4. Hukuk Dairesi 2016/3459 E. , 2018/261 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...Ş. aleyhine 13/05/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalının sahibi olduğu "www.haber.star.com.tr" isimli internet sitesinin 11/05/2015 tarihli yayınında "... ..., ... ...: Hala bekliyorum, anıracak" başlıklı haberde, habere dayanak gösterilen asıl konuşma metninde adı geçmediği halde, Türk lirasından altı sıfır atılması halinde haberde yazılan eylemi gerçekleştirecek köşe yazarı olarak müvekkilinin adının yazıldığını, davalının tamamen gerçek dışı bir haberi, subjektif fikirlerini beyan ederek yayınladığını, haberin asılsız ve hukuka aykırı olduğunu ve davacının kişilik haklarına saldırı içerdiğini belirterek, oluşan manevi zararının davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacının ... Gazetesi"ndeki köşe yazısında konuşmalarda bahsedilen kişinin kendisi olduğunu yazdığını, bu sözler ile davacının kastedildiğine dair kamuoyunda bir algı oluştuğunu, haberde yorum katılmadan gerçeklerin aktarıldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; haberde davacının ismi de eklenmek suretiyle kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı içerdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir çok kararında da vurgulandığı üzere; ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun asli temellerinden olup, toplumun ilerlemesinin ve her bireyin kendini geliştirmesinin temel koşullarından birisini oluşturur. Basın özgürlüğü bağlamında, gazetecilerin kanıtlayamayacağı söylenti ve iddiaların yayınlanması yönünden ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğruluk koşulunu makul olmayan, hatta olanaksız bir talep olarak değerlendirip, basının sadece bütünüyle kanıtlanmış olguları yayınlama zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılması halinde hemen hemen hiç bir şeyin yayınlanamayacağı, bunun da basın özgürlüğüne zarar vereceği yönündedir.(... ve ...; Haldimann ve ... kararları)
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilirse de dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı tarafından yapılan yayının medya dünyasında uzun süredir dile getirilen iddialara yönelik olduğu, davacıyı aşağılama ve küçültme kastının bulunmadığı, davacının da ... Gazetesi"ndeki 01/03/2013 tarihli köşe yazısında, konuşmalarda kastedilen kişinin kendisi olduğuna dair ifadelere yer verdiği anlaşılmaktadır. Davalı yayın kuruluşu da bu yazıdan esinlenerek yayın yapmıştır. Şu halde, yayının güncel ve görünür gerçekliğe uygun olduğu, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, olayın gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek şekilde aktarıldığı da gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.