısa süre sonra açılan dava ile gerçekleştiği sebebiyle faize dava tarihinden karar verilmek suretiyle,
Aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Denmek suretiyle,
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
---- dava tarihi olan ---- itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline davacıya verilmesine; fazlaya dair taleplerin reddine,"
Karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar süresi içinde ---- temyiz edilmiş; --------tarihli hükmünde;
"Davacı vekili, davacı şirketin davalı şirkete ---- fiyat üzerinden anlaşma yaparak plastik hammadde sattığını, anlaşma gereği davalının ödemesini 90 gün vadeli olarak yapmasının kararlaştırıldığını, faturaların ise prosedür gereği TL olarak kesildiğini, kesilen faturalar üzerine "kur risklidir" ve "iş bu fatura bedeli vadesinde Euro olarak ödenecektir" şeklinde ibareler yazıldığını, davacının kestiği faturalarla ilgili olarak --- tutarında kur farkı faturası düzenlendiğini, alacağını ihtarname ile davalıya bildirdiğini, davalının ise ihtarname aracılığıyla fatura aslını davacıya iade ettiğini ileri sürerek, toplam 31 adet faturadan kaynaklanan kur farkı alacağı olan ------- tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının haksız dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle fatura tutarının %20'si oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yaklaşık 1 yıllık ticari ilişki olduğunu, davacının satılan mallar karşılığında fatura kestiğini ve ücretlerini tahsil ettiğini, taraflar arasında daha önceden kur farkı talebi olmadığını, taraflar arasında bu konuda yazılı anlaşma bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece verilen davanın reddi kararı, Dairemiz ---------- tarihli ilamı ile “ Davacı, davalıya Euro cinsinden mal sattığını ve bu hususun faturada belirtildiğini, ödemelerin faturada gösterilen 90 günden sonra yapıldığını, dolayısıyla kur farkı alacağı olduğunu ileri sürerek icra takibi başlatmış, itiraz üzerine iş bu dava açılmıştır. Kur farkı alacağının doğması için satışın yabancı para cinsinden yapılması yada sözleşmenin bulunması gereklidir. Davalının da kabulünde olan mal satış faturalarında birim fiyatının Euro cinsinden, ödeme vadesinin de 90 gün olduğu belirlenmiştir. Davalının bu tarihten sonraki ödemeleri nedeniyle davacı satıcının kur farkından doğan alacağının gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilip, satış ve ödeme tarihleri belirlenerek davacı alacağının tespiti gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, benimsenen 2. ek raporda davacının, davalı tarafından yapılan geç ödemeler sebebiyle doğan kur farkı alacağının --- olduğunun tespit edildiği, bu bedelin, davalı 90 gün içinde ödeme yapmış olsaydı doğmayacağı; daha geç ödeme yapması sebebiyle, 90 günün sonundaki ---- karşılığı ile fiili ödeme tarihindeki ----- karşılığı arasındaki döviz artışından kaynaklandığı; taraflar arasındaki ilişki sebebiyle davacı zararının davalı yanca tazmini gerektiği; davanın icra inkar tazminatını da gerektiren bir dava olmadığı; davacının talebi nazara alınarak yasal faize hükmedildiği, temerrüt tarihi olarak da, iddiaya konu ihtarnamenin usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle dava tarihinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne,--- dava tarihi olan ---- işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Mahkemece bozmaya uyulmuş, bozma kararı gereği bilirkişiden rapor alınmış ise de alınan ve bu rapora dayalı verilen karar bozma ilamına uygun olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş, konusunda uzman bir bilirkişiye tarafların ticari kayıtları incelettirilip, davacının satış faturalarından, davalı tarafından yapılan 3 adet iade faturasına konu malların ilgili olduğu fatura bedelinden mahsubu yapıldıktan sonra, her bir faturanın düzenlenme tarihini takip eden 90. günde ödenmesi gerektiğinden, fatura bedelinin (iade faturaları ile mahsubu yapılan satış faturalarının bakiye bedelinin) ödeme tarihindeki TL karşılığının saptanması, böylece davacının alacağının TL cinsinden bulunması, daha sonra davalının yaptığı TL ödemelerinin borçtan mahsubu ile geriye bir bakiye kalırsa bunun davacının kur farkı alacağını oluşturduğunun kabulü gerekir. Diğer taraftan davacının davalıyı temerrüde düşürmek için gönderdiği ihtarnamenin davalı şirket muhasebecisine tebliğ edilmiş olması nedeniyle ihtarın usulüne uygun yapıldığının kabul edilerek, ihtar içindeki 3 günlük atıfet suresinin sonunda, davalının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemenin, davalının temerrüdünün dava tarihinden başladığını kabulü doğru olmadığı gibi, temerrüt tarihinin hafta sonuna veya resmi tatile rastlaması durumunda temerrüt tarihinin iş gününe uzatılması şeklindeki değerlendirme de doğru değildir.
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA,"
Denilmek suretiyle hükmümüz yeniden bozulmuş;
Mahkememizin yeni esasına kaydedilen dosyada, Yargıtay bozmasına uyulmak suretiyle mali müşavir görevlendirilmiş, mali müşavirden Yargıtay bozma ilamının 2 nolu bendi nazara alınmak suretiyle ve mahkememizin bozulan kararı da incelenmek suretiyle rapor hazırlaması istenmiş;
Bilirkişi raporunu ibraz ettiğinde yapılan incelemesinde:
Bizzat davacı kayıtlarına göre davalının 3 ayı geçen gecikmeli ödemesinin bulunmadığı; bu nedenle davacının talep edebileceği kur farkının doğmayacağı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporuyla davacının sattığı mallara ilişkin kesmiş bulunduğu fatura bedelinin ---olduğu, davalı tarafından yapılan toplam ödemenin --- olduğu; bu durumda davalının eksik ödemesinin --- olduğu, bunun da ---- yaptığı; hangi faturaya ne miktar ödeme yapıldığı belli olmadığı için bu rakamların toplam fatura / toplam ödenen bedele nazaran yapılan bir hesaplama olduğu ama davacının bakiye alacak bedeline yönelik bir icra takibinin bulunmadığı; bakiye alacak bedeline yönelik bir ödeme talebi bu bakiye kalan eksik ödemelerle birlikte oluşacak kur farkıyla istenebileceğinden; dosyamızın temeli olan icra takibinde ise yapılmış olan ödemelerden kaynaklı ve bu ödemelerin geç gerçekleşmesinden doğan kur farkının talep edildiği; ödenmemiş bakiye kalan alacağın ya da bakiye alacağın kur farkından dolayı bir talebin bulunmadığı; takip tarihine kadar gerçekleşmiş tüm ödemeler yönünden ise, Yargıtay bozma ilamında da açıkça işaret edildiği gibi 3 aylık süreyi aşan bir gecikmiş ödemenin bulunmadığı sebebiyle esasen davacımızın icra takibine konu ettiği dosyadan dolayı alacaklı olmadığı belirlenmiştir. Ancak, mahkememizce verilen ----- tarihli kararı davalı vekili temyiz etmediğinden dolayı davacı yönünden bu karar kazanılmış hak teşkil etmiştir. O nedenle aynı kararın tekrarlanması gerekmiştir. Davacının yukarıda izah edildiği üzere icra takibine konu ettiği ve sadece ödemesi yapılmış olan alacakların kur farkından kaynaklı talebi esasen haklı bulunmadığı için Yargıtay ilamındaki temerrütünde oluşmayacağı ancak bir önceki kararı davalının temyiz etmemesi nedeniyle oluşan kazanılmış hak sebebiyle dava tarihinden itibaren bir önceki karardaki gibi faize hükmetmek gerektiğinden aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
---- dava tarihi olan ---- itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
Alınması gereken 642,35 TL harçtan baştan yatırılan 250,70 TL peşin ilam harcının mahsubu ile eksik 391,65 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 666,65 TL başvuru ve peşin ilam harcı ile 14 davetiye gideri 92,00 TL'nin ve bilirkişi inceleme ücreti 2.200,00 TL'nin kabul ve ret oranı gereğince 2.023,00 TL'lik kısmının toplamı 2.689,65 TL yargılama giderinin son bozmadan önce hükme konu olan yargılama gideri olarak; buna bozmadan sonra gerçekleşen 8 davetiye gideri 152,00 TL ve bilirkişi rapor ücreti 1.200,00 TL'nin kabul ve ret oranı gereğince 866,17 TL'lik kısmının toplamı 3.555,82 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avansı olursa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereği, kabul ve reddedilen kısımlar üzerinde hesaplanan nispi vekalet ücretleri maktunun altında kaldığından; kendisini vekil ile temsil ettiren her iki taraf lehine de 3.400,00'er TL maktu vekalet ücreti taktirine, birbirlerinden alınmasına,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olarak verildi. Açıkça okunup usulen tefhim olundu. 20/11/2020
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.