
Esas No: 2015/1127
Karar No: 2020/783
Karar Tarihi: 21.10.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1127 Esas 2020/783 Karar Sayılı İlamı
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1127 Esas
KARAR NO : 2020/783
DAVA : Limited Şirketin fesih ve Tasfiyesi (TTK636/3)
DAVA TARİHİ : 01/12/2015
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;----------- şirketin; 1/2 paylar halinde hissedarı olduklarını, ortaklardan---------- tarihinde vefat ettiğini, mirasının; 5/10 payının eşi ...'a, 1/10 payının kardeşi---------- ----------- ettiğini, şirket müdürü seçilmesinin şirket ana sözleşmesindeki şarta göre gerçekleşmesi gerektiğini, bir imza ile müdür seçiminin mümkün olmadığını, 2006 yılından beri faal olmayan şirkete kayyım ve tasfiye memuru tayin edilmesinin zorunlu olduğunu, yetki gaspı ile şirket ana sözleşmesine aykırı olarak tek imza ile müdür tayin edilen -------- yetkisi olmadan müdür atayan --------şirkete ve şirket paydaşlarına vermiş oldukları zararların tespitinin gerektiğini, müdür olarak atanan ------- şirkete ait iki arsayı yetkisi olmadan ve hissedarlara sormadan sattığını, gerçek satış bedelleri ile resmi satış bedelleri arasındaki farkı zimmetine geçirdiğini, yine -------şirkete ait arsa üzerine----- yaptırarak kiraya verdiğini ve bu yönde iki kira sözleşmesi imzaladığını, bunlardan bir iş yerinin --------- ödemek içm düşük bedelle imzalanan sözleşme vc diğeri ise gerçek rayiç ile imzalanan sözleşme olduğunu, iki sözleşme arasındaki farkın davalı tarafından zimmetine geçirildiğini ileri sürmüş, sonuç olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şirketin idaresi için kayyım ve tasfiye memuru tayin edilmesini, bankalardan çekilen paralar ile şirket için yapılar harcamaların tespit edilerek, gerçek giderler için kullanılmayan paraların tespitini ve şirketteki hisse oranlarına göre müvekkillerine ödenmesini, şirkete ait olan ve satılan iki arsanın gerçek satış bedellerinin tespit edilerek; gerçek bedel ile resmi satış bedeli arasındaki farktan kaynaklanan satış bedelinden müvekkillerinin paylarına düşen miktarların ödenmesini, şirket arsası üzerine inşasına--------getirebileceği gerçek kira bedelinin keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenerek, kira parasından müvekkillerinin payına düşen kısmın davacı müvekkillerine ödenmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ---------- vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin iki ortak tarafından kurulduğunu,------------şirketteki payının %54, (davacıların miras bırakanı) --------- olduğunu, şirkete müdür atanması konusunda ana sözleşmenin 8.maddesınde hüküm bulunduğunu, ------------ şirket müdürü seçimi için yeterli nisabı oluşturduğunu, şirketin------tarafından hukuksuz şekilde yönetilmesinin söz konusu olmadığını, şirket müdürü---------şirketi zor durumda bırakamarnak için ücret dahi almadığını kaydetmiş vc dava dilekçesindeki diğer iddialara ilişkin cevaplarını ayrı, ayrı kaydettikten sonra; haksız ve hukuka aykırı davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, 22/06/2012 tarihli olup, davacılar davalı şirketin fesih ve tasfiyesini, şirketin dava boyunca şirketin idaresi için kayyım atanmasını, şirketin mallarına tedbir konmasını, davalı müdürlerin şirkete ait banka hesaplarındaki paraları zimmetlerine geçirdikleri, şirketin taşınmazlarını değerinden düşük sattıkları, şirket arsası üzerine yapılan ------ değerinden düşük kiraya vermiş görünerek farkı zimmetine geçirdiği, şirketin zarara uğratıldığı ididası ile zararın tespiti ile hisseleri oranında kendilerine ödenmesini talep etmişlerdir. Dava dilekçesinde birden fazla talep birlikte bulunmaktadır. Bu anlamda dava HMK 110 anlamında davaların yığılmasıdır. Talep içeriğine göre dava boyunca kayyım atanması talebi ile şirket mallarına tedbir konması talebi tedbir mahiyetinde olup, esas talebin sorumluluk davası ve------- şeklinde vasıflandırılacağı anlaşılmaktadır.
Dosyanın ilk olarak Kadıköy-------- Asliye Ticaret Mahkemesi.nin -------sırasına kaydedildği. Kadıköy mahkemelerinin kapatılması üzerine davaya, İstanbul Anadolu ------ Asliye Ticaret Mahkemesi.nin ---- ----- sırası üzerinden devam edildiği, bu mahkemenin de kapatılması üzerine davaya ----------sayılı dosyası üzerinden devam edilmiştir. Yargılamanın -------- celsesinde, fesih tasfiye talebi yönünden dava tefrik edilmiş, fesih tasfiye davası mahkememizin iş bu --------------- sırasına kaydedilmiştir.
Davacıların fesih tasfiye istemi, dava dilekçesinde şirketin altı yıldır -------olması, makinaların atıl vaziyette çürümekte olduğu iddialarına dayandırılmıştır.
Şirketin sicil dosyası celp edilmiş, vergi kayıtları celp edilmiş, bir yeminli mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmıştır. Bilirkişi ----- tarihli kök ve ek raporlarında özetle, şirketin ------- olduğunu, davadan sonra karlılık oranlarının arttığını, borçlarının azaldığını, davacıların şirkette %39 oranında pay sahibi olduğunu, dava tarihinden önce de bilgi alma hakkının veya genel kurulun toplantıya çağrılması yollarına başvurmadığını, bu yollara başvurduğunu gösteren bir bilgi, belge olmadığını, doğrudan fesih talep ettiklerini, şirket defterlerinin ibraz edilmediğini, fesih için gerekli koşulların oluşmadığını mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak itibar edilmiştir.
Gerçekten de amaç ticari faaliyetin dolayısıyla şirketin devamını sağlamaktır. Her ne kadar davacılar, şirketin faal olmadığını, tüm gayrimenkullerinin kirada olduğunu, kira geliri dışında bir faaliyetinin olmadığını beyan etmişlerse de; tüm dosya kapsamından davacı şirketin amacını gerçekleştirme ihtimalinin kalmadığından söz edilemeyeceği, taşınmazlarını kiraya vermiş olmasının şirketin feshini gerektirmediği, ortakların her zaman bir araya gelerek gerekli nisabı sağlamak kaydıyla tasfiye kararı alabileceği, mahkeme kararına ihtiyaç olmadığı, ortaklık payını devretmek isteyen pay sahibinin esas sözleşmeye uygun biçimde her zaman ortaklıktan ayrılabileceği, fesih için haklı bir sebebin mevcut olmadığı görülmekle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Fesih için haklı sebebin varlığı ortaya konmadığından, somut olayda, fesih yerine alternatif çözüm yolları aranmasını öngören TTK.nun 636/3 maddesinin de uygulama alanı yoktur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların fesih tasfiye istemli davasının REDDİNE;
2- Alınması gerekli 54,40 TL karar hacı ile 27,70 TL başvuru harcının davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderini kendi üzerinde bırakılmasına
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.