4. Ceza Dairesi 2017/17855 E. , 2017/17296 K.
"İçtihat Metni"Tehdit suçundan sanık ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2016 tarihli ve 2016/229 esas, 2016/497 sayılı kararının infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine ilişkin İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2016 tarihli ve 2016/229 esas, 2016/497 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 07.04.2017 gün ve 94660652-105-34-10694-2016-KYB sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/04/2017 tarih ve 2017/24642 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu görülmekle,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 1.fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği,
Dosyanın incelenmesinde, sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1, ve 125/1. maddelerine göre, tehdit ve hakaret suçlarından cezalandırılmasına dair 28/06/2016 tarihinde verilen kararın kesinleşmesinden sonra, infaz sırasında Cumhuriyet Savcısı tarafından, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebi üzerine mahkemeni 26/12/2016 tarihli ek kararla talebin reddine karar verildiği, bu karara karşı sanık tarafından sunulan 28/12/2016 tarihli dilekçede, 28/06/2016 tarihli kararın ve ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulmasının istenildiği, 26/12/2016 tarihli ek kararın itiraza tabi olup itiraz merci tarafından değerlendirilmediği bu durumda İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2016 tarihli kararın henüz kesinleşmediğinden olağan üstü yasa yolu olan kanun yararına bozma istemine konu olamayacağının anlaşılması karşısında, CMK"nın 264. maddesi ne göre, merci tarafından değerlendirilmesi için, mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, 08/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.