17. Hukuk Dairesi 2018/5863 E. , 2019/439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 15/07/2012 tarihinde davacıların oğlunun yolcu olduğu davalıya zorunlu trafik sigortalı araç ile dava dışı sürücü yönetimindeki biçerdöver ile çarpışması sonucu desteğin vefat ettiğini, davacılar tarafından sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine ödenen miktarın yetersiz olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı ... için 700,00 TL, davacı ... için 300,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza sonucu açılan hasar dosyası kapsamında 22.696,00 TL tazminat ödemesi yapılarak poliçe kapsamındaki sorumluluğun yerine getirildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir
irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re"sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; olay nedeniyle davalı tarafından davacılara ödeme yapılmış, taraflar arasında ibraname imzalanmış, 31.12.2012 tarihinde ödeme yapılmıştır. Eldeki davanın 09.01.2013 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK"nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmediği görülmektedir. Mahkemece alınan 21.03.2014 havale tarihli hesap raporunda; destek tazminatı, desteğin kaza tarihinden önceki bordrosundaki geliri (asgari ücretin 1.17 katı) esas alınarak ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmış ve davacı ... için 6.665,91 TL, davacı ... için 2.133,17 TL bakiye alacağın olduğu belirlenmiş, rapor tarihindeki verilerle hesaplama yapılıp yapılan ödemelerin güncellenerek zarardan düşülmesi halinde davacı ..."ın talep edebileceği 5.052,59 TL destekten yoksun kalma zararı bulunduğu, davacı ..."nın talep edebileceği 3.786,02 TL destekten yoksun kalma zararı bulunduğu belirlenmiştir. Mahkemece ödeme tarihindeki asgari ücrete göre güncelleme oranı konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, ek raporda aynı yöntemle asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmıştır. Mahkemece; bilirkişi kök raporu ve ek raporunda da ödeme tutarları ve ödenmesi gereken tutarlar arasında fahiş fark bulunmadığından ibranamenin iptali koşulları oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece; davacının bordrosunda belirlenen gelire göre hesaplama yapan 21.03.2014 tarihli hesap raporuna göre ödeme ile bakiye zarar arasındaki fark fahiş olduğu kabul edilirek davacılar tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek kök raporda belirlenen davacıların bakiye zararları hüküm altına alınması gerekirken, yazılı olduğu şekilde yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.