8. Hukuk Dairesi 2014/27349 E. , 2017/3898 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, vekil edeninin, dava konusu 305 parselin 5060 m2"sini, 75.550 Alman Markı bedel karşılığında, davalıların babası ... "den satın aldığını, o tarihten beri malik sıfatı ile kullanarak taşınmaz üzerinde iyileştirmeler yaptığını, ... "in ölümü ile taşınmazın davalılara intikal ettiğini ve davalıların da vekil edenine tapu devrini yapmadıklarını açıklayarak, ... parselin 5060 m2"sinin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, bu olmaz ise ödenen miktar ile yapılan iyileştirme bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazın tapulu taşınmaz olması nedeniyle haricen satışın geçersiz olduğunu, satış sözleşmesi olarak sunulan belgede, 305 parselin satışına ilişkin açık ifade bulunmadığını, kaldı ki bu belgede sadece davacıya değil dava dışı ... "ya da satışın yapıldığından bahsedildiğini, kimin kaç m2 yer aldığının ve ne kadar ödeme yaptığının belli olmadığını, davacının yaptığını iddia ettiği yapının kaçak yapı olup yıkımının gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, haricen satışa dayalı tapu iptal ve tescil, mümkün olmaz ise bedel iadesi talebine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin bedel isteğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışı Türk Medeni Kanunu"nun 706, Borçlar Kanunu"nun 213 (Türk Borçlar Kanunu"nun 237) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Böyle bir satış haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmez. Ancak davacı, iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde ödediği bedel yönünden iade talebinde bulunmuştur. Harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. 10.07.1940 tarih 1939/2 Esas ve 1940/77 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre “Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.”
Şu halde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabilir. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir.
Somut olaya gelince; dosya arasında bulunan 12.06.1998 tarihli belge içeriğinden, davalıların murisi... tarafından davacı ve dava dışı Veli Hayıtlı"ya Kumluca"da bulunan 5060 m2 tarlanın satıldığı ve karşılığında 61.000 Alman Markının alındığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı vekili tarafından, belge içeriğinde ... parselin satışına ilişkin açık ifade bulunmadığı beyan edilmiş ise de, dava konusu parselde yapılan keşif ve keşif mahallinde dinlenen tanık beyanlarından, parsel üzerinde bulunan yapı ve seranın davacı tarafından yapıldığı ve parselin bir kısmının halen davacı ve dava dışı ... "nın kullanımında bulunduğu, dolayısıyla satışı yapılan taşınmazın dava konusu... parsel olduğu anlaşılmış, davalılar tarafından da satışı yapılan parselin başka bir parsel olduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
Ayrıca, davalılar tarafından her ne kadar satış sözleşmesi olarak dayanılan belgede, sadece davacıya değil dava dışı Veli Hayıtlı"ya da satışın yapıldığından bahsedildiği, kimin kaç m2 yer aldığının ve ne kadar ödeme yaptığının belli olmadığı beyan edilmiş ise de, belge içeriğinde davacı ... ile dava dışı Veli Hayıtlı"nın ayrı ayrı ne kadar ödeme yaptığı belirtilmediğine göre, tarafların eşit miktarda ödeme yaptığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş; dosyanın bir hukukçu, bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarih ve 1939/2 C, 1940/77 ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve Tefe-Üfe endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar göz önünde bulundurularak harici satış senedinde davacı tarafından ödendiğinin kabulü gereken 30.500 Alman Markı bedelin uyarlanma suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, oluşacak duruma göre hüküm tesis edilmesidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) nolu bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 20.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.