17. Hukuk Dairesi 2014/4561 E. , 2014/12417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın 6183 Sayılı AATUHK"nun 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, Mahkemece borçlu hakkında yapılan takibin kesinleşmesinin tasarruf tarihinden sonra olduğu, tasarruf tarihinden önce icrai anlamda kesinleşmiş bir alacağın varlığından sözedilemeyeceği ayrıca davalı ..."ın kötü niyetinin ispat edilemediği gibi bedel farkının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarruflar üç grup altında ve 6183 sayılı Yasanın 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde düzenlendiği,ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmadığı, Kanunun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı,( İİK.md.281 )bu yasal nedenle de davacı tarafından 6183 sayılı Yasanın 27, 28, 29 ve 30. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ), Yasanın 30. maddesinde borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde, amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraf muameleyle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin hükümsüz olduğunun öngörüldüğü,bu yasada hüküm bulunmayan hallerde uygulanması gereken İİK. 280/IV maddesinde de "ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın temamının veya mühim bir kısmını satın alan kişinin borçlunun alacaklılarına ızrar kastıyla" hareket ettiğini bildiği kabul edilmiş ve karinenin aksinin ispatı gerektiği belirtilmiştir. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılasını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği, somut olayda dava konusu “yat”ın ticari nitelikte ve borçlu şirketin ticari işletmesine dahil olduğunun dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı,ancak az yukarıda belirtilen madde kapsamında dava konusu “yat”ın ticari işletmenin tamamını veya mühim bir kısmını teşkil edip etmediği hususunda yeterli araştırma yapılmadan, ticari işletmenin faaliyet alanı, satılan malın niteliği de gözönüne alınarak gerektiğinde uzman bilirkişiden görüş alınmak ve borçlu defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle İİK’nın 280/son maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmasının isabetli olmadığı,ayrıca 6183 sayılı Yasa gereğince yapılan takibin dayanağı olan vergi borcu dönemleri 2000, 2001 ve 2005 yılları olup, tasarrufun gerçekleştiği tarihe göre borcun doğum tarihinin daha önce olduğu, tasarrufun iptali davasında alacaklının alacağının kesinleşmiş olması dava şartı ise de iptale konusu tasarruf işleminin yapıldığı tarihten önce borcun doğmuş olması yeterli olup, bu tarihten önce takibin de kesinleşmiş olması görülebilme koşulu değildir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile ve yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda davalı şirketin dava konusu yatı rayiç bedelle satarak parasının tahsil ettiği, satış bedelinin rayiç bedele uygunluğunun bilirkişi raporu ile sübut bulduğu, şirketin iştigal konusunun demir ve demirden mamül emtianın toptan ticareti olduğu, dava konusu yatın ticari işletmenin faaliyetine konu bir mal olmadığı ve şirketin bilançosuna katkısının bulunmadığı dolayısıyla davalı şirketin devletten mal kaçırmak için bir tekne satışının da mevcut olmadığı ve şirketin Maliye Hazinesinden 27.10.2005 satış tarihi itibarıyla 1.026.646,29 TL ödenmiş vergi alacağı olduğu ,davalılar arasındaki temlikin davacı alacaklıdan mal kaçırma amacıyla olduğunu söyleyebilme olanağının bulunmadığı, davalı ..."in davalı şirket ile işbirliği içinde olduğu ve iyiniyetli olmadığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir”.hükmünü içermektedir.Açıklanan yasal düzenleme nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 3.bendindeki “11.680,85 TL” ibaresinin çıkarılarak yerine “ 1.320 TL maktu “ibaresinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.