11. Ceza Dairesi 2020/4038 E. , 2020/6907 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat
I. Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin ve sanık müdafinin vekalet ücreti ile sınırlı temyiz talebinin incelenmesi:
1- ... Cumhuriyet Başsavcılığının 16.04.2013 tarihli, 2013/821 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında "2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme" suçlarından kamu davası açılmış ise de, ... tarafından verilen mütalaanın sanık ... hakkında olduğu, ancak sanık ... hakkında verilmiş bir mütalaa bulunmadığı anlaşıldığından; 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince kovuşturma şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabule göre de;
a) Sanık hakkında "2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme" suçlarından kamu davası açıldığı, her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu gözetilmeden, hangi takvim yılına ilişkin hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin sanık hakkında tek hüküm kurulması,
b) 1136 sayılı Kanun"un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi,
II. Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesi:
1-... İnş. Tur. Nakliyat Ticaret Ltd. Şirketinin müdürü olan sanık hakkında 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından açılan kamu davasında; sanığın, şube işyeri açarak Payasa Organize Sanayi Bölgesinde fabrika kurduğunu, ticari faaliyetin gerçek olduğunu, ödemeleri banka aracılığıyla yaptığını savunduğu, 09.12.2014 tarihli celsede faturalar, sevk irsaliyeleri, çek fotokopileri, banka kayıtları ve envanter defterinden oluşan belgeleri iki kutu içinde Mahkemeye sunduğu, ancak söz konusu belgelerin bilirkişi incelemesine gönderilmediği, 14.04.2015 tarihli bilirkişi raporunun dosya üzerinden hazırlandığı anlaşılmakla, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi bakımından; suç konusu faturaları kullanan şirketler veya mükellefler hakkında karşıt inceleme raporları düzenlenip düzenlenmediği ilgili vergi dairelerinden araştırılarak, söz konusu şirket yetkilileri veya mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığı sorulup, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi; faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile sanığın yetkilisi olduğu şirketin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, sanık tarafından iki kutu içinde Mahkemeye sunulan belgeler de dikkate alınmak suretiyle karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Sahte fatura düzenleme suçlarında her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, ancak aynı takvim yılı içerisinde farklı zamanlarda düzenlenen sahte fatura eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme sahte fatura düzenleme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanık hakkında 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından dava açılmış olmasına rağmen, hangi yıla ilişkin hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin tek hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık ... yönünden aleyhe temyiz bulunmadığından aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 01.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.