15. Hukuk Dairesi 2017/919 E. , 2017/2616 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı Seç ..... Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı ...... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı sözleşmeden kaynaklanan bakiye iş bedelinin ödenmediğini ve Bursa 11. İcra Müdürlüğü"nün 2012/3418 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı davacının işi tam ve zamanında yerine getirmediğini ve hak ettiğinden fazla ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece; 21.900,00 TL"lik bölüm yönünden davanın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne bu miktar alacağın tahsiline ve icra inkâr tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı ...... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konusu trafo arazisinin ayrılarak Osmangazi Belediyesi adına tescili için gereken işlemlerin yapılması işi olan sözleşmeye dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK"nın 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Taleple bağlılık ilkesinin düzenlendiği 6100 sayılı HMK"nın 26. maddeye göre hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir (26/1). Hakimin tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır (26/2).
İtirazın iptâli davası icra takibine bağlı bir dava olduğundan alacağın tahsili davasından farklıdır. İtirazın iptâli davasında alacak davası gibi tahsil hükmü kurulmayıp, ispatlanan alacak miktarı bakımından takiple bağlı kalınarak itirazın iptâli ile takibin devamına şeklinde hüküm kurulması gerekir.
"İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde
yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir." (HGK"nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından açılan dava alacak davası olmayıp itirazın iptâli davası olduğu halde HMK"nın 26. maddedeki taleple bağlılık kuralına aykırı olarak alacağın tahsiline karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Somut olayda alacağın varlığı ve miktarı alınan bilirkişi raporu da esas alınarak deliller toplanmak suretiyle belirlenmiş olup likid bir alacak bulunmadığından koşulları oluşmadığı halde icra inkâr tazminatına da hükmedilmesi de isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, bozma nedenine göre sair temyiz itirazları da incelenmeksizin kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı ...... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden bu davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı ....." ye geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.