14. Hukuk Dairesi 2016/5119 E. , 2019/2886 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.10.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi ..., ..., ... ortak vekili ve Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 252 ada 4 parsel sayılı taşınmazda yer alan 2 ve 3 katlı evler üzerindeki ortaklığın öncelikle aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., ..., ... ortak vekili yargılamanın 21.03.2014 tarihli celsesinde, davalı ... Hazinesi ile ...’ın imar uygulaması sonucu taşınmazda hissedar olduklarını, taşınmaz üzerindeki evlerin miras bırakan ... ile hissedar ... tarafından yapıldığını, mirasçılar dışındaki davalıların bu evler üzerinde haklarının olmadığı yönünde beyanda bulunmuştur.
Davalı ... ise yargılamanın 13.03.2014 tarihli celsesinde, taşınmaz üzerindeki yapıların miras bırakan ... ile hissedar ... tarafından yapıldığını beyan etmiş; Hazine vekili tarafından dosyaya ibraz edilen 10.11.2014 tarihli dilekçe ile idarenin muhdesatla ilgili talebi bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığının satış suretiyle giderilmesine, satış bedelinin teknik bilirkişi raporunda belirtilen hisseler oranında hissedarlara verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ..., ..., ... ortak vekili ile Maliye Hazinesi vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Satış bedelinin paylaştırılmasına yönelik muhdesat oranlarının hükümde infazda tereddüde yol açmayacak şekilde açık ve eksiksiz olarak gösterilmesi gerekmektedir.
Somut olaya gelince; davaya konu taşınmaz niteliğinin tapu kaydında iki ve üç katlı ev ile bahçe olarak tescil edildiği, taşınmazda imar uygulaması ile hissedar olan davalı ... Hazinesi ile ...’ın, muris ... ve davalı ... tarafından yapıldığı iddia edilen yapılarda muhdesat yönünden taleplerinin olmadığı, diğer davalıların tamamının ... mirasçıları olduğu tespit edilmektedir. Dosya kapsamında alınan 20.10.2015 tarihli bilirkişi ek heyet raporunda; taşınmaz üzerinde bulunan yapılar yönünden yapı değerlerinin değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenmediği, TL olarak bedel bölüştürülmesinin yapıldığı, mahkemece kurulan hükümde de atıf yapılan bilirkişi raporu tarihi belirtilmeksizin eksik inceleme sonucu tanzim edilen raporlara göre hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca taşınmazın satışından elde edilecek bedelin muhdesat oranı doğrultusunda, öncelikle muhdesat sahibi davalılara ödenmesi, kalan bedelin payları oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Değinilen yönler gözetilmeden, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu nazara alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j maddesi gereğince taşınmazda pay sahibi olan Maliye Hazinesi harçtan muaf olduğu halde, hükmün 4. bendinde satış bedeli üzerinden alınacak binde 11,38 oranında harç ile hükmün 8. bendinde yargılama giderleri arasında yer alan maktu harç yönünden Maliye Hazinesinin taraflarla birlikte yükümlü tutulması yasaya uygun olmamıştır.
Kabule göre de paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekirken, tarafın kendi payı üzerinde bırakıldıktan sonra kalan kısmının diğer taraflardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ..., ..., ... ortak vekili ve Maliye Hazinesi vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 28.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.