Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/16851
Karar No: 2014/12855

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/16851 Esas 2014/12855 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/16851 E.  ,  2014/12855 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 16/05/2014
    NUMARASI : 2014/79-2014/186

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkiline ait yabancı plakalı motosikletin, davalı Ferdi’nin işleteni, davalı İzzet’in sürücüsü olduğu traktörün 13.07.2013 tarihinde tam kusurlu olarak çarpması nedeniyle hasarlandığını, davalı Ferdi’ye ait aracın trafik sigorta poliçesini düzenleyen davalı G. Sigorta’nın bölge müdürlüğünün bulunduğu İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek, 18.413,10 TL tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili talep ve dava etmiştir.
    Davalı sigorta şirketi vekili, yetkiye itirazda bulunmamış, davanın esas yönünden reddini istemiştir.
    Davalılar F.. O.. ve İ.. O.., trafik kazasının Bursa/Mudanya’da meydana geldiğini, adreslerinin de Mudanya olduğunu, Bursa Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunarak yetki itirazında bulunmuştur.
    Mahkemece, kazanın gerçekleştiği yerin, poliçeyi düzenleyen acentenin bulunduğu yerin ve davalılar Ferdi ve İzzet’in ikametgahının bulunduğu yerin Bursa olduğu, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan yetki itirazında bulunmayan davalı sigorta yönünden mahkemenin yetkisinin kesinleştiği ve hakkındaki davanın tefrik edildiği, davalılar Ferdi ve İzzet yönünden açılan davada yetkili mahkemenin Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle bu davalılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde davasını aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısına
    yöneltmiştir. Mahkemece yetki itirazında bulunmayan davalı trafik sigortacısı hakkındaki dava tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmiş, yetki itirazında bulunan davalılar Ferdi ve İzzet yönünden ise yetkisizlik kararı verilmiştir.
    6100 sayılı HMK."nin genel yetkiyi düzenleyen 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş olup, davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Yine aynı Yasa"nın 16.maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
    Diğer taraftan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Bunun yanında Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı araçların vermiş olduğu zararların tazminine yönelik olarak trafik sigortasını yapan sigorta şirketine yönelik açılan davalarda bir şubeden daha yetkili organı olan Bölge Müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabileceği kabul edilmektedir.
    Somut olayda dava, davalı sigorta şirketinin Ege Bölge Müdürlüğü"nün bulunduğu İzmir"de açılmıştır. Bu durumda davanın, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan Ege Bölge Müdürlüğü"nün bulunduğu İzmir"de açıldığı gözetilerek (HGK’nun 2013-17/2098 esas, 2014/541 karar), usul ekonomisi ve daha isabetli bir karar verilmesi açısından tefrik kararı verilmeksizin yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29.9.2014 gününde Üye . ile Üye.". karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, davalı sigorta şirketinin yetki itirazının olmadığı, diğer davalılar açısından da mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesiyle davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın ayrılması ve diğer davalılar açısından ise kaza yeri Bursa Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Öncelikle mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. İhtiyari dava arkadaşlığında davacı davasını ister ayrı ayrı, ister birlikte davalılar aleyhine açabilir. Birlikte açılan davalardan kesin yetki kuralının bulunmadığı durumda yetki itirazında bulunmayan davalı açısından yetkisizlik kararı verilmesi usulen mümkün değildir. Yetki itirazı, itirazda bulunan davalılar yönünden doğru ise bu takdirde mahkemece itirazda bulunmayan davalının davası ayrılarak diğerleri açısından yetkisizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Usul ekonomisi yetkili mahkemeler açısından düşünülecek bir gerekçe olabilir. Aksi halde yetkiye ilişkin usul kuralları çiğnenmiş olur.
    Öte yandan davalı sigorta şirketi açısından mahkemenin yetkili olduğuda tartışmalıdır. Zira, Anayasanın 142.maddeleri gereğince yetkinin kanunla belirlenmiş olması şarttır. Nitekim konu ile ilgili HMK"nın yetkiye ilişkin maddelerinde, Karayolları Trafik Kanunu"nda ve Türk Ticaret Kanunu"nun genel hükümleri ve şirketler hukuku kurallarında bölge müdürlüğü kavramına yer verilmemiştir. Kanunda açıkça yer olmayan kavramın yetki kuralı olarak düşünülmesi maddi hukuka da aykırıdır.
    O halde mahkemenin verdiği karar doğru olup, onanması gerekir iken, yazılı gerekçeyle bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

    -KARŞI OY-
    Sayın çoğunluğun davanın, açıldığı İzmir Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine ilişkin bozma ilamına katılmakta isem de davalı G. Sigorta A.Ş"nin davanın açıldığı İzmir"de Bölge Müdürlüğünün bulunması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin yetkili mahkeme olduğu hakkındaki gerekçesine aşağıda açıklanan gerekçeyle katılamıyorum.
    Uyuşmazlık, motorlu aracın işletilmesinden doğan zarar nedeniyle Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı ile aracın işleten ve maliki aleyhine açılan davada sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri Mahkemesinin yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.
    Uyuşmazlığın yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110/2 maddesi olup yetkili mahkeme, açılacak davalarda sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tadad edilmiştir.
    Davanın açıldığı İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde sayılan yer mahkemelerinden biri değildir.
    Sayın çoğunlukça, davalı sigorta şirketinin İzmir"de Bölge Müdürlüğünün bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde yetkisi kabul edilen şubeye göre daha fazla yetkiyi haiz olduğu gerekçesiyle uyuşmazlıkta İzmir Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de; bu kabul T.C. Anayasasının 6. maddesinde düzenlenen “ Hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisinin kullanamayacağı”, Anayasanın 37. maddesinde düzenlenen “Hiç kimsenin kanunen tabii olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamayacağı”, ve Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen “Mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenebileceği” ne ilişkin temel kurallara aykırıdır.
    Sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin gerek 2918 sayılı yasada, gerek mülga 1086 sayılı HUMK ve gerekse mer’i 6100 sayılı HMK‘da bir hüküm olmadığı gibi bu konuda hiçbir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
    Sayın çoğunluğun, yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesini yetkili olarak kabulü, tüzük veya yönetmelik hükmü ile yetki kuralı konulamayacağı gibi davalının kıyas yolu ile kanunen yetkili mahkemeden başka bir mahkeme önünde kendisini savunmaya zorlanamayacağı ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.
    Nitekim YİBK 1977/4-4 sayı ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararları ile de Anayasal düzenlemelere paralel olarak mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yolu ile genişletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
    Diğer taraftan 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde şirket merkezi – şube – acentenin yerleşim yerinin yetkili kılınmasının nedeni, şirket merkezi – şube – acentenin işlem ve eylemlerine hukuki değer izafe edilmesi, hukuki statülerinin bulunmasından ileri gelmektedir.
    5684 Sayılı Sigortacılık Kanununda, sigorta şirketlerinin kuruluş, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda da Anonim şirket, kooperatif, acente ve şubelerle ilgili hükümler bulunmasına rağmen Bölge Müdürlüğü ile ilgili bir düzenleme hiçbir yasa da yer almamaktadır.
    Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Bölge Müdürlükleri, Şubeler ve Temsilcilikler” başlıklı 10. maddesindeki “Şirketlerin, Bölge Müdürlükleri ve Şube Açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanması, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinin saklı kalması kaydıyla serbest olduğuna” ilişkin hükmü, 2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinin yorum yolu ile genişletilerek Bölge Müdürlüğünün yerleşim yerinin de uyuşmazlıkta yetkili olduğunu kabul etmek için yasal bir dayanak teşkil etmemektedir.
    Açıklanan nedenlerle;
    2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinde öngörülen “şirket merkezi veya şube veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi dışında yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkisinin kabulü, T.C. Anayasasının 6, 37 ve 142. maddelerindeki temel hükümler ile YİBK 1977/4-4 ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararlarına aykırıdır.
    Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
    Yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Davalı süresi içinde ve usulüne uygun bir şekilde yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.
    Eldeki davada davalı F.. O.. ve İ.. O.. vekili, süresinde yetki itirazında bulunmuş, ve kazanın Bursa ili Mudanya ilçesi Z. N. meydana geldiğini belirtmişler, ancak davalı G. Sigorta A.Ş, yetki itirazında bulunmadığından bu davalı için mahkemenin yetkisi kesinleşmiştir.
    HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş ise davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir.
    HMK 7/2 maddesine göre; Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
    Yukarıda açıklandığı üzere; bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Somut olayda; davacı, İzmir"de dava açmış olup HMK 7/2.maddesinde belirtilen şekilde davanın davalılardan birine sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla İzmir"de açıldığı iddia edilip ispatlanamadığından davanın esasının incelenelerek sonucuna göre karar verilmesi gekirken yetkisizlik kararı verilmesi bozma nedeni olup mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken davalı sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerde dava açılması nedeniyle mahkemenin yetkili olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.


    KARŞI OY










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi