4. Hukuk Dairesi 2016/5158 E. , 2018/425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 05/12/2013 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle kurum zararının tazmini istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 27/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı hakkında ... Komutanlığı Askeri Mahkemesinde zimmet eylemi nedeniyle yargılama yapıldığını, davalı sanığın ihtilasen zimmet suçundan cezalandırılmasına dair verilen kararın Askeri Yargıtay tarafından usul yönünden bozulup yeniden yapılan yargılamada kamu davasının düşmesine ve meydana gelen 356.529,56 TL zararın takip ve tahsili için bu kantin zararının saklı tutularak Kamu Zararının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesi uyarınca sanıkların suç tarihindeki birlik komutanlığına bildirimde bulunulmasına karar verildiğini belirterek; meydana gelen kamu zararının davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı, davaya konu edilen kamu zararı konusunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, en son alınan 05.06.2015 tarihli bilirkişi raporu ile zimmet açığının oluşmadığı, davalının muhasip olarak görev yaptığı dönemde sorumluluğunda tanzim edilmesi gereken belge ve kayıtlarda gerekli özeni göstermediği ve hatalı işlemlerinden dolayı muhasebe kayıtları ve kantin varlıkları arasında hesap farklılıklarının oluşmasına neden olduğu yönündeki raporun yeterli gerekçe ve denetime imkan vermesi nedeniyle hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bu nedenle bu rapor hükme esas alınarak davacı kamu kurumunun herhangi bir zararının bulunmadığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davalı hakkında sanık sıfatıyla ... Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 2012/677 esas sayılı dosyası ile yagılama yapıldığı, bu dosya kapsamında dörtlü bilirkişi heyetinden alınan 03.05.2020 tarihli bilirkişi raporu ile, "davalının göreve başlamasından önce kantin zararı bulunmadığı, görevde olduğu haziran 2003-haziran 2004 tarihleri arasında kantin zararının artarak devam ettiği ve mevcut olmayan malın sayım çizelgelerine gizli satır eklenerek kantin reyonlarında ve ambarda varmış gibi gösterilmesi neticesinde oluşan kantin zararından 1. derecede sorumlu olduğu, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda bu bilirkişi raporu esasa alınarak davalı
..."ın ihtilasen zimmet suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ancak bu kararın temyizi üzerine Askeri Yargıtay 2. Dairesinin 23/11/2011 gün ve 2011/848-889 E.K sayılı kararı ile usul yönünden bozulduğu ve Yerel Askeri Mahkemece yeniden yapılan yargılamasında bu defa suç tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolması nedeni ile sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine ve meydana gelen 356.529,56 TL zararın takip ve tahsili için bu kantin zararının saklı tutularak Kamu Zararının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesi uyarınca sanıkların suç tarihindeki birlik komutanlığına bildirimde bulunulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza dava dosyasında alınan bilirkişi raporundan başka yargılama sırasında yerel mahkemece de davalının eylemi ile kantin zararı konusunda bilirkişi raporları alındığı, 10/12/2014 tarihli bilirkişi raporu ile; "davaya konu zararın oluşmasında davalının % 60 kusurlu olduğu ve % 40 kusurun Kantin Yönetmeliğinde yer verilen Denetim görevini yapmayanlara ait olduğu, bu nedenle davalının oluşan zararının 150.274,51 TL" sinden sorumlu olacağı" görüş ve kanaatinin bildirildiği taraf vekillerinin itirazı nedeniyle alınan 31/03/2015 tarihli 2. bilirkişi raporu ile; "davalı ..."ın görevde olduğu 01/06/2003-01/06/2004 dönemler itibariyle davaya konu zararın oluşmasında % 70 oranında kusurlu olduğu ve 161.853,83 TL lik kısmından sorumlu olduğu" kanaatinin bildirildiği, taraf vekillerinin bu rapora da itiraz etmeleri nedeniyle alınan 05/06/2015 tarihli son bilirkişi raporu ile; "dava konusuna sebep olan zimmet açığının, kantin muhasibi tarafından düzenlenen hatalı işlemler esas alınarak tanzim edilmiş belge ve kayıtlara dayandığı, yargılama sürecinde hazırlanan bilirkişi raporlarının da bu hatalı veriler esas alınarak hazırlandığı, zimmet açığının oluştuğunun iddia edildiği dönemde kantin mal varlığının olması gerektiği şekilde korunduğu, kantin sermayesinden daha fazla zimmet açığı vererek idame etmesinin mümkün olmadığı, bütün bu veriler ışığında zimmet açığının hiç oluşmadığı, davalı ..."ın muhasip olarak görev yaptığı dönemde, sorumluluğunda tanzim edilmesi gereken belge ve kayıtlara gerekli özeni göstermediği, yaptığı hatalı işlemlerden dolayı muhasebe kayıtları ile kantin varlıkları arasında hesap farklılıklarının oluşmasına neden olduğu" kanaatine varıldığı ve bu son bilirkişi raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Ceza dosyasında ve eldeki dosya kapsamında aldırılan dört ayrı bilirkişi raporu bulunduğu, bunlardan birbiriyle örtüşen diğer 3 bilirkişi raporundan farklı olarak, davalının zararının bulunmadığına dair tespit içeren son bilirkişi raporunun hükme esas alındığı ancak bu suretle Mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile davanın reddine dair hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 25/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.