14. Hukuk Dairesi 2016/16533 E. , 2019/2778 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi üzerine Dairemizin 07.05.2014 tarih ve 2014/2316 Esas ve 2014/5932 Karar sayılı ilamı ile “..ikinci kademedeki tazminat talebi yönünden mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği..” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalı ... hakkındaki davanın tefrikine, diğer davalılar ... mirasçıları, ..., ..., ..., ...(ötkün), ... hakkındaki terditli davanın kabulüne, dava konusu yerin kamulaştırılmasına ilişkin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/327 Esas sayılı dosyasında tespit edilen 323.997,46 TL kamulaştırma bedelinin davalıların hisseleri oranında alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ..., ... (Ötkün) vekili temyiz etmiştir.
Bir kısım davalıların temyizinden sonra ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 09.03.2016 tarih ve 2014/797 Esas ve 2016/2 Karar sayılı ilamı ile de “..hükmün, davalılar ... ve ... (Ötkün) tarafından zamanaşımı bakımından temyiz edildiği, diğer davalılar tarafından kararın temyiz edilmemiş olduğu, davalıların temyiz isteminin zamanaşımına ilişkin olması nedeniyle diğer davalıları etkilemeyeceği, dosyanın bozulması halinde dahi temyiz edenler açısından hüküm doğuracağı gerekçesiyle davacı vekilinin kesinleştirme talebinin kabulüne, hükmün davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden kesinleştirilmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 09.03.2016 tarih ve 2014/797 Esas ve 2016/2 Karar sayılı ilamı ile davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden davacı vekilinin kesinleştirme talebinin kabulüne karar vermiş ise de; ... ve ...’ya yapılan gerekçeli karar tebligatları usülsüz olup mahkemece tesis edilen kesinleştirme şerhi davalıların savunma hakkını kısıtlayacağından ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 09.03.2016 tarih ve 2014/797 Esas ve 2016/2 Karar sayılı kesinleşme şerhinin kaldırılmasına karar verilerek işin esasının tüm davalılar yönünden incelenmesine karar verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a)Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b)Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Somut olayın incelenmesinde;
1-Gerekçeli kararın davalılardan ...’nin bilinen en son adresine tebliğ edilmesi, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğin yapılması gerekirken, ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması usulüne uygun olmadığından, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak yasal temyiz süresi beklenmelidir.
2-Davalı ...’nun ise “..., Kandıralı Köyü Bozova ...” adresine çıkarılan gerekçeli karar tebligatı, dayısı aynı zamanda muhtar ... imzasına tebliğ edilmiş ise de, davalının anılan adreste oturup oturmadığı, tebligatı teslim alan muhtarın davalı ile aynı adreste sürekli oturup oturmadığı bilgisine yer verilmemiştir. Bu nedenle davalı ...’ya yapılan tebligat usulsüz olup, usulüne uygun yeniden gerekçeli kararın tebliği gerekmektedir.
3-... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/327 Esas 2013/452 Karar sayılı dosyasına ait kesinleştirme kararı olup olmadığı sorularak kesinleştirme kararı verilmiş ise kesinleştirme şerhinin ilgili mahkemeden temini ile dosya arasına alınması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden verilen ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 09.03.2016 tarih ve 2014/797 Esas ve 2016/2 Karar sayılı kesinleştirme şerhi kaldırılarak, 1, 2 ve 3 numaralı bentlerde belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 26.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.