3. Hukuk Dairesi 2020/4061 E. , 2020/5937 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının 14/07/2011 tarihinden itibaren subaylıktan çıkarıldığını ve ilişik kesme tarihine kadar işlemiş faiz dahil olmak üzere noksan hizmet karşılığı 43.556,90 TL borç tahahkkuk ettirildiğini, borcun bir kısmının haksız tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 24.000,00 TL"den borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, 26/07/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 29.965,06 TL"ye yükseltmiştir. Birleşen davada bozma sonrası alınan rapor doğrultusunda talep edilmeyen 482,00 TL"nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili ,davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı tarafça davalıdan istenen 43.556,90 TL"nin 21.301,82 TL"sinden davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, fazla isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nin 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nin 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nin 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi Yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda; mahkemece, hükme esas alınan 16/12/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının borçlu bulunmadığı miktar toplam 30.447,06 TL olarak belirlenmiş ancak, kısa kararda 21.301,82 TL üzerinden davacının borçlu bulunmadığı miktar üzerinden hüküm kurulmuştur. Kısa karar ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Yine, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda, mahkemece, asıl ve birleşen dava yönünden HMK"nin 297. ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 31,40 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nin geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nin 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.10.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.