17. Hukuk Dairesi 2014/15680 E. , 2014/12605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kula Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2011/36-2013/12
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; plakası tespit edilemeyen aracın sebep olduğu kazada müvekkillerinin desteklerinin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep etmiş, ıslah ile 169.442,49 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü 169.442,49 TL tazminatın, 5.000,00 TL"sinin temerrüt tarihinden, 164.442,49 TL"nin ıslah tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle G.. H.. aleyhine maddi tazminat istemine ilişkindir.
Islah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmediği görülmüştür. Anayasanın 36., HMK 27 (HMUK 73) maddelerinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesi gibi ıslah dilekçesinin de Tebligat Yasası ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3- Borçlar Kanunu"nun 44/1. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletebilir.
Davaya konu olan olayda, dosya kapsamında bulunan ölü muayene tutanağına göre açıklanan ölüm nedenleri göz önüne alındığında davacıların desteği Yunus İnce"nin genel vücut travması ile öldüğü belirtilmiş olup murisin kask takmaması ölümüne etkili olmadığından belirlenecek tazminattan BK.m44 uyarınca her hangi bir indirime gidilmesi söz konusu olmayacaktır. Ancak muris Fadime İnce"nin ölü muayene tutanağına göre kafa travması ile öldüğü belirtildiğine göre bu muris yönünden BK"nın 44. maddesi uyarınca müterafik kusuru bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli ve kusurlu olduğunun belirlenmesi halinde belirlenecek oranda bir indirim yapılması zorunludur. Bu itibarla somut olayda destek Fadime İnce yönünden BK. 44. maddesi gereğince değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4-Mahkemece hükme esas alınan 16.04.2012 tarihli aktüerya raporunda, ölenin aktif dönemimin 16 yıl olduğu, bunun bilinen döneminin 2 yıl 6 ay olduğu, bilinmeyen dönemin ise 13 yıl 6 ay olduğu belirtildiği halde hesaplamada bilinmeyen dönemin 15 yıl olarak hesaplanması doğru görülmemiştir. Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5-Davacılar vekili, dava dilekçesi ile, müvekkili A.. İ.."nin desteği eşi F.. İ. ve oğlu Yunus ince"nin ölümü nedeni ile ayrı ayrı destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu halde mahkemece davacı A.. İ.."nin oğlu olan desteğin ölümü nedeni ile talep ettiği tazminat konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. Ölen Y. İ.nin gelirinin bulunmaması,
davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesine mani değildir. Nitekim destekten yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın bayram günlerinde anne-babayı ziyareti, evde ailesine yardımcı olması, her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşma görevi maddi desteğin kapsamında kabul edilmelidir.
6- Mahkemece, davacı küçük Mert İnce"nin annesinin ölümü nedeni ile annesinin desteğine ihtiyacı bulunmadığı, davacı küçüğün desteğinin sağ kalan ve çalışan baba olduğu benimsenerek davacı küçüğün annesinin ölümü nedeni ile talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatının reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 188. maddesinde eşlerden her birinin, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil edeceği düzenlenmiştir. Kadın ve çocukların infak ve iaşesinin kocaya ait olduğuna ilişkin yasa hükmü yasa metninden çıkarılmıştır. Kural olarak, ana-baba çocukları reşit oluncaya kadar onlara bakmakla yükümlüdür. Ana- babadan birinin ölümü halinde geride kalan çocuklar ölenin destekliğinden mahrum kalmış sayılmaktadır. Anılan nedenler ile, davacı Mert İnce"nin annesinin ölümü nedeni ile destekten yoksun kalma zararının hesaplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeli ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
7-2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigorta şirketinin tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Somut olayda, davacı vekili, talep edilen maddi tazminat alacağına ilişkin kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde talep edilen 5.000.00 TL’ye dava tarihinden, ıslah ile artırılan 164.442,49 TL’ye ise, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı ile davacı arasındaki
hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek davalının sorumluluğundadır. Bu itibarla, davalıya başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalıya ihbar edilmiş olacağından anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır.
Bu durumda mahkemece, tazminat alacağının tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
8-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine, davacılar vekilinin poliçe limitine yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2, 3 ve 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, 5, 6 ve 7 nolu bette açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 8 nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 25.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.