
Esas No: 2014/16211
Karar No: 2014/16211
Karar Tarihi: 2/2/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
YUSUF YEŞİLMEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/16211) |
|
Karar Tarihi: 2/2/2017 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
Raportör |
: |
Nahit GEZGİN |
Başvurucu |
: |
Yusuf
YEŞİLMEN |
Vekili |
: |
Av. Hakan
GELERİ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, mağdur sıfatıyla katılınan
ceza soruşturmasının makul sürede tamamlanmaması sonucu maddi ve manevi
zararlara sebebiyet verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 20/4/1992 tarihinde uğradığı silahlı saldırı
sonucunda yaralanmıştır.
8. Olay nedeniyle Midyat Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet
Başsavcılığı) tarafından soruşturma açılmış ve yürütülen bu soruşturma
sonucunda bazı şüpheliler hakkında kamu davası açılmıştır.
9. Midyat Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada
Mahkeme 23/12/1993 tarihinde, üzerilerine atılı
suçları işledikleri yönünde mahkûmiyetlerine yeter derecede kesin ve inandırıcı
delillerin elde edilemediği gerekçesiyle sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar vermiştir.
10. Söz konusu karar, temyiz üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin
30/5/1994 tarihli kararıyla onandığından aynı tarihte kesinleşmiştir.
11. Mahkeme, kararın bu şekilde kesinleşmesi üzerine fail ya da
faillerinin tespit edilerek yakalanması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına suç
duyurusunda bulunmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığı, olay hakkında yeniden
soruşturma açmış ve bazı işlemler gerçekleştirmiş ise de bu mümkün olmamıştır.
12. Cumhuriyet Başsavcılığı 28/4/2014 tarihinde, davada
zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir.
13. Başvurucunun bu karara itirazı, Midyat Sulh Ceza
Hâkimliğinin 22/8/2014 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
14. Nihai karar 5/9/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiştir. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılan bireysel
başvuru 6/10/2014 ila 11/10/2014 tarihlerinde bölgede yaşanan toplumsal olaylar yüzünden Adliyenin kapalı tutulması
nedeniyle 13/10/2014 tarihinde yapılabilmiştir. Komisyon tarafından bu durumun
başvurucu bakımından haklı bir mazeret olduğu değerlendirilerek başvuruda süre
aşımının bulunmadığı kabul edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, kasten yaralama suçuna ilişkin mağduru olarak
katıldığı bir soruşturmanın yirmi yılı aşkın bir süre devam ettiğini, bu duruma
ilişkin kendisine atfedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, soruşturmanın
çok uzun sürmesi sebebiyle hayal kırıklığı ve üzüntü yaşamasının yanında
soruşturmayı takip etmek ve bir vekille temsil edilebilmek için de bazı parasal
harcamalar yaptığını belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep
etmiştir.
B. Değerlendirme
16. Mahkemenin 2/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının
yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf
olduğu Sözleşme"ye ek protokoller kapsamına da
girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalanhak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel
başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
18. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin
güvencelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek
hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla bahsedilen hâller
dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular,
Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu
olamaz. Bir ceza davasında üçüncü kişilerin cezalandırılmasını talep eden
mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler
Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).
19. Bu kuralın istisnaları, ceza davasında medeni hak talebine
imkân veren bir sistemin benimsenmiş olması veya ceza davası sonucunda verilen
kararın hukuk davası açısından etkili ya da bağlayıcı olması hâlleridir (Mehmet Atik, B. No: 2014/574, 29/9/2016, §
17). 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe
girmesi ile ceza muhakemesinde şahsi hak iddiasında bulunma imkânı ortadan
kalkmıştır. Dolayısıyla başvurucunun ceza muhakemesi sürecinde medeni haklarını
ileri sürme imkânı bulunmamaktadır. Ayrıca bu sebeple verilen beraat
kararlarının etkileri ceza muhakemesi süreci ile sınırlı olup hukuk mahkemeleri
açısından bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır.
20. Bu nedenle bir ceza davasında mağdur, suçtan zarar gören,
şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişilerin yargılama masraflarına ilişkin
ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün
değildir (Mehmet Atik, § 17).
21. Başvuruda başvurucunun şikâyetinin sadece bir ceza soruşturmasının
makul sürede tamamlanmamasının ruhsal ve ekonomik durumu üzerinde yarattığı
olumsuz etkilere ilişkin olduğu, iddiaların özü ve dile getiriş biçimi birlikte
dikkate alındığında başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamında
gerçekleştirildiği ve şikâyetlerin yaşama hakkının etkili soruşturma yürütmeye
ilişkin usul boyutuyla bağlantılı olarak ileri sürülmediği görülmektedir.
22. Somut olay yukarıda yer verilen ilkeler bağlamında
incelendiğinde ise başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamına girmediği
anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin konu
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
2/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.